English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ K ] / Kâğıdı

Kâğıdı traduction Anglais

1,255 traduction parallèle
Bu kâğıdın basıldığı yazıcının silindirinde bir leke var.
It tells me that the printer that emitted this letter has a spot on the drum.
Kağıdı da, fidye mektubunun kâğıdından da farklı.
And different paper than the ransom letter F.Y.I.
Sanırım bir kese kâğıdına koyup götüreceğim.
Maybe I'll just get him a doggie bag or something.
Onun yerine evimizi tuvalet kâğıdıyla doldurmalarını mı istersin?
So you'd rather have them toilet-paper your house?
Belki de kızının dün gece yaptıklarını bilmek istersin, evime yumurta attı, tuvalet kâğıdıyla kapladı ve kapıma "kel pislik" yazdı.
I think you might be interested in knowing that your daughter, last night... threw eggs at my house, papered my house with toilet paper... wrote "bald asshole" on my door.
* Yeni bir duvar kâğıdı *
* A new wallpaper *
* Yeni bir duvar kâğıdı *
# New wallpaper
* Yeni bir duvar kâğıdı *
( sing ) New wallpaper
* Yeni bir duvar kâğıdı *
♪ New wallpaper
* Yeni bir duvar kâğıdı *
♪ A new wallpaper
Yeni duvar kâğıdı
# New wallpaper
Yeni duvar kâğıdı
( sing ) New wallpaper
Costco'daki tuvalet kâğıdı indirimi mi? Ya da... Sizin üçüncü ayınızı kutlaması mı?
A two-for-one toilet paper sale or your anniversary... your anniversary would win.
- Çizim kalemiyle kâğıdınız var mı?
Uh, do you have a grease pencil and some graph paper?
Sanırım kimliğini kontrol edip temiz kâğıdını beklediniz.
I assume you checked his ID and waited for his background to clear.
O kâğıdı imzalarsam, eve gidebileceğimi söyledin.
You said if I signed that paper, I could go home.
Kâğıdı nereden buldun?
Where'd you get the paper?
Tozlukların üzerindeki bir tarih kâğıdını imzalamadıklarından olabilir.
That was probably because they never assigned a History paper on the rise of the leg warmer.
Kâğıdınız varsa ben de oynamak istiyorum.
You got cards'cause I wanna play cards.
Kabarcıklı paketleme kâğıdını kullan.
Use the bubble wrap.
- Örneğin bir kese kâğıdına koyup uçurumdan atmak gibi.
- Such as putting it in a bag and throwing it off a cliff.
Bilirsin işte. Kâğıdımı almaya çalışıyorum. Polis!
I'm trying to get my paper, that's what it is.
Ambalaj kâğıdımız yok.
We don't have any wrapping paper.
Kendi kâğıdına yaz, tamam mı?
Write on your own paper, all right?
Ama son kâğıdını almamış.
No river card, though.
Bir sürü tuvalet kâğıdı da var.
There's plenty of toilet paper.
Dosya kâğıdı.
Loose-leaf binder paper.
Dosya kâğıdı delikleri yırtılmasın diye halka etiketler.
Reinforcement tabbies for loose-leaf binder paper.
Mahallenin en zengini olabilmek için kâğıdı bugün alıp soruları yarın sormaya razı oldu.
He'd rather buy stock today, ask questions tomorrow as long as he's the richest guy on the block. It's amazing. I sell, he buys.
Onu sessiz bir odaya alacağım Sosyal hizmetliyi çağır ve yas danışmanlığı için sevk kâğıdı al.
Call the social worker and get her referrals for grief counseling.
Mutlu olmalı. Ben çayını hazırlarken banyodan mutfağa kadar tuvalet kâğıdını çekmiş.
She T.P.'d the bathroom, the hallway and half the kitchen... while I made tea.
Michael, o kâğıdı nereden buldun?
Michael, where'd you get that paper?
Çikolatalı kekin kâğıdını yalayacağım.
I'm gonna suck on the cellophane from that brownie.
İçine birkaç tuvalet kâğıdı doldurup banyonun bir köşesine koyabilirsin.
You can put extra rolls of... toilet paper in there and stick it in the bathroom.
- Sonra kese kâğıdına sarılı şişeden şarap içip bir sünepeyi patakladınız.
Drank Boone's Farm out of a bota bag and knocked a beach ball around? I don't understand half of what you say.
Pipetinin kâğıdını fırlatıp korneamı çizene dek.
Until you shot your straw wrapper at me and scratched my cornea.
20 kâğıdına iddiaya girerim asla olmayacak.
20 bucks says it never happens.
"Kâğıdı ikiye katlayın ve geri verin."
"fold the paper in half, and give it back."
Tuvalet kâğıdı için sağ ol.
Thanks for the toilet paper.
John'la konuştum. Test kâğıdımı görüp göremeyeceğimi sordum.
I did speak to John and asked if I could see my test.
Test kâğıdımı sizin görüp göremeyeceğinizi sordum. Yine "Hayır" dedi.
And I asked if you could see the test and he said no.
Bu benim kâğıdım değil.
This isn't my test.
Benim kâğıdımı çaldığına inanamıyorum.
I can't believe she'd steal my test.
Duvar kâğıdını mı?
The wallpaper?
Doğru kâğıdın geleceğini nereden bileceğiz?
Sk ¹ d known to be that it pay levies? We all bear the costs.
Çıkan her kâğıtta üç küçük nokta olması gerekir.
There'd be three small dots on any paper that comes out.
Güzel, bir parça kâğıdınız var mı?
Well, do you have a sheet of paper?
Oda seçeceğiz de su yataklı süit için makas-taş-kâğıt yapalım dedik.
We thought we'd "rock, paper, scissors" for the waterbed.
Çünkü bu kâğıdın alış fiyatı ikiye katlanmış olacak.
But when they wake up, they'll be kicking themselves because the buying price on this will have doubled.
Üç büyük kâğıdım var.
Arthur, look what I have on board. I got 3 wild cards.
Bilekten kâğıt çekme işinde hâlâ kafama takılanlar var.
ä ¹ ³ ¿'ve not mastered the fingering for d ³ cap underneath them.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]