Köşeye traduction Anglais
3,535 traduction parallèle
- Köşeye dikkat et.
- Watch your angle.
Birinci Dünya Savaşı'nda alman ordusu Paris'in 160 km kuzey doğusundaki siperlerde sıkışıp kalmıştı. Siperlerinde köşeye sıkıştıklarının farkında olan almanlar için bu zafer olağanüstü bir olaydı.
He was praised for trying to restore Germany's greatness and, in the process, spending enormous sums on the Germany military.
Ruth, her köşeye birer tane fare kapanı yerleştirir misin? Stajını yaptıktan sonra alırsın kahveni.
Ruth, can you put the rat traps down, one in each corner, and then you can get coffee later after interning.
Otobüse biniyorduk. İlk adımımı attım, gözlerimi köşeye doğru çevirdim ve bir şey gördüm.
And we were getting on the bus, and I was taking the first step, and out of the corner of my eye,
- Köşeye geldik.
- Edge along.
Köşeye bir tiyatro ve saman yığını.
A Theater in the Round. And... hay pile.
Belki bu şekilde Ramone'u köşeye sıkıştırıp J-Cub'ı öldürdüğünü itiraf ettirebilirler.
Maybe they can put some sort of pressure on Ramone to confess to killing J-Cub.
Birinci Dünya Savaşı'nda alman ordusu Paris'in 160 km kuzey doğusundaki siperlerde sıkışıp kalmıştı. Siperlerinde köşeye sıkıştıklarının farkında olan almanlar için bu zafer olağanüstü bir olaydı.
For these Germans, who were all well-aware of the stalemate of the trenches of the First World War, with the German Army stuck for years in trenches 100 miles north-east of Paris, this victory seemed all but miraculous.
Çünkü Joe Carroll seni sapık serisinin ana karakteri olarak seçti yani seni öylece bir köşeye fırlatıp atamam.
- I hope so. 'Cause Joe Carroll has cast you as a main character in his psycho sequel, so I can't just kick you to the curb.
Bu serseri köşeye sıkışmış olmalı.
This bastard must have been desperate.
Ta ki bir gün Zodanga'nın hükümdarı, bir kum fırtınasında köşeye sıkışana dek.
Until one day the ruler of Zodanga became cornered in a sandstorm.
Bir köşeye para koyuyorum.
You know, I'm putting some money aside.
Bu özel tonik tüm hastalıkları tedavi ederken, köşeye sıkıştığında seni ölümsüz yapar.
This special tonic will cure all ailments, and keep the Undead at bay.
Doğru köşeye, Moladasın!
Go to a corner, you're in a timeout!
Orada çok sayıda sivili köşeye sıkıştırdılar.
They've cornered a lot of civilians in there.
Bizi burada köşeye sıkıştırmak istiyorlar. Henüz buradan çıkamayız.
We cannot leave this place yet.
- Çekin bir köşeye.
- Take him out the side.
Lanet olsun, köşeye sıkıştık.
Oh, shit, we're trapped.
Köşeye sinmiş onu bekliyordum.
I was down on the corner, waiting for him.
Çünkü kimse Jay'i bir köşeye atamaz.
'Cause nobody puts Jay in the corner.
Çünkü hayat bu şekilde seni köşeye atar.
Cause, life puts you in a corner that way.
Asıl mesela, köşeye çekilmeden önce baş edebilecek misin?
Thing is, you've got to deal with'em before people get backed into corners.
Tamam, herkese köşeye.
Okay, everybody in the corner.
Köşeye geçin.
Get in the corner!
Geri bas. Köşeye.
Back in the fucking corner!
Onu teminat olarak rehin almanın, beni köşeye sıkıştıracağını sanıyorsun.
You think keeping her hostage as collateral's gonna force me into a corner.
"Abraham, Martin, ve John," 1968 sonra Bobby'yi bir köşeye attılar... Bobby Kennedy.
"Abraham, martin, and john," 1968, and then they threw in bobby... bobby kennedy.
Bizi köşeye sıkıştırdılar.
They have us cornered!
Bırak onu köşeye git ve duvara dön.
Put that away, stand in the corner and face the wall!
Köşeye sıkıştın.
Stalemate.
Herhangi kısa zamanlı müttefikliğin ötesine geçen bir bilgi savaşını kazanıyoruz. Ana medya örgütleri bizim yanımızda ve sen tüm bunları Amerikan muhbirlerine zarar gelir diye korktuğun için bir köşeye atıyorsun.
We are winning an information war... which goes beyond any short-term alliance we have with the mainstream media... and you want to throw it all away because you fear... that some U.S. Government informant might come to harm?
Kardeşim Mia ile firar ediyordunuz. Bir köşeye sıkıştınız.
You were fleeing with my little sister Mia and got trapped in a corner.
Askeri üsteyiz, köşeye sıkıştı.
We're on an army base, he's trapped.
Alejandro'yu bir köşeye oturturdunuz ve o size tüm hikayeyi anlatırdı.
You could've sat Alejandro down and he would've talked the story, you know?
Onları köşeye sıkıştırabilirdik.
We could have had them by the balls.
Onu köşeye sıkıştırdık ve atladı!
We had him trapped, and then he jumped!
Motelde kafanı köşeye gerçekten çok sert vurmuşsun.
You hit your head pretty hard back at that motel.
Seni köşeye sıkıştırmak isteyecekler.
But, they're gonna wanna ambush you
Aslında bence o beni aldatıyor ama o beni köşeye sıkıştırıyor, garip.
I actually think it's her cheating on me, but she puts me on the defense, weird.
Şu köşeye git.
Go in that corner.
Gidin, köşeye oturun.
Go on. Sit in the corner.
Köşeye sıkışmıştım.
I was cornered.
Onu köşeye sıkıştırdık.
We had him by the balls.
Köşeye dönün ve ellerinizi başınızın üstüne koyun.
Facing the corner, hands on your head.
Köşeye ne çarptı öyle?
- What if it would have hit the nursery?
Seni köşeye sıkıştırır.
It'll bite you on the bottom.
Köşeye oturdu, 10 tane shot içti arabasına bindi,... ve uçurumdan uçtu.
Sits in the corner, throws back 10 shots, gets in his car, drives off a fucking cliff.
Aceleci davranır ve bu insanları köşeye sıkıştırırsak onları korkuturuz ve kızını öldürebilirler.
And if we move too fast, if we push these people, we scare them, they will kill her.
Tam köşeye buraya oturacağım.
Let me sit over here in the corner.
- Yaklaştım mı? - Köşeye fena sıkıştım.
My back is against the fucking wall, man.
- Köşeye dikkat et! Oooo! Hey evlat, yardım edeyim sana onlarla. - Ben hallederim.
- I got it.