Kızınız traduction Anglais
144,226 traduction parallèle
Biraz yıkık dökük kesin, kabul ama "yenilikçi" bir bölge, anladınız mı?
It's a little rundown, sure, all right, but this is an "edge" neighborhood, okay?
Başkanın peşinden giden bu şey kırmızı ceketi, modadan giyiyor gibi gözükmüyordu.
This thing that went after the president, the red coat, that's not a fashion statement, is it?
Siz tanık mıydınız?
You were witnesses?
Atlı'yla en iyi Crane başa çıkabilir. Ve J sokağını kullanarak Atlıyı yakalarsa o zaman Atlı'yla pazarlık edecek güce sahip olacağız.
No one knows the Dark Rider better than Crane, and if he can use J Street to trap the Horseman, then we will be able to bargain from a position of strength.
Üstüne kızımı bunların yakınına bile yaklaştırmama izin vereceğim bir dünya var sanıyorsun?
And that you think there is a world in which I'm gonna let you take her anywhere near any of this.
- Kurtuluşun kıvılcımı olmaya hazır mısınız?
Are you ready to be that spark of liberation?
Umarım kızmadınız.
I hope you're not upset.
- Etkilemeye çalıştığın bir kız mı var?
Is there a girl you're trying to impress?
12 yaşındaki bir kız tarafından kıçının tekmelenmesi nasıl bir şey biliyor musun?
Do you know what it's like having your arse kicked by a 12-year-old girl? Oh! Huh?
Pis tarlalardan gelen kız mutfağın yağlı kokularından, baronluğun kadife tepelerine çıkmış.
She was the one who came from the filth of the fields and... And the greasy stench of the kitchen to the velvety heights of the Barony.
Bana bir kızın ne kadar tehlikeli olabileceğini öğrettin.
You yourself taught me how dangerous a girl can be.
Adamlarımızın onu Chau'nun kırpıcılarıyla karıştırmasını istemeyiz.
We don't want our troops mistaking him for one of Chau's clippers.
Kan bağışlarınızı güncel olarak yaptığınız sürece kapsamlı bir sağlık hizmeti alacak ve hiçbir ücret ödemeyeceksiniz.
Just keep your blood donations up to date and comprehensive health care will be yours at absolutely no cost.
Ortaklık'ın sağlık hizmetleri başkanıyım. Yaptığınız bu bağışlar hayati önem taşıyor.
Now, these donations you're making, they're vital.
Başınız belaya girerse, her yerde çıkış var.
And if you get in trouble, there's exits everywhere.
Yani indra'nın kızının gerçek sığınağın yerini bildiğini düşünüyorsun.
And you think Indra's daughter knows where the real bunker is?
Efendim, artık Başkan'sınız.
Sir, you are now the president.
Koltuk sadece bir günlüğüne bende olsa da yaptığınız her şeyin kıymetini görmemi sağladı.
You know, I only held the job for a day, but it did make me appreciate everything you've done for this country.
Hayal kırıklığına uğramayacaksınız.
I won't let you down.
Uçağın yolcularını Beyrut'a dağıtıp karşı saldırıyı imkânsız kılmışlardı.
Took all the passengers off the plane, spread them all around Beirut, making a counterattack impossible.
Bu soruların cevapları bende yok ama biliyorum ki bu ülkede silahlara artık daha farklı yaklaşmalıyız.
I don't know the answers to these questions, but I do know that we need to deal with guns differently in this country.
Sessizce oyları tekrar doğrular, sıkıntı olmamasını umarız.
We will quietly re-confirm the votes and hope there's no damage.
Kızımın, kadın bir başkan yardımcısı görmesini isterim.
I would like my daughter to see a woman become vice president of the United States.
Ama ben onları unutmuyorum. Amerika'nın yozlaşmış, baskıcı bir sisteme dönüşmesine müsaade ederek atalarımızı hayal kırıklığına uğratmayacağım.
See, I won't ignore them, and I won't fail our ancestors by allowing America to become a broken system of oppression.
" Amerika'nın yozlaşmış, baskıcı bir sistem hâline gelmesine müsaade ederek atalarımızı hayal kırıklığına uğrattık.
" We have failed our ancestors by allowing America to become a broken system of oppression.
Kızımın, kadın bir başkan yardımcısı görmesini isterim.
I would like my daughter to see a woman - become vice president.
MECLİS ETİK KOMİTESİ Meslektaşlarımla burada, Türkiye seyahatiniz ve yapılan askerî yardıma olan desteğiniz için bir karşılık alıp almadığınızı saptamak üzere toplandık.
What my colleagues and I are here to determine is whether or not there was any quid pro quo involved between your trip to Turkey and your subsequent co-sponsorship of the military aid bill to that country.
Onu buldunuz mu, bulamadınız mı? İlgili koordinatlara H-65 helikopteriyle yardım botu gönderdik ama sonuç alamadık. Bulamadık.
Do you have her or not?
Lloyd ve müritleri, Amerika'nın kudretini yitirdiğine inanıyordu. Bir şekilde, artık faşizme karşı koyan, Ay'a insan gönderen, Berlin Duvarı'nı tarihin tozlu sayfalarına gömen nesillerin varisi olmadığımızı düşünüyorlardı.
Lloyd and his followers believed that American greatness was in its decline and that somehow, we were no longer heirs to the generations that pushed back the tide of fascism, put men on the moon, and relegated the Berlin Wall to the pages of history.
Amerikan rüyasını ayaklar altına aldılar ve ülkemizi kurup sürdürmek için olağanüstü fedakârlıklarda bulunan sayısız kişiye saygısızlık ettiler.
They debased the American Dream and disrespected the incredible sacrifices made by so many to build and sustain our nation.
O yüzden dünyanın geri kalanına diyelim ki "Dostluğunuza kucak açıyoruz ve insanları özgürleştirmek, hayatları iyileştirmek isteyen herkesle el sıkışmaya varız."
So let us say to the rest of the world... we welcome your friendship and extend an open hand to anyone who wants to make lives freer and better.
- Der Amerikan tarihinin 329 00 : 15 : 19,772 - 00 : 15 : 22,130 en büyük yerli teröristinin kızı. Binamızın birinci sınıf bir tıbbi suiti var.
Our building has a first-class medical suite.
Kızımın kaç tane basket maçını kaçıdığımı biliyor musun?
Do you know how many of my daughter's basketball games I've missed?
Hayır, sadece kızın değil.
No, not just your daughter.
Onların kızıma zarar vermesine izin vermeyeceğim.
I won't let them hurt my daughter.
Oraya birlikte gideceğiz, ve biz bu saldırıyı durduracağız, ve kızını kurtaracağız, tamam mı?
We'll go in there together, and we'll stop this attack, and we'll save your daughter, okay?
İkiniz de çocukken bu oyunu çok oynamış olmalısınız, onun bilinçaltında sıkışmış.
You must have both played it a lot as children, and it's stuck in his subconscious.
Aynen buradan kaçmasını sağladığın katilin eski kız arkadaşı?
Oh, the ex-girlfriend of the killer you helped skip town?
- Miranda, bak, biliyorum ki bu yer, senin için bir cennet değil, fakat bana inanmalısın ki, senin gibi bir kız için... gerçek cehennem olabilecek yerler var dışarıda.
- Miranda, look, I know that this place, it's not really your idea of paradise, but, you gotta believe me, there are places out there that... would be a living hell for a girl like you.
Kıçınızı kaldırın!
Move your butts!
Clergyman'ın kızısın değil mi?
Clergyman's daughter, are you? Hmm?
Kevin bu oyunun yapımcısı olmaya karar verince, hem de oyunu yazan kızla birlikte, kendime dedim ki, "Ron, ey ihtiyar, üç tane Tony ödülü kazandın ve şimdi ise burdasın, başarısız bir komedi dizisi oyuncusunun işe yaramaz projesinde yer alıyorsun."
I said to myself, "Ron, old boy", "you've won three Tony Awards, and here you are, directing a failed sitcom actor's vanity project."
Siz, ikinizi seviyorum, ama bana bunu söylemeye devam ederseniz, bu evde artık hoş karşılanmayacaksınız.
And I love you two, but if you tell me to move on again you will not be welcome in our home.
Arkasında klavye çaldığın bu kızın yaşlandığını unuttun.
Oh. You forgot this girl you used to play keys for got old.
Evet, aynı şekilde baban ve çıldırmak üzere olan iki kızın da öyle.
Yeah, and so is taking care of your father and our two freaked-out daughters.
- bıraktığı izlerin kavisleri... ve bombaların bıraktığı kızıl izler.
- the tracers'arcs... - Uh-huh. And the red flare of the bombs.
Şeytanın bacağını kırmamız lazım.
We deserve to catch a break.
Gerçek bir kız o. Daha doğrusu kadın.
She's a real girl... a woman.
Şey mümkün mü Bay Haller ve şahsen ben psikolog değilim ama tüm bu her şeyin... kızın, yaşanan kazanın hastalığının, sanrının bir parçası olma ihtimali var mı?
Is it possible, Mr. Haller... and I'm not a psychiatrist, so... but is it possible that this whole thing... the girl, the incident... that it's just part of your illness, a delusion?
Kızın bir tür duyu ötesi güçleri olduğunu mu söylüyorsun?
Are you saying the girl has some kind of, what, extrasensory powers?
Ben sadece... Yani diyorsun ki kızı öptün ve vücutlarınız değişti öyle mi?
So I'm just trying to... um, you're saying the girl... that you kissed the girl and she switched places with you?