Laboratory traduction Anglais
1,586 traduction parallèle
Bunu bana Münih'teki bir laboratuvar söyledi.
That's what I said in a laboratory in Munich.
Sürahiyi resmi laboratuarda incelenmek üzere alın.
Take the carafe to be examined at the official laboratory.
Shreeve Ses Labaratuvarı, Gotham City'de üretilmiştir.
Developed by Shreeve Sound Laboratory, Gotham City.
Benim laboratuar yaratıklarımdan biriydi.
He was one of my laboratory creatures.
Ne zaman ki Rigby laboratuardan örneklerini geri aldı o zaman şaşırtıcı bir buluş yapmış oldu.
So when Rigby got his samples back from the laboratory he made a startling discovery.
"Laboratuarda sonuçlar yeniden test edilmediği için takım hiçbir zaman karbon tarih saptama yöntemindeki başlangıç hatalarının analizini teşhis edemediler."
"So without retesting their results in the laboratory the team would never have identified the initial errors in their carbon dating analysis."
Haydi laboratuvara!
To the laboratory!
— Hey, Ürkünç Laboratuvar!
- Spooky Laboratory, you guys.
Olsun, ben Ürkünç Laboratuvar'a gidiyorum!
Well, I'm going to Spooky Laboratory!
Ürkünç Laboratuvar'a hoşgeldiniz.
Welcome to Spooky Laboratory.
Hayvanların incelendiği bir labarotuardan köpek kurtarıyoruz, orada çok makyaj malzemesi bulursun.
We're rescuing a dog from an anlmal-testlng laboratory - there'll be lots of make-up there.
"Polis tarafından aranan, yasal olmayan bir laboratuar işleten bilim adamı James Eldridge kayıp."
"Sclentlst James Eldrldge, wanted by police for his involvement ln an illegal laboratory, ls missing today."
Bu nanitler Orbanlılar tarafından bir Orban laboratuarında 49 yıl önce yaratıldılar.
These nanites were created by Orbanians in an Orbanian laboratory 49 years ago.
Ma'chello'nun laboratuarından alınan herşey şu an 51. Bölge'de.
Everything from Ma'chello's laboratory is in Area 51.
Ya bir laboratuar kazası olduysa?
What if there was a laboratory accident?
— Orası çok aptal bir yer, Cartman.
Hey, spooky laboratory, you guys. Those things are stupid, Cartman.
Ürkünç Laboratuvar'a hoşgeldiniz.
Jingle bells, jingle bells...? Welcome to the spooky laboratory.
NASA'nın Jet Propulsion Laboratuarındaki genç bir öğrenciden, Jüpiter'e uçuş için gereken yörüngeleri hesaplaması istendi.
A student at NASA's Jet Propulsion Laboratory was asked to calculate trajectories to Jupiter.
1973'te, Güneş'i doğrudan uzayda incelemek üzere bir Güneş laboratuvarı fırlatıldı.
In 1973, a solar laboratory was sent to study the sun directly from space.
Anatomi laboratuvarı ve kütüphane sabah altıdan akşam ona kadar açık.
The dissecting room, library and laboratory are at your disposal from 6 a.m. to 10 p.m.
Müvekkilim bir laboratuvar hayvanı değil, Dr. Pavlov.
My client is not a laboratory animal, Dr. Pavlov.
Laboratuarınıza güvenebilir miyiz?
Can we trust your laboratory?
Bir grup yatırımcının yardımları ile Liberty Sokağı'nda, Edison'un bürosundan yalnızca birkaç blok ötede bir laboratuvar açtı.
With help from a group of investors he opened a laboratory on Liberty Street only a few blocks from the Edison's offices.
Tesla'nın laboratuvarını ziyaret etmiş ve derhâl, alternatif akım ile ilgili patentlerin tamamı için Tesla'ya bir milyon dolarlık bir teklifte bulunmuştu.
He visited Tesla's laboratory and, on the spot, he offered to purchase all the patents dealing with the alternating current system for one million dollars.
Westinghouse'a olan hizmetimin artık aslî derecede olmayışı sebebiyle Grand Sokağı'ndaki laboratuvarımda yüksek-frekanslı makinelerin tasarımlarından başlayarak deneysel çalışmalarıma devam ettim.
My services with Westinghouse being no longer essential I resumed experimental work in a laboratory on Grand Street where I began immediately the design of high-frequency machines.
Tesla, arkadaşlarını ve potansiyel yatırımcıları laboratuvarındaki gece yarısı gösterilerine davet ediyordu.
Tesla invited friends and potential investors to late-night demonstrations in his laboratory.
Tesla'nın, bugün girildiğinde dahi insanları bir miktar korkutacak olan laboratuvarı insanların elektrik hakkında hiçbir şey bilmedikleri o günlerde dehşet veriyor olmalıydı.
Even today it would be a little bit scary to go into Tesla's laboratory and, in those days, when people didn't know anything about electricity, it must have been terrifying.
1893 yılında New York'a dönen Tesla kendini sosyal hayattan soyutlamış ve 5. Cadde'nin güneyindeki yeni laboratuvarında kayıplara karışmıştı.
On his return to New York in 1893, Tesla banished himself from social life and disappeared into his new laboratory on south Fifth Avenue.
Laboratuvarımda, avcumun içine aldığım bir bobini vücuduma ayarlandırabilir ve herhangi bir temasta bulunmadan odanın herhangi bir yerinde 0.75 beygir gücü toplayabilirdim.
In my laboratory, I could take in my hands a coil tuned to my body and collect three-quarter horsepower anywhere in the room without any tangible connection.
Tesla'nın laboratuvarının bulunduğu binada yangın çıkmıştı.
Fire broke out in the building which housed Tesla's laboratory.
Fikirlerinden Marconi'nin istifade edeceğinden endişelenen Tesla yeni bir laboratuvar açmış ve hızla,... kablosuz ileşim sistemini tamamlamaya koyulmuştu.
Concerned that Marconi would exploit his ideas, Tesla opened a new laboratory and rushed to complete his own system for wireless communication.
Laboratuvarının mahvoluşunun ardından Tesla, doğunun düşünce sistemi ve metafiziğine karşı derin bir ilgi beslemişti.
Following the destruction of his laboratory, Tesla developed a deeper interest in eastern thought and spiritualism.
1898 yılında, Tesla'nın laboratuvarında alışılmışın dışında bir deney gerçekleşmişti.
In 1898 an unusual experiment took place in Tesla's laboratory.
Civar mahalin camları sallanmaya başlamış fakat kendisi, merkez üssünde bulunduğundan olup bitenleri laboratuvarına birkaç polis gelene kadar fark etmemişti.
Windows started crashing around the area and he, being at the epicenter, didn't notice anything happening until some police came bursting into his laboratory.
Müşavir mühendis olarak çalıştığı Metropolitan Kulesi'nde kendisine küçük bir ofis ve laboratuvar sağlayabildi.
Working as a consulting engineer, Tesla managed to maintain a small office and laboratory in the Metropolitan Tower.
Sadece soruyorum, laboratuardakiler öyle söylüyorlarki.
Just a pinprick, as they say in the laboratory.
.. bir biyotest laboratuarını canlı yayında patlatmıştı,
... blowing up a biotesting laboratory, TVrelay stations.
Hubert J. Farnsworth 9 Nisan 2851'de New New York'un kenar mahallesinde, Hell's Laboratuarında doğdu.
Hubert J. FarnsWorth Was born April 9th, 2851 in new new York's nerdiest slum, Hell's Laboratory.
Bir laboratuar içinde... yer altında.
In a laboratory... underground.
Cavendish Laboratuarlarında üst seviyede atomik partikül fiziği. Mükemmel.
Cavendish Laboratory, top subatomic physicist and all by the age of 23.
Burası evlilik araştırmaları laboratuarı.
This is the marital research laboratory
Bir laboratuvar.
A laboratory.
Bir daha bir bilim laboratuarına yaklaşmana bile izin verilirse şaşarım.
You're lucky anybody's ever let you near a science laboratory again.
Laboratuarda bir şeyimi unuttum.
I forgot one thing in the laboratory.
Herkes laboratuara.
Everybody to the laboratory. Move!
Roraima, farklı türlerin zorlu ortamlara uyumlarının araştırılabileceği doğal bir laboratuvardır.
Roraima is a natural laboratory for studying the adaptation of species to harsh environments.
- Burası adli tıp laboratuvarı değil.
- This is not a forensics laboratory.
Polis laboratuvarında anlarlar.
Police laboratory can tell!
Benim DNA'm buradan 50 metre ötedeki bir laboratuvarda sentezlendi.
My DNA was synthesized in a laboratory 50 meters from here.
Ama, sen bu laboratuvar hatalarını kurtarma hayallerini kovalarken, benim amacım insanlığa hizmet etmek.
BUT WHILE YOU CHASE YOUR HORRIFIC DREAMS OF RESCUING THESE LABORATORY MISTAKES, MY PASSION IS IN THE SERVICE OF HUMANITY.
Çalsın çanlar, çalsın çanlar...
Well, I'm going to spooky laboratory. ?