Lair traduction Anglais
936 traduction parallèle
Korkunç bir yer! Bir kaçakçı yuvası!
I think this is a lair Smugglers!
İmparatorun ini, basın dünyasının koruganı özel asansörün aklıma gelene kadar aşılmaz görünüyordu.
The tycoon's lair, the Berchtesgaden of the publishing world, seemed impregnable till I thought of your private elevator.
Açlık kurdu ininden çıkarmış!
Hunger drives the wolf from his lair, eh?
Kaplan onu inine götürmüş olmalı.
The tiger must have dragged him off to his lair, that's what.
Yalancı, eser hırsızı!
- Lair, plagiarist! - Liar.
Doğal inindeki vahşi hayvandan çıkarılmış.
Extracted from the wild beast in its native lair.
Nerede saklandığını bilsem, onu ininde kıstıracağım.
If I could only find his hideout, I'd trap him in his lair.
- Sığınağa geri dönüyoruz.
- We'll go back to the lair.
Geri dönersek sığınağa giden yolu keserler.
- We go back, they'll cut us off from the lair.
Kid inine dönmüştür.
He's back in the lair.
Sığınağa giden yolu göster ve kendini bir sürü dertten kurtar.
Show us the way to the lair and save yourself a lot o'grief.
Avın inine doğru ok gibi fırlar.
Flies straight as an arrow to the lair.
Bu kez nerede saklanıyorsun?
Where's your little lair this time?
Bana Vincent'ın saklandığı yerin girişini göster.
Show me the entrance to Vincent's lair.
Polis iki yıldır bu sığınağı bulamadı.
The police was unable to find this lair for two years.
- Vampirin saklandığı yeri bulmalıyız.
- Find the vampire's lair.
- Vampirin sakladığı yeri arıyor.
- In search of the vampire's lair.
- At izlerini takip edeceğiz, bizi saklandığı yere götürecektir.
- To follow the horse tracks ; that could lead us to his lair.
Basit bir memur çirkin sıradan bir Fransız erkek anlamsız bakışlarla aniden düşmanın önüne çıktı ve onu yuvasında avladı.
A little civil servant so unsightly a trivial typical Frenchman with nondescript looks suddenly appeared in front of the enemy and chased him into his lair.
Bir yüzyıldan fazla süren bir dehşet hükümdarlığından sonra... Ölümsüzlerin kralı sonunda ininde köşeye sıkıştırıldı... Karpat Dağları'nda...
After a reign of hideous terror spanning more than a century the king of the "undead" was finally traced to his lair high in the Carpathian Mountains
İninde bir tür yaşam formu geliştirmeyi başarmış olabilir.
He might've succeeded in creating some form of life in his lair.
Toplumumuzun kuyusu kazıldı, bu tuhaf böcekler, Yahudiler, Masonlar, ve sızlanıp duran sosyalitler sürüsü tarafından. Tüm ulusa nifak tohumları ekmek ve Fransa'yı kendi kulüpleri, inleri, hücreleri yapmak istiyorlar.
Our society undermined by these strange insects by the Jews, by the Masons and by the hordes of bleating Socialists who want only to sow discord throughout the nation and make of France their club, their lair, their cell.
Senin silikon nodüllerin yüzlercesini buldum.
I found a whole lair of these silicon nodules of yours. - Hundreds of them.
Onu kendi ormanına geri götürün. "
"Drive him back into his jungle lair."
Ah... kaplanın ini!
Ah... the tiger's lair
Yer altı ini orada.
His underground lair is there.
Sevgili Arthur, inine ne zaman saldıracaksınız?
And when will you venture into his lair?
Birden heriflerin ininde bitmene ne demeli?
Then why did you come out of their lair?
Doktorun yerini bulmamız lazım.
Find the doctor's lair
Tek ihtiyacının şehir, taşları ve sokakları, seni sürükleyen kalabalıklar olduğunu zannediyordun tek ihtiyacının mahalle sinemanızda önden bir koltuk olduğunu sadece odana, o barınağa, o kafese ihtiyacın olduğunu sanıyordun.
you thought that the city was all you needed, its stones and its streets, the crowds that carried you along, you thought you needed only a front stall in some local cinema, you thought you only needed your room, your lair, your cage, your borrow.
Yaşlı "ayrık-diş" onlara sinsice yaklaşıyor, baba ise küplere biniyor.
Old snaggletooth comes prowling out of his lair, and Father nearly throws a fit.
50 cesur adamın kemikleri... ininin önüne saçılmış, duruyor!
Bones of full 50 men... lie strewn about its lair!
yalancı!
you lair!
Yaşadıkları inde ne haltlar dönüyor, bilmiyorum.
I don't know what goes on in their lair.
Evet, sorun şu ki hemen aşağıda Matthew'un penceresi var.
THAT'S THE LAIR OF MATT THE RAT, SLATS, AND--AND IF- - AND IF YOU LAND DOWN THERE IN THAT COURTYARD,
Komiser, beni inimde yakaladın, eh?
Lieutenant, trapped me in my lair, eh?
Bataklıklar Hakimi'nin yuvasına.
Toward the lair of the Lord of the Marsh.
Sadece o zaman sizi Kızıl Boğa'nın inine götürecek tüneli bulacaksınız, hah ha.
Only then will you find the tunnel that leads to the Red Bull's lair, har har.
Pekala şarabı hatırladığın gibi Kızıl Boğa'nın ininin yolunu hatırlarsan...
Well, if you should happen to remember the entrance to the Red Bull's lair as well as you remember wine -
Onu hayvan inlerinde arayın!
Search him in the lair!
Şüpheli gece mahlukunun ini nerede?
Where is the lair of the suspected creature of the night?
Kendini kötü adamların inine girebilmek için gizliyor!
He has disguised himself in order to get into the villains'lair!
Körün tekinin sürünerek bir iblisin inine girişi midir yoksa....... yoldan sapmış bu yüreğinin efkarını dindirme arzusu.
Oh, the willful heart invites despair, like blind men creeping in a dragon's lair.
Günbatımında, Bombardımana başlayacağız Kediler şatosuna doğru, evet?
At sunset, we start bombing the cats lair, yes...
Ratigan'ın gizli ini.
Ratigan's secret lair.
Sakin ol!
This blackmore contrived to escape from their lair... he knows their plans. Calm yourself!
Ejderha Yatağı!
The Dragon's Lair!
Ejderha Yatağı mı? Bu mu?
So this is the Dragon's Lair...
Babam, Laputa'yı Ejderha Yatağı'nın içinde görmüş.
Dad saw Laputa inside the Dragon's Lair.
Yalan söylüyor.
He's a lair.
Bu sığınak kokunu hiç kaybetmeyen yatağına yalnız başına sokulduğun bu yüklükten bozma çatı katı..
This lair, this cupboard like garret which never loses your smell, with its bed into which you slip alone, its shelf its linoleum, its ceiling whose cracks you have counted a thousand times, the flakes, the stains,