Lale traduction Anglais
257 traduction parallèle
Evet ama laleler güzeldir. Kırlar göz alabildiğine lale doluymuş.
Sure, but they say the tulip fiields stretch for miles.
Lale.
Tulip.
- Lale soğanlarını yerken.
- Eating the tulip bulbs.
- Lale soğanı mı?
- Tulip bulbs!
Ve ona tek bir lale parası bile ödeme!
And don't pay him for any tulips!
Bay Mazzini ve ben lale ağacının altında çay içiyor olacağız.
Mr Mazzini and I will have tea under the tulip tree.
Masan için sana lale alacağım.
I'll buy you some tulips for your desk.
- R.B. lale sözünü tuttu mu?
- Well, did R.B. cough up the tulips?
- Bana lale getir!
- Bring me a tulip!
Bunu çadırımda söylemen iyi oldu, ihtiyar lale.
It is well you say it in my tent, thou old tulip.
Ama o, Türklerin satın alamayacağı bir lale.
Yet this is a tulip that the Turks could not buy.
Adım Lale.
My name is Lale.
Lale.
Lale.
Lale, efendim.
Lale, sir.
Adı Lale değil.
Her name is not Lale.
Ve adı da Lale, Lucille değil.
And her name is Lale, not Lucille.
Lale! Lapacı!
Confounded cataplasm!
Bu iki lale, ne yapıyorlar burada?
What are those two water-lilies doing here?
lale gibi görünüyor.
looks like a tulip.
"Yabanarısı, yabanarısı, Lale ağacından uçtu gitti, Bir hata yaptı ve göle daldı, Ve hiç çaya yetişemedi"
"The bumblebee, the bumblebee He flew away from the tulip tree " He made a mistake and flew into the lake "And he never got home to early tea"
Lale demek?
Tulips?
Geleceğimizi beklemiyorsanız, evet. Birkaç hafta içinde, biraz çim tohumu ve lale soğanı ile buranın bozulmuş olduğunu söylemek çok zor olurdu.
In a couple of weeks, with a little grass seed or a few bulbs, it'd be very difficult to tell it had ever been disturbed.
İnsanlar, lale soğanı yiyerek hayatta kaldı.
The people had survived eating bulbs of tulipas.
Zaten Lale Devri'nde de lahanadan bahsedecek değildi ya.
- Really? I don't think it's gonna work.
Burada her zaman lale olur.
There have always been tulips here.
Burada 60.000 lale sogani var.
We have 60,000 tulip bulbs up there.
- Park et şu arabayı lale!
- Park the car, asshole!
Geçen yıl kütüphaneye yaptığı..... lale tohumu yardımı için ödüllendirildiğini düşünecek.
She thinks it's a prize she's getting... for working at the public library for sixty years.
Ben daha cesur bir şeyi tercih ederim - pervasız gül, fırtınalı lale.
I prefer something bolder - the reckless rose, the tempestuous tulip.
Belki de lale soğanları ekiyordur.
Maybe she's planting tulip bulbs.
Kutudaki bir lale gibi ölmek...
To die like a tulip in a box,
- Franck, lale bordürlerin oraya kuğuların yakışacağını söyledi. Konukların gireceği yerde.
- Franck thought it would be great... to have swans waddling around the tulip border, you know, as the guests enter.
- Nina, lale bordürümüz yok ki. - O da olacak.
- Nina, we don't have a tulip border.
Lale 4 seninle telsizden irtibat kuracakmış.
Tulip 4's been paging you over communications.
Lale 4'ten Lale 55'e! Lale 4'ten Lale 55'e! Yine zilzurna sarhoş!
Tulip 4 to tulip 55i smashed again!
Lale 4, cevap verin.
Tulip 4. come in.
Lale 55, teyit ediyor musun?
Tulip 55, read me?
Ken ve Pam, Güney Yıldızı Yeni Moda unvan sahibi, Ritz Şehir ve Ulusal Üç Danslık Robin şampiyonları, Lale Zamanı Merkezi Bölgeler şampiyonları, ve üç defa Büyük Pan Pasifik Ödülü Amatör Beş Danslık Latin Amerikan şampiyonları!
Ken and Pam are Southern Star New Vogue titleholders,..... Putting on the Ritz City and Country Three Dance Round Robin Champions,..... Tulip Time Central Districts Champions,..... and former three times Pan Pacific Grand Prix Amateur Five Dance...
Onlara lale götürmeni isteyecektim.
I'd like you to bring them some tulips.
Bir havlu uzatır mısın Bayan Güzel Lale?
Will you hand me a dry towel, Miss Beautiful Tulip?
Bana Lale demen hoşuma gitti.
Oh, I like that. I like being called a tulip.
Affedersin, Hemşire Hanım. - Bana lale mi veriyorsun?
- You're giving me tulips?
Özür dilerim. - Jack, bana neden lale veriyorsun? - Seninle çocuk hakkında konuşmak istiyorum.
Jack, why are you giving me tulips?
Polisleri çağırcaz lan, lale seni!
So call the cops, you spic!
Dr. Benton'a ameliyathanesi olduğunu söyle. Ve lale sevdiğimi söyle.
Tell Dr. Benton he has his O.R. And tell him I like tulips.
Bu sıradan köhne hayatımıza renk verecek ve hep arzuladığımız tek bir narin bir lale. ... ve sen değerli dostum, hayatındaki meleğini buldun.
One winsome tulip we ceaselessly yearn for throughout our dreary workaday lives and you, my friend, have found your angel.
Tamam o zaman, işte bir lale.
All right then, here's a tulip.
Lale Devri.
- Yes!
Lale Devri'nde...
- Wish it brings us luck!
Yok mu içinizde Lale Devri'ni anlatacak?
- If you want it that much, here! A kid will teach me my job!
- Beyaz şarabı lale bardakta...
He used drink white wine in a tulip glass... and the red in short stemmed Roman.