English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ L ] / Lawson

Lawson traduction Anglais

893 traduction parallèle
Matthew Lawson'ın yeğeni olabilirsiniz, ama hala çok acemi bir muhabirsiniz.
Well, you may be Matthew Lawson's niece, but you're still a very junior reporter.
Harika görüntüler çektim Lawson.
Boy, I got some swell shots, Lawson.
Holstrom, Lawson ve ben.
Holstrom, Lawson, and myself.
- Üsteğmen Lawson?
- Lieutenant Lawson?
- Lawson!
- Hey, Lawson!
Lawson, sıradaki sensin.
Lawson, you go next.
Merak etme. Lawson'u izle.
Watch Lawson there.
Alsana kızını Lawson.
Grab your gal, Lawson.
- Selam Lawson.
- Hi, Lawson.
Holstrom, Jones, Lawson.
Jones, Lawson.
- Haydi Lawson.
- Come on, Lawson.
Üsteğmen Lawson gemiye çıkış izni istiyor efendim.
Lieutenant Lawson, reporting aboard, sir.
- Bettinger, Üsteğmen Lawson'u...
- Bettinger, take Lieutenant Lawson to...
Sen ranzada yat Lawson.
You take the bunk, Lawson.
Yapabilecek misin Lawson?
How does this line up for you, Lawson?
Kendimizi çok sağlam bir sıkışıklığa soktuk, değil mi Lawson?
We've got ourselves in a fine jam, haven't we, Lawson?
Lawson!
Lawson!
- Lawson, dur!
- Lawson, stop it.
Lawson!
Lawson.
- Lawson.
- Lawson.
- Lawson nasıl?
How's Lawson?
Burada senin için kalmıyoruz Lawson.
We're not sticking around here because of you, Lawson.
- Lawson ve Davenport nerede?
- Say, where's Lawson and Davenport?
- Lawson'un durumu oldukça kötü.
- Lawson's in pretty bad shape.
Sonra görüşürüz Lawson.
Be seeing you, Lawson.
İyi değil Lawson.
It's not good, Lawson.
- Lawson'un yanında.
- He's in with Lawson.
- Günaydın Lawson.
- Good morning, Lawson.
Canını yakmamaya çalışacağım Lawson.
I'll try not to hurt you, Lawson.
Sadece omurganı uyuşturacağım Lawson.
It'll only be a spinal, Lawson.
Tamam Lawson.
All right, Lawson.
- Korkarım hayır Lawson.
- I'm afraid not, Lawson.
Vakit kaybedemeyiz Lawson.
We can't waste any time, Lawson.
Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum Lawson.
We're doing the best we can, Lawson.
Bence Lawson ancak birkaç güne yolculuğa çıkacak duruma gelebilir.
I think Lawson will be able to travel in a couple of days.
- Hoşça kal Lawson.
- Goodbye, Lawson.
Evet Bayan Lawson benim.
Yes, this is Mrs. Lawson.
Selam Lawson, nasılsın bakalım?
Hello, Lawson. How're you feeling?
- Başka bir şey daha düşünüyordum Lawson.
I just happened to think of something, Lawson.
- Bu epey bir zaman demek Lawson.
- That may be quite a while, Lawson.
Neyse, seni yine görmeye çalışacağım Lawson.
Well, I'll try to drop in on you again, Lawson.
Biliyor musun Lawson, benim çocuklar ve diğerleri, tüm savaşanlar umarım bu savaşı bitirirler ki göreceğimiz en son savaş olsun böylece senin ufaklık da savaşsız bir dünyada yaşasın.
You know, Lawson, if my kids and all the other kids who are in this thing could fix it so this would really be the last one, your kid would get quite a break, wouldn't he?
Jipimi al, Lawson.
Take my jeep, Lawson.
- Size Bay Lawson'u takdim edeyim.
MAY I INTRODUCE MR. LAWSON?
Bay Lawson.
MR. LAWSON.
- Çellist misiniz Bay Lawson?
- YOU'RE THE CELLIST, MR. LAWSON?
Bay Lawson, o pizzicato * geçişi fazlasıyla enfesti.
AND THAT PIZZICATO PASSAGE, MR. LAWSON - QUITE DELIGHTFUL.
Bay Lawson, en uzun boylumuz sizsiniz.
MR. LAWSON, YOU'RE THE TALLEST.
Dikkatli olun Bay Lawson.
DO BE CAREFUL, MR. LAWSON.
Ted Lawson!
Ted Lawson!
Şu Lawson eskiden en fazla bir Teksas öküzü kadar zarifti.
That Lawson used to be about as graceful as a Texas steer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]