Leg traduction Anglais
15,449 traduction parallèle
Yapıyı kaldırıp bacağını oradan çıkarmaya yetecek kadar boşluk açmalıyız.
Get a big enough gap to lift up the pod and slide his leg out.
Adamı kurtaracaksak, bacağını bırakmak zorundayız.
If we're gonna save this guy, we're gonna have to leave the leg behind.
- Onu bacağından kaldırırsak, kalbi duracak.
If we lift the pod off of his leg, he'll go into cardiac arrest.
Lazım olursa gece işinde sana destek olacak.
In case you need a leg up during your night job.
Kır şeytanın bacağını.
[sighs] Break a leg.
Sıradaki bacaktır belki?
Maybe a leg next?
Bacağımdaki 2008'deki Kelso yangınından. Omuzumdaki 2013'deki Yakima Vadisi'nden.
My leg is the Kelso fire of'08, and my shoulder's the Yakima Valley of'13.
Ayağımı çok kötü yaptı.
Made a mess of my leg.
Bacağınızı tekrar kullanmak istiyorsanız ameliyat olmalısınız.
If you're gonna regain function in your leg, you'll need surgery.
Bu adam bacağını yaralamış ve çok daha tehlikeli bir şeye... -... konak olmuş :
This guy cut his leg and became a host for something much more dangerous :
Mağara filan gibi bir yerdeydik. birşey onun bacağını ısırdı.
We were in a cave or something, and this thing bit him on the leg.
Görüntülerde ölümcül yaralar ve bacak yaralarının birbirini izleyen mükemmel bir düzeni olduğunu göreceksin.
You'll see in the footage a perfectly alternating pattern of fatalities and leg wounds.
Bacakları açalım şimdi!
Leg exercises!
Ama sorun şuydu ki Sanjay Dayal'ın patenti alabilmek için kolunu bacağını satması gerekirdi.
But the problem was Sanjay Dayal would have had to pay an arm and a leg for that patent now.
Pranga ve bel zinciri de var.
And leg shackles and a belly chain.
Bacağı yine sorun çıkartıyor.
His leg's playing him up again.
Fanny Biggetywitch, sadece bacağına pansuman yaptığım hâlde Bay Wegg'le bir çeşit romantik yakınlaşma içinde bulunduğumu söyleyen bayan. ... bu, oldukça küstah bir hareket. Bunu bir daha tekrarlamazsan müteşekkir kalırım.
Fanny Biggetywitch, to suggest that I am entering into some kind of romantic liaison with Mr Wegg as I am draining the pus from his one good leg is extremely insulting and I'll thank you not to repeat it.
Kendine iyi bakmalısn, iyi olan bacağındaki yaralar ve diğerindeki kurtçuk, yakında dimdik duracaksın.
Oh, you ought to take more care of yourself, sores on your one good leg and worm in the other, you'll soon not have any means to stay upright.
Bir meyhaneciye göre bacağın oldukça şekerli kokuyordur.
Oh, I had a thought that you smelled very sweet for a publican, as you slid up your trouser leg.
- Bacağını kaldır. İşte böyle.
- Put your leg up, you got it.
Şu lambayı kırıp bir bacağını bana getirir misiniz?
Can you go break that lamp and bring me a leg?
Bacağını Afganistan'da kaybetti.
He got his leg blown off in Afghanistan.
Bilinçsiz hareketler.
Dr. Leighton, pulse-check that leg. [Pete groaning]
Demek bu yüzden ayakları havadaymış.
Oh, that's why his leg's up in the air.
Ben senin bacağını ediyorum.
I'm gonna amputate your leg.
Ayaklarının ucundaki çengeller yardımıyla ipliği topluyor.
With hooks on the tips of each leg, she gathers in the thread.
Bacağı sıkışmış.
His leg's trapped.
Bacağın... Bacağın nasıl oldu?
How's... how's your leg?
Bacağım hiç öyle düşünmüyor.
Well, my leg begs to differ.
Rüzgar Bıçak Bacağı!
Wind Blade Leg!
En azından bacağımı kurutmak için bir şeyin var mı?
Do you at least have something to dry off my leg?
Bacağımı çekiyor.
It's pulling my leg.
Bacağını kırdığı için evden çıkamayıp çalışması gibi.
Like, he broke his leg so he had to stay at home and practise.
Bacağım!
My leg!
- Bacağı buldum.
I feel a leg.
Bilinci kapalıydı, artı nabzı zayıftı. Sol bacağında da büyük bir yara vardı.
Unconscious, pulse was weak and thready, huge laceration to her left leg.
Bacak yarası boylu boyunca.
This leg wound goes all the way down.
Ama Alexander'ın bileği ve bacağı kırıldı.
But Alexander breaks both his wrist and his leg.
Kardeşi de arka bacağından yaralı.
Her sister's also got an injured back leg.
Brendan, Teresa'yı ellerinden ve ayaklarından yatağa bağlanmış hâlde görüyor.
Brendan actually sees Teresa shackled with handcuffs and leg irons to the bed.
Sadece dalga geçiyordum.
I'm just pulling your leg.
Sütçünün bacağına kalem batırdığım için burdayım.
I'm here for sticking a pencil in the milk man's leg.
Sağ bacağını kaldır.
Lift your right leg.
- Sağ bacağını kaldır dedim!
I said, lift your right leg!
- Bacağım.
It's my leg.
- Biliyorum.
I know it's your leg.
Sol bacağını öne al.
Put your left leg out.
Bacağı iyileşmeye başladı.
He's gotten better. The bullet just grazed his leg.
Bacağımı hissedemiyorum.
I can feel my leg.
- Her yerim. Bacağını kontrol edeceğim bir şey var...
I'm just gonna check your leg for any...
Bacak!
Leg!