Legged traduction Anglais
793 traduction parallèle
Hemde iki ayaklısından.
It's a two-legged panther.
Gün geldi, dört ayaklılar, ayağa kalktı.
There came a time when a four-legged thing walked upright.
Seni uzun bacaklı kaçak eski dost!
You long-legged, fugacious old gallinipper!
Hey seni uzun bacaklı iki kulak, karına yardım et bakalım.
Hey, you long-legged two-spot... give your wife a hand.
Uzun bacaklı bir adamı kovalamaktan.
That's from followin'a long-legged man.
Sence çarpık bacaklı kocan seni öpersem kızar mı?
You think your bow legged husband would mind if I kissed you?
O çarpık bacaklı değil!
He's not bow legged!
Çok çarpık bacaklı.
He's too bow legged.
Hayır Efendim! Burda o çift ayaklı kaktüsle oturup kulaklarından zambaklar filizlenene kadar sulayacağım onu.
No siree, I'm gonna sit up with that two-legged cactus... and pour water into him until lilies sprout out of both his ears.
Bu uzun bacaklı sıpa, en büyüklari Isabelle.
This long-legged colt is Isabelle, the eldest.
Çimde bağdaş kurup oturan Tina olmalı.
That must be Tina sitting cross-legged on the grass.
Uzun bacaklı bir hatunun parmağını oynatmadan neler başarabileceğini bilsen şaşırırsın.
You have no idea what a long-legged gal can do without doing anything.
Tek bacaklı adam Bay Holmes'ü şu marangozhaneye götürdü.
That one-legged man, he takes Mr. Holmes right to that carpenter shop.
Dört ayaklı şeytan dölleri!
You sons of four-legged devils!
- İki bacaklı alçak.
Two-legged skunk.
Aslında şu Lewt hakkında bilmeni istediğim şeyler var. O büyük evin en uçkuruna düşkün çapkınıdır.
I want you to get acquainted with little Lewt... the longest-legged critter this side of the main house.
Pekala, bayanlar ve baylar, başlamaya hazırız... Olağanüstü üç bacaklı yarışması için... Programın göz alıcı etkinliklerinden birisi olan...
All right, ladies and gentlemen, we're set for the start of the spectacular three-legged race one of the most hilarious events of the program.
Şimdi suratı yamuk görünüyor.
Now her face looks bow-legged.
İki ayaklı ve 70 kiloluk domuz gibi bir ölü gördün mü hiç?
Have you ever seen a two-legged, 150-pound swine?
- Belin bükülsün, iki ayaklı katır! - Terletin şunu!
Bend your back, you two-legged mule!
Tek bacaklı adamla işimiz henüz bitmedi.
We'll do that one-legged man yet!
Tek bacaklı erkeklerin ülkesini nerede bulacaksın?
Where will you find a country of one-legged men?
Seni kirli, uyuz, köstebek bacaklı, sinsi yürüyüşlü, berbat çakal eniği!
You dirty, mangy, mole-legged, miserable son of a slinking coyote!
Uzun bacaklı Sandra'nın yanına döneyim.
Back to old long-legged Sandra.
- İki bacaklı bir boa yılanı terbiyecisi.
- This is a two-legged boa constrictor.
Bir arkadaşım sadece evlenmiş olmak için tek bacaklı bir adamı seçti.
A friend of mine chose a one-legged man just to get married.
Üç ayaklı bir at da burada iyi para ederdi.
A three-legged horse'd bring a price down here.
Eğer seni düşürmeseydim o üç bacaklı yarışmayı kazanabilirdik.
We'd have won that three-legged race if I hadn't let you down.
- Dört ayaklı bir at.
- A four-legged horse.
Şu uzun bacaklı salak mı?
That long-legged ass?
Tek bacaklı adam... Nerede?
The one-legged man... where is he?
Tek bacaklı adam, buraya onu görmeye geldim.
The one-legged man, he's the one I came to see.
Böyle birinden ders almanın zaman kaybı ve... parayı sokağa atmak olacağını söylemişti.
And taking a course from someone like that... would be like betting on a three-legged horse, he said.
Hayır, bacakları çıplaktı.
No, she was bare-legged.
Barda bacaklarınızın çıplak olduğu söylendi.
It's been stated you were bare-legged in the bar.
Aksak bir ihtiyarla bir ayyaş.
A game-legged old man and a drunk.
Onu kendime ayarlayacağım ama çarpık bacaklı bir adama tahmmül edemem.
I'll take him on myself but I can't bare bandy legged man.
Söylesene, tek bacaklı jokeyle bir adada mahsur kalan tuba çalan kız için söylenenleri biliyor musun?
Say, do you know the one about the girl tuba player who was stranded on an island with a one-legged jockey?
Tek bacaklı jokey böyle demişti...
So the one-legged jockey said...
Demiş ki : "Sen endişe etme, bebek. Ben yandan atlarım."
So the one-legged jockey said : "Don't worry about me, baby. I ride side-saddle."
Tek bacaklı bir jokey mi?
A one-legged jockey?
Sakın oraya çıkayım deme, seni büyük, uzun bacaklı şey!
Don't you dare go up there, you big, long-legged lummox!
Bizimkiler büyük semaverler gibidir.
Ours is built like bow-legged samovar.
O kısa bacaklı tavuklar nasıl bu kadar pahalı yumurta veriyorlar?
How do those short-legged chickens lay eggs so high?
Tek bacağı olmayan biri merdivenleri çıkıyor, tam 121 basamak.
A one legged man climbs the stairs. 1 21 steps.
Demek istediğim, altmış kişi için parti hazırlamak ortada dört ayaklı bir yıkım ekibi olmadanda yeterince zor.
I mean, it's difficult enough to prepare a lawn party for 60 people without that 4-legged demolition squad running around in the middle of it.
Sekiz bacaklı bir hayvanın yedi bacağını da ekle artık tastamam hazırsın bir yamyam ziyafetine.
♪ Mix in seven legs from an eight-legged beast ♪ And then you're all set for a cannibal feast
- Beyaz bacaklı bir kaz.
- A white-legged goose.
Herzaman 3 bacağı varmış gibi koşan oğlanlara, göz süzmeyi ve kıkırdamayı kes.
You're to stop your flashing and a-fluttering every time a three-legged boy runs by.
Kadınlara asla güvenme. Dört ayaklı olanlar da dahil.
Never trust a woman - even the four-legged variety.
Tek bacaklı bir adam mıydı?
- Was it a one-legged man?