Library traduction Anglais
6,682 traduction parallèle
Kütüphaneye kitap lâzım.
We need books in the library.
Yani % 100 kütüphane fikrinin arkasındayız.
So we're 100 % behind the idea of a library.
Mahkûmların kütüphaneden kitaplara ihtiyaçları var.
The, um... The prisoners need books for the library.
Onu demiyorum, Soso kütüphanede ölmüş.
No, Soso is dead in the library.
Bu sabah kütüphane de beni iş yaparken gördü.
She saw me this morning in the library, conducting business.
Oh! Sizler bölge kütüphanelerden gelen hakemlersiniz.
You're the judges from the county library.
O burada olduğuna göre, kütüphanede işe falan mı girdi acaba?
Is she meant to be here, as in the library recruited her?
"Kütüphanenin tamamının yanıp kül olması gibi" derken?
- "Like a whole library burned down"?
Kütüphanenin yanıp kül olmasıymış.
I mean, a library burning down. See...
Yumurtalar kütüphanede geçirdiğim uzun akşamüzerilerinde çok yardımcı oluyor.
Yeah, I got a lot of books to read. These help me get through the long afternoons in the library.
Yerel kütüphanenin arkasında bir telefon direğine asılmış olarak bulunan korkunç fotoğrafın 23 yaşındaki Savannah Simms'in yaralanmış cesedinin fotoğrafı olmadığını kim bana açıklar? Kendisinin 10 gün önce yakın olmayan bir kasabada kaybolduğu bildirilmişti.
Who wants to give me a reason why the gruesome photograph... that was found stapled to a telephone pole... behind the local library isn't a photograph of the mutilated remains... of 23-year-old Savannah Simms... who was reported missing some ten days earlier from a not so neighboring town?
Evet! Marketteki, kütüphanedeki ve bu akşamki!
The one at the store, and the library, and tonight!
Kütüphanede birdenbire yanıma geldi.
He came up to me in the library out of nowhere.
Kitap okumak uzun zamanımı aldığından Kütüphanede bu sistemi uyguluyordum.
I do it with the library system when I take too long to read the books.
Fort Knox'ın gizli fizik kiralık kütüphanesi yok.
Fort Knox doesn't have a secret physics lending library.
Bu kütüphane küçük bile sayılır.
This library is rather small, actually.
Dünyadaki en büyük kütüphanenin Hisar'da olduğu söylenir.
They say the Citadel has the largest library in the world.
Neden en büyük kütüphane Hisar'da?
- Why does the Citadel have the biggest library?
Kitaplığınızda yoksa kendiminkini verebilirim.
If you don't have one in your library, I'll give you my own.
Hisar'da dünyanin en büyük kütüphanesi var.
The Citadel has the world's greatest library.
Kütüphanede olduğunuzu söyledim.
I told him you were at the library.
Talmadge'a mektup yazmak için tüm zamanımı... kütüphanede geçirdim.
So I spent all of last period in the library writing my letter to Talmadge.
Kütüphanedeyim.
I'm at the library.
Son sarhoş olduğumda bir kütüphaneye dalmıştım.
The last time I got this drunk, I broke into a library.
- Kütüphane yanmış galiba?
- The library's gone?
Maureen Margaret Cranston'ın vasiyetine göre, mevtanın tüm kitap satışlarının telif gelirleri, biliyorsun ki hatırı sayılır meblağ tutuyor, şahsi tüm finansal varlıkları, değerleri ve alacak hakları vesaire yeni bir kasaba kütüphanesi yapılması maksadıyla, kasaba komitesine bırakılmıştır.
In the matter of the last will and testament, of Maureen Margaret Cranston... she has declared that her residuals from any book sales, which as you know are still quite considerable, as well as any assets that she has, financial institutions, holdings, etcetera, be used to build... a new town library.
O bir kütüphane inşa etmek istiyor.
She wants to build a library.
Kütüphanenin yandığını söylemiştim, hatırlıyor musun?
Remember I told you the library burned down?
- Para kütüphane fonuna gider.
- go right back into the library.
Kütüphanede buldum.
I Got It At The Library.
Buldum efendim, kütüphanedeki sandıkların birinde.
I found it, sir, in one of the chests in the library.
Hadi kütüphaneye gidelim.
Let's get going to the library,
Bunu her kim yapmışsa, tüm gece uyumayıp kütüphanede su sistemlerini araştırıp bu düzeneği yapmış belli ki.
Whoever did this would've had to stay up all night and go research water systems at a library and then put all this stuff together.
Bayağı emek verdim ve tüm gece sürdü bu. Kütüphaneye gidip bir sürü şey okudum.
It was... a lot of work and it took all night and I had to go to a library and read a bunch of crap.
Ben kütüphanede birkaç kitaba daha bakayım.
Got to go check out some more books from the library.
O zaman sen de Tom'un kütüphanedeki vardiyasını devralabilirsin.
Right. Uh, y-you can take Tom's shift at the library.
Ve kütüphane senin için fazla küçük.
Oh, and I hear the library is too small for your taste.
Kütüphaneye gidip kadın dergilerini okuyarak çağdaş kadınların tutumlarını araştırdık.
So we went to the library and did some research on contemporary attitudes by reading ladies'magazines.
Kütüphanenin altını üstüne getirip bunu buldum. 1994 senesinin P.S. Sıfır yıllığı. Öğretmenliğinizin üçüncü senesi.
I dug this up in the library, the P.S. Zero yearbook from 1994, your third year teaching here.
- Gürcistan Teknik'teki kütüphanenin orada.
Outside a library at Georgia Tech.
Kim kafayı çekip kütüphaneye gider ki?
Now, who gets this wasted and then goes to a library?
Evet, benim kütüphaneye gitmem gerekiyordu zaten.
Yeah, I gotta go to the library anyways, so...
Bir fon oluşturacağım. Çocuk kütüphanesine kitap almak için.
I'm going to set up a fund, to buy books for the children's library.
Kütüphanedeyim.
Library.
Hayır ama kütüphaneden aldım.
No, but I checked it out from the library.
Kütüphanede kimsede şarj aleti yok muymuş?
Nobody in the library had a charger?
Ben kütüphaneye giderken buradaydı.
She was here when I left for the library. Relax, Jerome.
Yedi yatak odası, sekiz banyo çatı terası da Al Fresco yemek salonuna göre düzenlendi. Kütüphanenin de birkaç birinci baskı kitapları var.
Six bedrooms, eight bathrooms, a rooftop terrace for Al Fresco dining, and the library has a... sufficient collection of first editions.
Az önce kütüphanenin nerede olduğunu sordun.
You just asked her where the library is.
- Lanet olası devlet kütüphanesi miyim ben?
What I look like, public damn library?
Mesela onu kütüphanede tutma.
For instance, don't grab him in the library.