Lied traduction Anglais
15,158 traduction parallèle
Örgütle ilgili seni korumak adına yalan söyledim.
I lied about the cell because I wanted to protect you.
Aylardır bana yalan söylüyormuşsun.
You've lied to my face for months.
Seçmeleri yapmak zorundayız yoksa ona yalan söylediğimi anlayacak.
Well, now we have to have the auditions or else she's gonna know I lied to her.
Bana yalan söyledin.
You lied.
Prens sahte tavırlarıyla İskoçya'yı kazanmak için hepimize yalan söyledi.
The prince has lied to us all to gain Scotland under false pretenses.
Bana ihanet ettin ve yalan söyledin.
You betrayed me. You lied to me.
Bana yalan söyledin.
You lied to me.
Sean, yalan söyleyen sensin.
Sean, you're the one who lied.
Elimde yalan söylediğine dair kanıt var.
No, I have proof that he lied, okay?
Sana asla yalan söylemedim.
I have never lied to you.
Bana yalan söyledin.
Hey! You lied to me.
Yalan söylemişler.
They lied.
Sana yalan söyledim.
Well, I lied to you.
Sana güvenen birine hiç yalan söyledin mi?
Have you ever lied to somebody who trusted you?
Zaten söyledim ama bana yalan söyledin.
I did say something, and you lied to me.
Bu da demek ki Daniel Lee yalancı ve eğer bu Adi'nin izini sürebilir ve Lee'nin ona para verdiğini onaylatabilirsek Lee'yi içeri alabiliriz.
Which means Daniel Lee lied to us, and if we can track down this Adi guy and confirm Lee paid him for the kidney, we can bring Lee in.
Onlara yalan söyledin.
You lied to them.
Yalan söyledin ve birçok suç işledin, seni bundan koruyabilir miyim bilmiyorum.
You've lied, and you've committed crimes, and I don't know if I can protect you from that.
Alison Sutherland yalan söyledi, Marjorie Travers da.
Alison sutherland lied, marjorie travers.
Sarah'ya yalan söyledin.
You lied to Sarah.
- Evet, onu yazdığın ruh hâline inanmak istiyorum ama bana yalan söyledin.
You know, what, yeah, and I want to believe you in the spirit that it was written in, but... You know you lied to me.
Onunla konuşmak zorundaydım. Ben de yalan söyledim.
And so I lied,
Hepimize yalan söyledin!
You lied to all of us!
Bana yalan söyledi.
He lied to me.
Yalan söyledim.
I lied.
Ben ona bu elbise hakkında bile yalan söyledim ama onun bana tek bir yalan bile söylediğini sanmıyorum, bir kere bile. Hiçbir şey hakkında.
I even lied to him about this dress but I don't think he's ever told a single lie to me, not once, about anything.
Adam ona yalan söyledi, onu aldattı, ilk çocuklarını öldürdü.
He lied to her, he cheated on her, he killed their firstborn.
Sana yalan söyledim.
I lied to you.
Yalan söyledin.
You lied.
Binbaşı, jüriye, Bayan Rosy'nin yalan söylediğini göstermeye çalışıyor!
The Commander's trying to mislead the jury.. ... by claiming that Ms. Rosy lied.
Bize bu konuda yalan söyledin.
You've lied to us about this.
- Tim yalan söylememeliydi.
Tim shouldn't have lied. No.
Hobimle ilgili yalan söyledim.
I lied about the hobby.
- Sana hiç yalan söylemedim ki.
- I never lied to you.
Logan Sanders ile onu aldattığınıza göre o sözde düğün töreninde yalan söylediniz. - Tıpkı şu an hepimize yalan söylediğiniz gibi.
Yeah, then I guess when you cheated on him with Logan Sanders, it means you lied to him at that non-existent ceremony, just like you're lying to all of us right now.
Bay Evans bir sonraki hamlem kürsüye Jenny Griffith'i çağırmak olacak ona yıllarca uyuşturucu işiyle alakalı yalan söylediğinizi ve gerçeği öğrendiğinde sizi Mike Ross için terk ettiğini söyleyecek.
Mr. Evans, my next move is gonna be to call Jenny Griffith to the stand, and she's gonna testify that you lied to her for years about dealing, and when she found out about it, she left you for Mike Ross.
Bu konuda yalan söylediyse diğer şeyler ile alakalı yalan söylemediğine nasıl inanabiliriz?
And if he lied about all of that, what's to make us believe that he wasn't lying about everything else?
Kim olduğu hakkında yalan söylediğini söylediniz.
You said he lied about what his name was.
- Doğru duydun.
That's right, I lied.
Harvey yalan söylemiş.
Harvey lied to me.
Bize yalan söyledi.
He lied to us.
Çocuğa yalan söyleyip olanların sorumlusunun Vacarros'lar olduğuna inanmasına nasıl izin verdiğini ve ardından nasıl evlenmeye ikna ettiğini.
How he lied to the boy, let him believe she was slaughtered by the Vacarros, only to turn around and convince him to marry into the very family he despises.
Burayı korumak için yalan söyledim ancak Randy hakkında söylediklerim doğru.
Look, I lied to protect this place, but I swear I told the truth about Randy.
Sana yalan söyleyen Velov, Lizzy ben değilim.
Velov is the one who lied to you, Lizzy, not me.
Reddington, şüphelimiz konvoya saldırılacak yerin bilgisini yanlış verdi.
Reddington, the suspect lied about the location of the attack on the convoy. There is no attack.
Hargrave konusunda yalan söyledi.
He lied to us about knowing Hargrave.
Bana yalan söyledin, doğru mu?
You lied to me, right?
Bana nasıl yalan söylediğini görüyorum.
I see how you lied to me.
Diğer çocuk yalan söyledi.
The other boy lied.
- Bana yalan söyledin!
You lied to me!
Bana yalan söylediniz.
So, you lied to me.