Limb traduction Anglais
1,203 traduction parallèle
Sana güveniyorum ve ayrıca ben bir üyeden fazlayım.
I'm trusting you. I'm out on a limb.
- Kola çıkan mı, inen mi?
- Ascending or descending limb?
Bir uzuvda 4 saatlik anestezi demek. Bu çok fazla.
That's four hours of anesthesia on a limb that's too far gone.
Seni desteklemek için canım çıktı.
I went out on a limb to back you.
- Sadece bir tahminde bulunacağım.
FRASIER : I'm gonna go out on a limb.
Bir rahat bırak. Burada zor durumdayım!
I'm out on a limb here!
Kolumda bulunan koruma kabuğu bununla başa çıkabilir.
The exoskeleton on this limb can withstand it.
Bence şahit olduğumuz olay parmak, ciğer hatta kafanın yeniden büyümesinin çok ötesinde bir şey.
I think what we're standing witness to here... goes way beyond the regeneration of a thumb or a limb, or even a new head.
- Sadece tek bir tane gerçek müzakere var... beni asacaklar mı, kellemi mi uçuracaklar yoksa herkese açık meydanda beni lime lime parçalayacaklar mı diye.
There's only one real discussion, whether to hang me, behead me or tear me limb from limb in the public square.
Sana para versem bir ağaca bile tırmanabilirsin.
I think you can climb out on a limb after what I just coughed up.
Parça parça edeceğim.
I'll tear him limb from limb.
Partinin itibarını tehlikeye atamayız. Bunun bir faydası olmaz.
The party can't go out on a limb We'll all get a bad rap
Doğruyu söylemek gerekirse bir dal üzerinde gidiyorum.
It's fair to say I'm stepping out on a limb.
Ama ben eski olduğunu tahmin ediyorum.
I'll go out on a limb and say "old"!
Tahmin yürütüp, şehirde yeni bir avcı olduğunu söyleyeceğim.
I'm gonna go out on a limb and say there's a new slayer in town.
Kolunu kurtarabilir miyiz?
Can we salvage the limb?
Gerçekten hamileysen... ... uzuvlarında sakatlık olabilir.
If in fact you are pregnant there are reports of limb malformation.
- Bacağındaki ağrı beni endişelendiriyor.
- I'm worried about phantom limb pain. - Don't be.
Derler ki, kazazedeler, bir uzvunu kaybedenler kaybettikleri kol veya bacağı hala hissederlermiş.
They say that crash victims, people who lose a limb, They say that crash victims, people who lose a limb, can still feel the missing arm or leg, even after it's gone, can still feel the missing arm or leg, even after it's gone,
Kendimi duygularıma öyle kaptırmıştım ki aslında yalnız olduğumu farkedememiştim.
I had gone so far out on a limb with my feelings... that I didn't realize I was standing out there alone.
Biz hayatımızı tehlikeye atacağız, böylece sizde Kyrian topraklarını ele geçireceksiniz.
We risk life and limb so your people can annex Kyrian land.
Bu, bir uzvunu kaybettikten sonra hala onu hissetmek gibi... olmalı.
That must be like continuing to feel a limb after it's been... lost.
Zaten erişebileceğimizden fazlasıyla uğraşıyoruz.
We're already going way out on a limb on this.
- Ayakkabıların güzelmiş! - Teşekkürler! Pekâlâ, burada cidden zor durumdayız ama sanırım Sharon'a atıcı olmadığını söylemedin.
- cute shoes - thanks okay, I'm going out on a limb here, but I'm guessing you haven't told April she's not the pitcher
Onu lime lime etmekten gerçekten büyük zevk alacağım.
I am really gonna enjoy tearing her limb from limb.
Kendimi tehlikeye atacağım.
I'm gonna go out on a limb here.
Geri kazanmak için biraz oyun oynadım.
I went out on a limb to get back the position.
Her uzvunla saldırabilirsin bateri çalan bir ahtapot gibi olmalısın.
You must lash out with every limb, Iike the octopus who plays the drums.
Ve Jeffrey Wigand, anlaşmaya bağlanmış olarak, televizyona çıkıp doğru mu söyleyecek?
And Jeffrey Wigand, who's out on a limb, does he go on television and tell the truth?
Hayatımızı tehlikeye atarak bizi akşam yemeği niyetine yemek isteyen köpeklerle dövüşüyorduk.
Risking life and limb as we fight off everydog... who wants to turn us into dinner.
İteriz, genişletiriz, güzel bir yazı çıkartırız.
We push, we stretch, we go out on a limb.
Mekanizmayı ayırın.
Disengage the flailing-limb mechanism.
Riskler göz önüne alındığında, kendisine sıkça sorular soruldu neden, özel efektler teknolojisi için kendisine bazı avanslar verildi, o yine de ruh ve beden için riske ihtiyaç duyuyor...
Given the risks involved, he has often been asked why, given the advances in special effects technology, he still feels the need to risk life and limb...
- Ben yapmadım! Göz önünde bulundurmanız gereken şu : Karınızın ölümüne sebebiyet vermediğinizi düşünsek bile kolunu kestiğiniz için jüriye göre siz...
Consider, even if you didn't cause her death for you to sever her limb, the jury will consider you to be, well....
- İşte şimdi sebebi kullandın.
Chop off a limb to induce a heart attack? You're using reason now.
- Artık, bir organınız koptuğu zaman körelmeler olmadan tekrar bağlamak için çok daha fazla zaman var.
- Well, when you sever a limb you only have so much time before it atrophies.
Lafı biraz kıvırdım ve biraz hormonsal sorunlar yaşadığını söyledim.
I went out on a limb and told him you were feeling a bit hormonal.
Umarım kendini zor bir duruma sokmuyorsundur.
I hope you're not going out on a limb.
Uzuvlarından yaralı çok.
Limb threats are stacked up.
Ama Frasier, kadın yalnız kalıyor.
Look, Frasier, she is way out on a limb here.
Bu sene kararlıyım. 99 yılında boşanma olmayacak!
I'm going to go out on a limb and say, "No divorces in'99"!
- Sanki kanadım kırıldı.
- It feels like I lost a limb.
Kolum gitmiş gibi.
It was like losing a limb.
- Bir şey diyeceğim telefon konuğu.
Let me go out on a limb and say one more thing.
Yine de dört kişinin ölümüyle bir ilgisi olmadığına bahse girebilirim.
I'd go out on a limb and say there's no way in hell she has anything to do with those four people being dead.
Bu yeteneği istediğimi sanıyorsanız hayır efendim, istemedim. Şu kaybolan bacağımdan daha fazla istemedim.
If you're wondering did I ask for this gift no, sir, I did not, no more than I asked to lose this here limb.
Bana sorarsanız, sıkı ağızlı davranmalarının nedeni üstündeki tişört.
Yeah, well I'm gonna go way out on a limb here and say, it's the t-shirt.
Desteksiz kalabilirim galiba, ama sanırım mürekkebi bitmiş.
I'm going out on a limb here, but I'll say it's out of ink.
Nasıl kur yaptığınızı bilmiyor olabilirim... ama yüzümü kızdırıp söyleyeceğim, bu bir işe yaramayacak.
I may not know much about your courting rituals, but i'll just give out to limb here, and say this can't be going very well.
Kütüğün ağırlığı ağacın dalını kopardı.
And the weight of the log... snapped the limb of the tree.
Ne romantik.
He cut off a limb.