Limehouse traduction Anglais
139 traduction parallèle
Gavin'i bazı konularda kesin bilgiler bulmak üzere yollamıştım, ki bulmuş Limehouse'un karanlık ve tekinsiz sokaklarında bulmuş.
I had sent to Gavin to get certain information that he must have found there in the dark and sinister alleys of Limehouse.
- Limehouse'a.
- Limehouse.
Burası Limehouse ve sizin gibileri burada görmekten hoşlanmayız.
This is Limehouse and we don't fancy your sort of bloke in these parts.
Geçen gece Limehouse'da bir cinayet işlendi ve bir de buluşma oldu.
Last night a murder and a session in Limehouse.
Evet, Bay Holmes, sizin ünlü çıkarsama ve gözlem gücünüz Limehouse ya da Soho'da işe yarar fakat burada Amerika'da sanırım sizin boyunuzu aşıyor.
Yes, Mr. Holmes, you're famous powers of deduction and observation made of very well in Limehouse or Soho but here in America
yani biz, onu nehir kıyısında... güvenli bir yere götürdük.
But we've now moved him to a house by the river, down Limehouse way.
Limehouse'ta bir gece.
A night in the limehouse!
Dippy Burke ve Limehouse Chappie New York'dan gelmişler.
Dippy Burke and Limehouse Chappie from New York.
Colin parlak götlü bir taksi şoförü ile Belfast'ta ne bok yiyordu?
What the bloody hell was Colin doing with a Limehouse minicab driver in Belfast?
Limehouse'da oturan Cheng Huan adında... bir gezgin Çinli... ve Shirley adlı bir kız vardı.
There was a wandering Chinese named Cheng Huan... living in Limehouse... and a girl named Shirley.
Limehouse'ta bunları iki peniye satıyorlar.
You can buy them for tuppence in Limehouse.
Bence çok sıradan. Limehouse'ta bunları iki peniye satıyorlar.
You can buy them for tuppence in Limehouse.
Commercial Road bir mil uzunluğunda Allgate'in doğusundan LimeHouse'a kadar.
The Commercial Road is a mile long from Allgate east to LimeHouse.
Limehouse onu sadece Çinli bir dükkân sahibi olarak biliyor. Hollywood, eğlenceyi sık sık gerçeklerden kaçışla karıştırmıştır. Yani gerçek hayattan alıntı yapmanın sıkıcı, bazen de yıkıcı olduğu farz ediliyordu.
The Hollywood establishment often confused entertainment with escapism, so borrowing from real life was deemed either boring or sometimes subversive, particularly if it meant plumbing the lower depths.
Limehouse Green İstasyonu'nun diğer tarafına düştü.
Fell the other end of Limehouse Green Station.
Eski dolandırıcıların hepsini yaladım yuttum mesela Charlie Ponzi, Sarı Velet Veil, Limoncu Chappie, Koca Kıçlı Velet.
I've studied all the old time grifters, Charlie Ponzi, Yellow Kid Weil, Limehouse Chappie, the High Ass kid.
Kadın, otuz yaşlarında kahverengi gözlü, beyaz tenli ve sarışın Limehouse yakınlarında boğulmuş.
"Woman, 30 years or more, eyes colored brown, fair skin and hair, washed up at limehouse reach."
İşte o an düşündüm, Limehouse'da kullanmak istediğim efekt tam olarak oydu.
And I thought to myself : now that's exactly the effect that I want for my Limehouse Nights.
Limehouse Kimyasal Tesisleri.
Limehouse Chemical Works.
- Ellstin Limehouse'u duymuş muydun?
- Have you heard of Ellstin Limehouse?
- Ellstin Limehouse'u duymuş muydun?
Have you heard of Ellstin Limehouse?
Sizi de görmek çok güzel, Bay Limehouse.
And you, Mr. Limehouse.
Ellstin Limehouse.
Ellstin Limehouse.
Bay Limehouse bunu size vermemizi söyledi.
Mr. Limehouse asked we give this to you.
Bay Limehouse kimseye borçlu kalmak istemez.
Mr. Limehouse doesn't like to be in anyone's debt.
Limehouse otun bizde olduğunu biliyordu.
Limehouse knew we had that pot.
Burada 3 milyon dolar olması gerekiyordu, Limehouse.
Wait! There's supposed to be $ 3 million in here, Limehouse.
Hayır efendim, Bay Limehouse.
No, sir, Mr. Limehouse.
- Ellstin Limehouse. - Evet, tanıyorum.
- Ellstin Limehouse.
Neyse, eğer kız doğruyu biliyorsa, Mags'in parasını Ellstin Limehouse adında bir adam saklıyormuş.
If the girl's right, Mags kept her money there. Fellow named Ellstin Limehouse.
- Limehouse'u tanıyor musun?
You know this Limehouse? No.
Bay Limehouse.
Mr. Limehouse.
Bay Limehouse, Dickie veya peşinde olduğu para hakkında... -... eğer bir şey biliyor- -
Mr. Limehouse, any information you might have on Dickie or the money he's after...
Ben, Bay Limehouse'un gayet özel bir dostu ve müşterisiyim.
This is, I'm a very special friend and client of Mr. Limehouse.
İşte o zaman Ellstin Limehouse'la tanıştım.
And that's when I met Ellstin Limehouse.
Limehouse Arlo'yu bir ağaç gibi yere serdi.
Limehouse just felled him like a tree.
Limehouse... hiçbir şey hatırlamadı, sanki hiç yaşanmamış gibiydi.
Limehouse, no recollection of it whatsoever, like it never happened.
Bay Limehouse'la arandaki konuşmadan neler çıktığını öğrenmeyi çok isterim.
I'd love to know what precipitated that conversation between you and Mr. Limehouse.
Limehouse'la olan probleminiz Limehouse'la.
Whatever you got with Limehouse, is with Limehouse.
Ash, Dickie'nin Limehouse'la bir anlaşması olduğunu söyledi.
Ash says Dickie's got a deal with Limehouse.
Limehouse'un adamlarından biri atık yüklü kamyonla buradan ayrılmak istedi adamı geri yolladım.
Well, one of Limehouse's men tried to slip out a fertilizer truck. I sent him back.
Burada yaklaşık 3 milyon dolar olması gerekiyordu, Limehouse.
There's supposed to be $ 3 million in here, Limehouse.
Limehouse! Sadece...
Limehouse!
- Buyurun, Bay Limehouse.
- Yes, Mr. Limehouse.
Burada 3 milyon olması gerekiyordu, Limehouse.
There's supposed to be $ 3 million in here, Limehouse.
Ellstin Limehouse'un nedendir bilinmez ama beni aile servetinden kandırarak mahrum bırakmayı uygun gördüğünü millete söylerken başımı gururla kaldıracak iyi bir sebebim..... olmasını istediğim için beni suçlayamazsın.
Till then, you know, you can't really blame me for wanting a real good reason to hold my head up when I try to explain to people why it is that Ellstin Limehouse somehow sees fit to cheat me out of my family's fortune.
Bay Limehouse'u tanıdığın kadarıyla, itibarına dil uzattığını onun kulağına gitmesini gerçekten istiyor musun?
Well, as you know Mr. Limehouse, you really want it to get back to him that you're running your mouth on his reputation?
Buz kutusuyla ilgili kararın ne olursa, olsun Bay Limehouse seni evine götürmemi söyledi.
Whatever you decided with the cooler, Mr. Limehouse said to give you the ride back home.
Ulu orta etrafta gezip, millete " hey, bir ihtimal Limehouse'un paramı...
I can't just be strolling around out in the open, - asking people...
- Limehouse'daymış.
It's with Limehouse.
Evet, efendim, Bay Limehouse.
Yes, sir, Mr. Limehouse.