English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ L ] / Limon

Limon traduction Anglais

1,952 traduction parallèle
Ülkenin kurtuluşundan sonra Ateş ve Limon Kopenhag'da toprağa verildi.
After the Liberation, Flame and Citron received a grand funeral.
1951'de Limon, A.B.D. Başkanlığının kahramanlığı temsilen verdiği Özgürlük Madalyasıyla onurlandırıldı.
In 1 951 Citron was awarded the US government's Medal of Freedom.
Oğlu adına ödülü, Limon'un annesi aldı.
It was accepted by Citron's mother.
Limon'un ismi ailesiyle yaşamaya devam etti.
The fate of Citron impacted the family throughout the years.
Biraz çamaşır suyu, biraz oksijenli su ve bolca limon bul.
Get your hands on some bleach, some hydrogen peroxide and a shitload of lime.
Limon en kötü mikrobu bile öldürür.
The lemon can wipe out the worst germs.
Bunlar limon köpek balığı!
These are only lemon sharks!
Belki de limon köpek balıkları ısırınca derin iz bırakmıyor.
Perhaps lemon sharks don't leave that bad of a mark.
Topal kuzenimi limon çalarken yakalamış.
The cripple caught my cousin stealing lemons.
Daha aşağıdan birkaç limon kopar.
Grab a couple of the lemons from further down.
Çek ellerini hemen Limon'un üzerinden, adamım.
Hey, I need you to take your fucking hands off Lemon now, man.
Bu adamı tanıyor musun, Limon?
You know this guy, Lemon? Lemon.
Bak, Limon, Limon, Limon, bak.
- Look. Lemon. Lemon, look.
Hiç bir delinin limon yediğini gördün mü?
Have you never seen a lunatic eat a lemon?
Bir akşam yemeğe geldiğini ve ona yeni limon soyacağımı gösterdiğimi hayal ediyorum.
I have this fantasy that she comes for dinner and I show her my new lemon zester.
İçine biraz limon sıkıImış bir bardak sıcak su istiyorum.
- No. I'll just have a cup of hot water with a wedge of lemon.
Lanet olası limon.
Fucking lemon.
Okyanus kıyısında bir limon bahçesine doğru yürürken kaderin ona ne getireceğini merak eden genç bir kız gibi.
Like a young girl walking through a lemon grove by the ocean, Wondering what her future holds.
Dolma yanakların için limon ister misin?
How about some butter for those rolls?
Limon dilimleri.
Lemon wedges.
Limon sarısı bir Beetle.
Alemon yellow Beetle.
Limon sarısı bir Beetle mı?
Alemon yellow Beetle?
Yarım kilo da limon şerbeti alayım lütfen.
And a... a quarter of lemon sherbets, please.
Dilimlenmiş mango, bir tutam tuz, sıkılmış limon teneke kutuda diyet kola ve yanında kamış alabilir miyim?
Can I get some sliced mango, a pinch of salt, squeeze of lemon, Diet Coke in a can with a bendy straw? You got it, cowgirl.
Tadın limon gibi.
You taste of lemon.
İçini tarçın çubukları ve marinatta kullanılan limon parçaları ile doldurmuştum.
I clogged it with cinnamon sticks and lemon wedges from a marinade.
Bir bira ve tarçın çubukları ve limon parçaları ile birlikte bir fincan sıcak su.
A beer and a cup of hot water with cinnamon sticks and lemon wedges.
İçini tarçın çubukları ve marinat için kullanılan limon parçaları ile doldurmuştum.
I clogged it with cinnamon sticks and lemon wedges from a marinade.
Sanki biri onlara limon yedirmiş gibi duruyorlar.
Or as if it tickles.
NSA Keyhole Puerto Limon'un dışındaki ormanın derinliklerinde bunu yakaladı.
NSA Keyhole picked this up in the deep jungle outside of Puerto Limon.
Puerto Limon, saat 17 : 00'de.
Puerto Limon, 1700 hours.
Yeşil limon var mı?
You got lime?
Limon ve ne demiştin?
You said, uh, lemon and... what was it?
Yanında biraz limon, lütfen.
With some lemon, please.
Yok, ben üzerinde limon dilimli sek bir Tanqueray martini alacağım.
No, you know, I'll have a very dry Tanqueray Martini, straight up with a twist.
Limon yeşili veya gri.
Lime green, or else gray.
- Limon var mı?
- Hey, do you have any lime?
Ona biraz Limon'u tattırmalıydım.
I had to give him a little taste of the Lemon.
Limon suyunu uzatır mısın?
Will you hand me that lemon juice?
- Kartondaki çizikler için limon suyunun yoğunluğu, yüzeyden daha çok olmalı.
The scratches on the cardboard should take on a higher concentration of lemon juice than the surface area.
Giysiler, ilaçlar ve büyükkannemin limon dilimi tarifi.
clothes, medicine, and my grandma lemon square recipe.
Limon gerek limon!
I need fucking lemon! Lemon!
Soda limon alabilirim
Maybe I could get you a lime and soda.
Boyun, içki, limon.
Neck, shot, lime.
- İçki, limon.
- Shot, lime.
Limon nerede?
Where's the lime?
Bekle, Limon!
- Lemon.
Limon!
Lemon!
Limon almam gerek.
I've got to get lemons.
Daha fazla limon gerekli.
We need more lemon.
Limon?
- Lemon?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]