Line traduction Anglais
55,029 traduction parallèle
Eğer benimle mutlu değilse onu kapmak için sırada bekleyen binlerce erkek olacak.
And if she's not happy with me, There will be a line of a thousand men Just waiting, you know.
Gergin olduğunuzu görebiliyorum o yüzden direkt sadede geleceğim.
I, uh... I can see that you're nervous, so I'm just gonna cut right to the punch line.
Evet, böyle bir genişlik ve merakın ifadesi Bu, ölüm ilanının başlangıcıdır.
Yes, a statement of such breadth and wonder that it's the opening line of the obituary.
Merkeze sarı veya kırmızı çizgi mi var?
Is it the yellow or the red line to midtown?
Sanırım bu su hattı.
I think it's the hydro line, though.
- Essiz, en iyisi.
Top of the line.
Hadi sıraya girin.
Let's line it up.
Ama eğer bir şey olduysa kral olmak için sırada bekleyen kişi kim sizce?
But if something were to happen, who do you think would be in line to be king?
Aptal amigo kızların sahada hap içtikleri videoyu izledin mi?
Did you see that video of those dumb cheerleaders taking pills on the 50-yard line?
CHASEY ALÇIYLA KAPLANIYOR İmzalı oyuncak serilerim var, imzalı kalıplarım, vibratörler, aşk kremleri...
Yeah, I had my own toy line, and I had my own line of realistics, vibrators, and love gels, so.
Vivid için kızlardan oluşan bir seri yaptım, Chasin'Pink ve bütçem 30 bin dolardı.
I produced an all-girls line for Vivid called "Chasin'Pink" and my budgets were $ 30,000.
Hâkim yaptığım işlere bakıyordu.
Judge is looking at what my line of work is.
Sanki boğuluyormuşsun da kimse sana bir halat atmıyormuş gibi.
Like you're drowning, and no one will throw you a line.
Tek bir şey farklı gitseydi belki bunların hiçbiri olmazdı.
If one thing had gone differently somewhere along the line... maybe none of this would have happened.
Geçen yaz, baş belası olduğumu ve hizaya gelmemi söylemişti.
Last summer he told me I was trouble, and that I'd better toe the line.
Hafifçe kullanılan lambeau'da bir çizgi var Elbette kanarya sarı.
Got a line on a slightly used lambeau canary yellow, of course.
Hattın arkasında duruyor muydun Beyinlerini verdiklerinde?
Were you standing at the back of the line when they were handing out brains?
- Sıraya girin.
Line up.
Sıraya gireceksin.
Hey. The line's a line!
Benim için hayatını tehlikeye atmıştı.
She put her ass on the line for me.
En azından biri, aylakların bulunduğu tel örgülerin ardındaki arka bahçeyi görüyordur.
At least one of them should have a line of sight to the rear courtyard, past the fence with the walkers on it.
Fazla ileri gittin.
You really crossed a line here.
Herkes bu sıranın üç metre içinden ateş etsin.
Everyone, shots within 10 feet of the line.
Başka biri için hayatını tehlikeye atmak onlar için parçalanmak belki...
Layin'your ass on the line for someone else, tearing'it to shreds for'em...
Uzun lafın kısası, bazı insanlar çalışmak zorunda olmalarıyla barışıktır, ve bazı insanlar... Eh, bazı insanlar ölmeyi tercih eder.
And the bottom line is, some people are okay going to work, and some people... well, some people would rather die.
Onlar kötülüğe karşı en öndeki savunma hattı.
They're the first line of defense against evil.
Uçurumun kenarındayız yani.
I mean, we're right on the line here.
Evet memur bey, hatta bekliyorum.
Yes officer, I'll stay on the line.
Çit hattının doğusunda dokuz tane daha yakalandı.
Captured nine more just east of the fence line.
Geri kalanlarınız ise milisleri püskürtmek için ateş hattı oluştursun.
The rest of you form a firing line to repel that militia.
Kontrolümü kaybedip sınırı aştım. Seni o şekilde ittirmemeliydim.
I completely lost control and I stepped out of line, and I should have never shoved you like that.
Kocamın yaptığı da fena hâlde uygunsuzdu ve haddini aştı.
And my husband was so, um, inappropriate and out of line.
National Trust'a gittim ve onlarla senin kredi sınırını 25 milyon dolara kadar artırılmasında anlaştık.
National Trust this morning, and they have agreed to increase your line of credit by $ 25 million.
Öylece ceplerimizi mi dolduracağız?
And just to line our pockets?
Yeni bir sıra kredi kapatıyoruz, ve kız takvimimi karıştırmıi.
We're closing on a new line of credit, and my girl got my calendar confused.
Özel hattımı arayın.
Call my private line.
Galiba ölü karının üstüne çıkmaya çalışan uzun erkek kuyruğuna bir de kendimi ekleyeceğim.
Suppose I'll just be one more in a long line of men to climb on top of your dead wife.
Yani, riske attıklarım benim adamlarım.
I mean, these are my men I'm putting on the line.
Ancak biliyorum ki o maneviyatına tutunmaya çalışan şerefli bir adam ve böyle bir işte bunu yapmak çok zor olmalı.
But I know that he's an honorable man. Who held onto his soul, And that is a tough thing to do in this line of work.
16 numaraya giden besleme hattını kaybettik!
We've lost a feed line to number 16!
Burada yazana göre First Amirates'te 120 milyon dolarlık kredin varmış.
Says here you have $ 120 million line of credit at First Emirates,
- Evet. Devreye ulusal güvenlik girdi.
National security right down the line.
Onu hizaya sokacağız.
Keep him in line.
Güvenli hat kurulunca size haber vereceğim.
I'll let you know the second a secure line is available.
- Sınırı aşıyorsunuz.
! - That is out of line.
Sayın yargıç, sonuç olarak Bayan Mathison kızının odasında dolu bir silahla uyuyakaldı.
Bottom line, Your Honor, Ms. Mathison fell asleep in her daughter's bedroom with a loaded gun.
Değerlendirdiğiniz kişi İran'a doğru yönelmenize yardımcı olacak birisi ise, şu an bir çizgi çekecek kişi o olamaz.
Anyone you were considering to help pivot towards Iran wouldn't be the one now to draw a line in the sand.
Onun için hususi af olacak. İlerleyen zamanda.
There will be a pardon for him, down the line.
Beni açık hattan aradığına inanamıyorum.
I can't believe you called me on an open line.
- Bilmiyorum, hat pek çekmiyordu.
- I don't know. The line was bad.
- İlk ekip, onlarla sıraya girin!
First shift, join them on the line.