Links traduction Anglais
1,297 traduction parallèle
Burada nemli vadiler ve serin doruklar Avustralya'nın geçmişle yaşayan bağları için bir sığınaktır.
Here moist valleys and cool peaks provide a haven for Australia's living links with the past
Eski dünyayla yaşayan takdire şayan bağlardan bir tanesi doğu kıyılarının tatlı su nehirleri ve derelerinde bulunur.
One of the most remarkable living links with that ancient world is found in the creeks and freshwater rivers of the east coast
Bir zincirin halkaları gibi tüm yaşamlar birbirine bağlıdır.
All of life is connected, like the links of a chain.
Bizim herhangi birisiyle bir bağlantımız yok diyen sendin
It was you who said that we will not keep any links with anyone.
Ralph Burton'ın şirket kayıtlarında onu bilinen bir teröriste... bağlayan bir işlem bulduğunu biliyorum.
I know Ralph Burton found a transaction in the company records - that links him to a known terrorist.
Kol düğmelerimi gördün mü Rory dayı? Minik metal şeyler.
You seen my cuff links, Uncle Rory?
Kuzen Carol. Küpelerin, benim kol düğmelerim.
Cousin Carol, your earrings are my cuff links.
Kol düğmeleri tamam. İyi gidiyoruz.
Cuff links - check.
Pekala, belki de... ben geçmişi görüyorum... sen de geleceği görüyorsun. Ve... bıçağın... bizi birbirimize bağlıyor.
All right, well, maybe... maybe I'm having a vision of the past and you're having a vision of the future... and... your knife... is what links us.
Şu Aeryn bağlantıları, değil mi?
That Aeryn links, right?
Maalesef, olay yeriyle bağlantılı bir şey çıkmadı.
Unfortunately, nothing there links to the crime scene.
Pudding Kulübü'nün polis teşkilatı içinde çok güçlü bağlantıları var.
For God's sake. The Pudding Club has strong links with the police force!
Hangi şirket Barksdale ile bağlantılıysa ya da kişiler onunla birlikteyse... Ticaret odasından gelen bilgiyle kontrol edeceksin.
Whatever companies he links to Barksdale or people connected to him... you look for those companies in the city land records.
Memeliler ve ataları sürüngenler arasındaki halka olarak günümüze kadar gelmeyi başarmışlar.
links with the egg-laying reptiles from which mammals are descended.
- Meri, kol düğmelerimi bulamazsam partiye gitmiyoruz.
- Mary, unless I find my cuff links... we don't go to the party.
Nerede şu kol düğmeleri?
Where are those cuff links?
- Kol düğmeleri mi, Baba?
- Cuff links, Father?
Fakat kayıp bağlantıların dolandığı yerde kendimi kestim.
Except I slip slice myself where the links curl in, right here.
Bağlantılar, muhasebe yöntemleri.
- connecting links, and accounting methods.
Asıl nokta, kostümü beni ona çekiyor.
The point is, her costume links her to me.
Nişancı soruşturmasına yakın kaynaklar, birşey olduğunu belirtiyorlar- - bir şüpheli, bir tanık- - bu görünüşte ilgisiz şeylerle bir bağlantı kurabilir.
Sources close to the sniper investigation have stated that there is something... a suspect, a witness... something that links these two seemingly unrelated locations.
Üç hükümet yetkilisiyle bomba arasında bağlantı gösteriyor.
It links officials from three governments to the nuke.
Rusya'da Mafya bağlantısı olan güçlü bir silah tüccarıydı.
He was a high-level arms dealer in Russia with links to the Mafia.
Bütün SD hücrelerini birbirine bağlayan bir şebeke.
A network that links all the SD cells.
Kurbanları birbirine bağlıyor.
Links the victims.
Bu ayakkabılar Chloe'nin o gece kulübünde olduğunu bu iş vasıtasıyla iki kurbanı tanıdığını gösteriyor.
Well, the shoes link Chloe to the nightclub and this job links Chloe to the two vics. Where is she?
Onu cinayete bağlayan tek kanıtımız o.
It's all we got that links him to the murder.
Bu da iki kız arasında bağlantı kuruyor.
Links our two girls together.
Çocuklukla canilik arasındaki o acayip safhada olduğu yetmezmiş gibi büyük annesinin öpücüğü, olay yerinde bulunduğunu ispat ediyor.
You know, it's bad enough when you're in that awkward stage between boy and cold-blooded killer, but it's even worse when grandma's kiss links you to the scene
Haberleşmeyi açık tutun.
Fan out. Keep open comm-links.
Bombayı NSA'de patlatırsa tüm uygu bağlantılarını kaybedeceğiz..
He detonates that bomb inside the NSA, we lose all our satellite links, all our communications.
- Bugün golf sahası nasıldı, Mr.Brunson?
How was it out on the links today, Mr. Brunson?
On yıldır akan sularımız, bizi Peru'ya bağlayan bir tünelimiz var, ve kedileri biz icat ettik.
We've had running water for over ten years, an underground tunnel that links us to Peru, and we invented the cat.
Bir yıl sonra, öldürüldüğü gece Jason Kemp'te bulunan DNA'yla Kenneth Rikert'ınki eşleşti.
SERGEANT KENNETH RIKERT, UNEXPECTEDLY RESIGNS FROM THE FORCE. ONE YEAR LATER, DNA TESTING LINKS KENNETH RIKERT
Her gün beraber golf oynayabiliriz.
We can hit the links together every day.
Durumu bize bağlayan tüm delilleri yakmışsınız.
- You burnt any proof that links it to us.
Tüm bağlantılar var.
All the links...
Birmingham'daki camide bir adam var GAJ'la bağlantıda.
There is a gentleman in a mosque in Birmingham who has links with the GAJ.
O, her iki hedefimizin de bağlantısı.
We've got two targets, she links them.
Bana öyle geliyor ki birbirimize yardımımız dokunabilir zira eski zamanları araştırıyorum ve de gizemli güçlerle bağlantısı olan eserleri ve kayıp hazineleri topladığım da aşikar.
It occurs to me that we may be of some help to each other... for l study the lore of ancient days... and it is here that I have collected... artifacts and lost treasures... with links to mystic forces.
Fakat bilinmeyen bir şey vardı ki Star, Federalist Toplum olarak adlandırılan sağcı bir avukat grubunun üyesiydi. Bu grubun, yeni muhafazakârlar ile mali ve ideolojik bağlantıları vardı.
But what was not widely known was that Starr was a member of a right-wing group of lawyers called the Federalist Society that had financial and ideological links to the neoconservatives.
Bunu gerçekleştirmek için, Irak ile başlayacaklardı ve Amerika'daki terörün altında yatan gizli gerçeği keşfettikleri anda El Kaide ve Saddam Hüseyin arasında, daha önce kimsenin şüphelenmediği gizli bağlantılar buldular.
To do this, they were going to start with Iraq and, just as they had discovered a hidden reality of terror beneath the surface in America they now found hidden links that previously no one had suspected between the Al Qaeda network and Saddam Hussein.
Arada bağlantı olmadığını söyleyen insanlara hala şaşırıyorum.
I continue to be amazed at the people who say there are no links.
Eski en iyi arkadaşımın kelepçesini karımın çantasında buldum.
I found my ex-best friend's cuff links in my wife's purse.
Şu ipi üzerinde olanlardan ver.
Put one of them links on.
1944'ün başlarında La Manche'daki direnişçilerle bağlantı kurdum.
And early in 1944... I was sent to establish links with Resistance fighters... based in the countryside near La Manche.
Belki yerel golf sahanızda birkaç kuşa veya kartala top fırlatabiliriz.
Maybe we could, uh, hit a few birdies or, uh, eagles... - At your local golf links.
Golf sahasında görüşürüz.
See you on the links, sir.
6 yaşından beri yemek pişiriyor. Ve tüm çevrede domuzun Patty Labelle'i olarak tanınır. Kızarmış tavuğun Aretha Franklin'i.
She has been cleaning chitterlings... since she was six... and she is known throughout the hood... as the Patti Labelle of pork... the Billie Holiday of hot links... the Aretha Franklin of fried chicken.
En iğrenç şeyleri yapanların ortak noktası nedir, biliyor musun?
You know what links those that do the sickest, most disgusting things?
Küçük ruhlar ve despotlar memleketime güç zincirleriyle bağlanıyorlar!
links in the chain of strength trampling my homeland!