Lit traduction Anglais
3,118 traduction parallèle
Yaniyor mu?
Is it lit?
O aninda günes gibi aydinlandi.
She just lit up like the sun.
Bombaların ödlekçe halka açık bir yerde patlatılması patlayıcı madde türlerinin niteliği ve görünen...
Cowardly way the bombs were lit in a public place, nature of the types of explosives, and it seems to be...
Tütsüyü yaktık ve onun aslında bir marul parçası olduğunu anlayana kadar etrafta salladık.
We lit this thing and we started waving it around until we realized that it was just some old pieces of lettuce.
Ayrıca kullanma zamanı gelene kadar oldukça güvenli ve kararlı bir malzemedir. Çünkü kimse uykusunu iyice almadan yanıcı bir malzemeyle cebelleşmek istemez.
It's also completely stable and safe to store until it's lit... which is important because nobody should handle a deadly incendiary... without a good night's sleep.
Neden bahsettiğimi biliyorum çünkü Feminist Edebiyat okudum ben!
And I know what I'm talking about because I majored in Fem Lit!
Şamdanlar yanacak.
The chandeliers will be lit.
Evet.. de neden? - Çok basit
Yes, but what if he lit us again?
Bir aramayla bu dağın tepesine 10 helikopter getirebilirim ve çiftliğini boka çevirebilirim.
I make one call, and I can get 10 helicopters to come up over that hill and turn your ranch into a lit fart.
İlk alevi burada çıkarmışlardı
Here it was they lit the flame
Unutmayın çocuklar, edebiyat sınavınız haftaya cuma saat 14.30'da.
Remember, everybody, AP World Lit midterm, next Friday at 2 : 30.
Geçen sene edebiyat dersinde incil okudum, ve anlaşılan o ki, İsa'yı seviyorum.
I read the Bible in Lit class last year, and it turns out I like Jesus.
Ah, benim aletim içine havai fişek sıkışmış gibi yanıyor.
Oh, jam a lit sparkler up my dickhole.
- Evet, birazcık içtim.
- Yeah, I'm a little lit.
Meşaleler yanıyor.
The oil torches are lit.
â ™ ª En saf mumları penceremin â ™ ª Kenarında yakacağım, yoldan geçen
♪ I lit my purest candle close to my ♪ Window, hoping it would catch the eye
Bagaj aydınlatmasını sağlayan o hidrolik şeylerden hiç biri.
None of that spinner, hydraulic shit to get you lit up.
Bilseydim uyurken o korkak kıçını yakardım.
If I knew, I would have lit your gutless ass on fire while you slept!
Gece olunca gökyüzü bombalarla aydınlanıyordu silah sesleri duyduk.
By nightfall, the sky was lit up by flares, and we heard gunshots.
Dolu küvet yanan mumlar ve kokulu yağlar...
Drew a bath... lit candles... and cracked open the scented body oils.
Bakın, beni El Paso'daki Küçük Duck'a götürün, size özgürlüğünüzü veririm.
Tell you what boys, take me to Lit'le Duck in El Paso, I'll get you your freedom.
Büyük John ve Küçük Raj'i kendim öldürdüğüm için bana kızgınsın sanmıştım.
I thought you was mad at me for killin'Big John and Lit'le Raj?
O küçük orospu 10 gün daha orada kalacak.
And the lit'le bitch got ten more days be in there.
Gelecek misin, yoksa o kutuda mı uyumak istersin?
Hilda, you comin'with me, or you gonna sleep in that lit'le box over here?
Lanet!
- Fuck! - We fucking lit'em up, dawg!
Vurdum onu! Brian!
I lit that asshole up, man!
Evet, buradan bahsederken gerçekten kendinden geçiyordu.
Yeah, she really lit up when she talked about this place.
İngiliz Romantik Dönem Edebiyatı dersine bayılırdım.
I loved her British Romantic lit class.
Hepsini yaktık.
All lit out back.
Şehvetli bedenlerini filme alacaklarını bildirdiklerinde... Yolun yüzeyi aydınlandı.
The way your face lit up when they announced that flesh-fest was being filmed not far from here.
Tatlım, harika bir haber bu.
My poem got into lit mag. Sweetness, that's fantastic.
Yüreğime kor bir ateş düşürdüler.
They lit a raging fire inside me.
Sacramento'da bir aileyi diri diri yaktı.
In Sacramento he lit a family on fire.
Gece yarısı, sigorta attı.
A midnight sharp the fuse was lit.
Bugün sınavım var, İngiliz Edebiyatı. İyi geçecektir.
- I have a test today, English Lit.
Etrafa dökülüp, ateşe verilen yangını hızlandırıcı madde izlerine de rastladık.
We also found traces of an accelerant which was spread around and then lit.
Bugünkü gibi aydınlık değildi,... çünkü artık insanlar karanlığa dayanamıyor.
Not so bright as today, where eveything's lit up and shining, because people can't bear the darkness anymore.
Emin olamıyor musun?
What? Am I lit badly?
Tamam, hala dışarıdayız ama gece olmuş, Ateşle aydınlanıyoruz.
Okay, we're still outside but it's night, and we're lit by a fire.
Galerimi ben yaktım. Az kalsın kendimi ölüme terk ediyordum ve böylece kardeşimi öldürmek için kendime bahane yarattım.
I lit the dealership fire, almost burning myself to death in the process, just so I'd have an excuse to murder my own brother and serve a full term in jail, get released, get a third-world heart transplant,
Işıkları yandığı için her ev orayı görülebiliyor olacaktır.
It'll be lit and visible by the flats and houses.
İyi, İngiliz Edebiyatı ile Aran Nasıl?
Good, how are you at English Lit?
Işıkları yaktılar.
They lit the lights.
Sigaranın hala yanıyor olmasına dikkat et.
And, George? Make sure the cigar is lit.
O vakte kadar Sue bize- - Şahsıma ait, eşi benzeri olmayan, içten aydınlatmalı kırılmaz, pleksiglas dans pisti.
In the meantime, Sue has lent us her my very own personal, one-of-a-kind, lit-from - within, shatterproof, Plexiglas dance floor.
Sonra yağ fabrikasının pistini gördü, çok sarhoştu.
Then he sees the oil company's landing strip, all lit up.
Bir gece, gökyüzü alevli çizgilerle aydınlandı.
One night, the sky lit up with streaks of fire
52 sayı attı.
He lit it up 52 points.
Annem böceklerden iğrenirdi ve sen de tüm böcek kovucu mumları yakıp romantik bir ortam oluşturmaya çalışıyordun ta ki Robbie bir tanesini devirip tüm kamp yerini ateşe verene kadar sonrasında korucu bizi kovmuştu.
Mom hated the bugs and you lit all those citronella candles and tried to make it romantic, till Robbie knocked one over and set fire to the campsite and that ranger kicked us out.
Ama bu Pariste gece görünen Eyfel kulesiydi Tamamen karanlık ve sadece çeşmeler ve havai fişeklerin olduğu bir görüntü
Well, it was the Eiffel Tower in Paris at night. Whoa. It was all lit up and fountains on the ground and fireworks in the sky.
Aslında, çok eskiden edebiyat anadalında lisans yaptım.
Originally, a long, long time ago, I was a lit major.