Lnternet traduction Anglais
127 traduction parallèle
lnternet hattına da girdik.
The Internet line is up to.
lnternetten girmiştir.
He hacked into her lnternet address.
İnternetten yardım mesaji yayardım.
I'd get on the lnternet, send out a major distress signal.
Belki sadece lnternet pornosuyla ilgilidir.
Maybe it's all that lnternet porno.
Mahkumların bilgisayarlara ve internete giriş izinleri var.
The inmates have access to computers and the lnternet. I checked.
Ne yazık ki, artık internette insanların onu çıplak görmek istediklerine dair yeterince giriş yok. Ümitsizliğe kapıldım ve yönetim kurulumuza haber spikerlerimizi, konuşan göğüslerle değiştirme teklifi götürdüm. Bu, kokuşmuşluk.
Not enough buzz on the lnternet about wanting to see her naked.
Bu haftasonu internetteki sevgilinle mi buluşacaktın?
Aren't you meeting your girlfriend from the lnternet this weekend?
Şimde de bir internet aşkım var.
Now I have an lnternet lover.
İnternetteki hayranlarının inandığı kadar iyi bir dedektifsin.
You're every bit the detective that your followers on the lnternet believe.
Internet'i o icât etti.
- He invented the lnternet.
Internet bile yokken Internet yazılımı yazıyordu.
He ran lnternet software before there was an lnternet.
Başka birisi aptal bir Internet bağlantısı yapmadıkça hayır.
Not unless somebody else makes another boneheaded lnternet connection.
Belki biz şu anda konuşurken onlardan bazıları, internette sörf yaparak kızınızın sohbet odasını arıyor.
And some of them may be surfing the lnternet as we speak looking for your daughter's chat room.
Başlangıçta internetten çekilen bir şey olduğunu düşündüm.
I thought it was just some lnternet stuff, but as I read- -
Tamam, şimdi bütün yapacağımız adresi belirtmek ve onu değersiz hurdaların atıldığı yere göndermek. lnternet!
Okay, now all you gotta do is type in an address and send him where all worthless cyberjunk ends up, the Internet!
lnternet chat odaları, herkese açık sanırdım sadece nereye gideceğinizi bilmelisiniz.
Internet chat rooms, though they're a free-for-all you just have to know where to go.
Faks, e-mail, internet.
Fax, e-mail, lnternet.
İnternette birkaç saat daha takılmam lâzım.
I'll have to roam around lnternet a couple more hours.
İnternetten sana fotoğrafını göndereceğim.
I'll send a photograph of him to you over lnternet.
İnterneti düşünüyorum ve iletişimin tüm anlamlarını.
I've been thinking about lnternet... and about all means of communication.
- lnternet'ten.
- Off the Internet.
Sean'ın yeni internet gazetesini kutlamak için verilen partide tanışmıştık gerçi hala bilgisayarımdan gazetenin sayfasına ulaşamadım.
We met at a party, celebrating a new lnternet magazine Sean was running that I still couldn't find on my computer.
Çocuklara İnternetteki her şeyin nasıl bağlantılı olduğunu öğretiyordu.
He was teaching the kids how everything on the lnternet is connected.
Ve bunu internette yapamazlar.
And you couldn't get that on the lnternet
Bunu da internetten alamazsınız.
You couldn't get that on the lnternet either
Bu da ilkel bir internet sayılır.
This is like a prehistoric lnternet.
Oh, harika. lnternette fala bakıyorlar.
Oh, great. They're making a fortune on the lnternet.
Hey, lnternet'teki sendin demek.
Hey, that was you on the Internet!
Benim için internete girip Cobb salatası hakkında bilgi toplamanı istiyorum.
I want you to go on the lnternet and get some information for me... on the Cobb salad.
Ayrıca internetten Monica ile akraba olduğumu kanıtlamaya çalışıyorum.
And using the lnternet to try to prove that I'm related to Monica.
Pekala New York eyaletinin ve internetteki elemanların bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı-koca ilan ediyorum.
I guess by the powers vested in me by the State of New York and the lnternet guys I now pronounce you husband and wife.
Bu ona internetten alışveriş yapmayı öğretir.
That'll teach her to shop the lnternet.
Dün gece bir paket geldi.
She had bought over the lnternet... a mobile to put on the baby's crib... of dragonflies. Last night a package arrived.
lnternet hattına da girdik.
We got the internet lines tapped too.
Cep telefonu, İnternet, kablolu TV. Ne isterseniz var.
Cellphone, lnternet access, satellite TV you name it.
Birisi internette, tanımadığı biriyle mi randevulaşıyor?
Did someone make a blind lnternet date?
Büyük bir iştesin, ve senin için iş yapsın diye birini buluyorsun, ve internete bağlanıp kendini yanlış tanıtıyorsun.
You're in the big house, and you get someone to type for you, and you get on the lnternet, and you misrepresent yourself.
Akıllı birisin ama, keşke bir de dilimizi konuşsan. lnternette ve hapishanede öğrendiklerinle, istesen hemen hukuk işinde çalışabilirsin.
You're smart - - if you'd just deign to speak English with what you learned on the lnternet and in prison, you could be a paralegal tomorrow.
Karımın dediğine göre, "bir arkadaşı onun kafasına interneti sokmuş, ve bir seks sitesinin adresini vermiş."
She goes, "His friends taught him to go on the lnternet, and he brought up a sex site."
İnternet arkadaşının yeni resmini almışsın.
You downloaded another picture of your lnternet pal.
Üç yıldır İnternetten arkadaşsın.
She's been your lnternet pal for three years.
İnternet şirketi batmış, tekne kazasında da kulağı kopmuş.
Well, her lnternet company went under, and she lost an ear in a boating accident.
60'larda, Savunma Bakanlığı interneti yarattı.
Back in the'60s, the Department of Defense created the lnternet.
Bu adam Internet şirketinden çıktığında milyonlar kazandı.
The guy made millions when he got out of that lnternet company.
Uçağa binmeden önce internete bir göz attım.
I popped on the lnternet just before we got on the plane.
İnternette tanıştık.
An lnternet mail-order thing.
İnternet çok sıradışı birşey.
Extraordinary thing, the lnternet.
Varşova'da yasa dışı bir internet servisi varsa...
If there was an illegal lnternet service in Warsaw...
3000 tane böyle şarkı var, lnternet'ten indirdim.
Wasn't it? I've downloaded 3000 of them from the Internet.
- Şey, Internet dışında.
- Well, except on the lnternet.
- Bunu yapar mısın?
I saw some rooms on the lnternet, discounted.