Look traduction Anglais
547,300 traduction parallèle
Doğru, garip bir model ama bırak çok sayıda kuşu tek bir kuşa bile benzemiyor.
It's an odd style, yes, but it doesn't look like a single bird, much less a large number of them.
Bak anne, Walter'ın saçı gibi oldu.
Look, Mom, I have Walter's hair.
Bak, Cabe oldum.
Look, I'm Cabe.
- Bak.
Look.
Tamam, sen ve Thiago geride kalın ve geri gelme ihtimaline karşı korumaları gözleyin.
Okay, you and Thiago... You stay back and look out in case the guards come back.
Durumu iyi görünmüyor.
He doesn't look good.
Bak, işe yarıyor.
Look, it's working.
Daha hızlı ara.
Look faster.
Pekâlâ, ölmüyor olduğumu öğrendiğimden beri Von Von ağacı araştırmasına bakabiliyorum.
Well, now that I know I'm not dying, I am able to look at my Von Von tree research.
Öylece ortadan kaybolmuş.
Look, she just... She vanishes.
Böyle bir yerde farklı düşünmenin zorluğunu biliyorum, ama ne yaptığını bir düşün.
Look, I know it's hard to think outside the box when you're in a box, but think about the moves.
Herkes oraya bakarken malları buradan geçirebilirsin.
Look, everyone's looking over there so you can push the stuff through here.
Bir mesaj vereceklerini düşündüm.
Look... I figured they'd send a message.
Hell's Kitchen'dan ne kadar kurban kaçırıldığına bakın.
Look how many victims went missing from hell's kitchen.
Bölgedeki kameraları tarayıp gidip gitmediğini öğrenelim.
Well, let's look at the cameras in that area, see if she went there that night.
O da biliyordu ve şu haline bak.
She knew you'd be mad, too, and look at you.
Ne zaman yardım edip ne zaman etmeyeceğini kendin seçiyorsun. Bir sürü arkadaşın var ve senden korkuyorlar, o yüzden de oyununu oynuyorlar.
You decide when to help, and you decide when to look away, and you have a lot of friends, and they're afraid of you, so they play your little game.
5 ayda bir kan nakli gerektiren kan hastalıklarını bulabilir misin?
Can you look for blood diseases that would benefit from a transfusion every 5 months?
Hell's Kitchen'da yaşayan hastalara bak.
Look for patients who live in hell's kitchen.
Tüm camları karartılmış.
Look at that. All of the windows are blacked out.
Bakın, mini minnacık İngiliz gelmiş.
Look, it's the teeny, weenie Englishman.
Pekala bakın, zaman gibi gerçekliğin de oturması gerekir.
Well, look, like time, reality needs to set.
- Hayalet görmüş gibisin.
- You look like you've seen a ghost.
Dişlerin olmadan nasıl görünürdün diye düşünüyorum.
Just imagining what you'd look like without teeth.
Bakın, mızrak Legion'ın eline geçti.
Look, the Spear ended up in the Legion's hands.
Bak...
Look, I...
- Yapamam diyorum.
- Look, I can't.
Seni zaten bir kez kaybettim. Onlar farklı hallerimiz olsa bile.
Look, I lost you once already, even though it was a different me and a different you.
Tamam, bak anladım.
Okay, look, I get it.
Çocuklar bakın.
This isn't right. Guys, look.
Bakın bana söylemedi.
Look, he didn't say.
Karımın gözlerinin içine bakıp ona pes ettiğimi söyleyemezdim.
Couldn't look my wife in the eye and tell her that I'd given up.
Aynada kendime de bakamazdım.
Couldn't look myself in the mirror.
Mafya gibi mi görünüyoruz?
We look like mobsters to you?
- Rufus bana bak.
- Rufus, look at me.
Brad'in mahkemede olmasının sebebi patronummuş.
Look, I just found out that my boss is the reason Brad is in prison.
Seni özledim.
Look, I miss you.
Baksana...
Hey, look...
Şuraya baksana Lois, Jessica Chastain.
Hey, Lois, look over there... It's Jessica Chastain.
Bu senin Açıkça hala pratik yapmadığını gösteriyor.
Look, it's clear that you still haven't practiced at all.
Bak, olay yaptığım iş hakkında değildi bile.
Look, it's not even about the stuff.
Sebebi görünüşümü sevmemem.
It's'cause I don't like the way I look.
Yardıma ihtiyacın var gibi görünüyor.
You look like you could use some help.
Bakın, ben bu kelimeleri söylemek istemiyorum, tamam mı?
Look, I don't want to say those words, okay?
Arabamı buradan kaldıracak kadar güçlü durmuyorsun.
Move my car? You don't look strong enough to move my car.
Ohh, bak, bir şahin!
Ooh, look, a falcon!
Ama şimdi, bize bir bak.
But now, look at us.
Uh, bak dostum. Gördüğün tüm rüyaları konuşmak zorunda değiliz, tamam mı?
Uh, look man, we don't need to get into every dream you've ever had here, all right?
Birbirimiz için yaratılmışız gibi durmuyor mu?
Doesn't it just look like we're... we're meant to be together?
Demek istediğim, şu adama bir bakın.
I mean, look at this guy.
Beni dinle.
Okay, look.