Lovesick traduction Anglais
164 traduction parallèle
Bu aşık bir adamın emri.
This is what comes from sailing the seas with a lovesick madman.
Kara sevdalı bir kızın gidip babasına anlatması pek uygun olmaz.
It'd hardly look right for a lovesick girl to go popping back to her dad.
Onları aşk hastalığına tutulmuş gördüm. Ama seni sevdim.
I've seen'em lovesick, but you take the cake!
" Yelkenler mosmordur ve öyle hoş kokarlar ki rüzgar bile onlara aşıktır.
" Purple the sails, and so perfumed that the winds were lovesick with them.
Ve ben de senin peşinden geldim bir aşk budalası gibi yarım akıllı budalalar gibi.
And true or not, I went after you... like any lovesick, half-baked boy would do.
Bu şapşal suratlı âşığı tiyatroda istemiyorum.
I don't want to see him and his silly, lovesick face around the theater.
Aşk hastalığına mı yakalandın yoksa?
Are you lovesick?
Benim Jimmy'im çok neşeli. ve çok hmm...
My Jimmy very gay. Oh, and very, um... Lovesick.
- Gözlerin de askı okuyabiliyorum evlat.
Look at you. Stammering like a lovesick swain.
Bir sürü aşk hastası malaklar gbi.
You look like a bunch of lovesick bull calves.
Komuta sende oldugu ve ask delisi esek kardesin bu sahilde anirmaya devam ettigi sürece savasmayi reddediyor.
He still refuses to fight so long as you're in command... ... and your lovesick jackass of a brother brays upon this beach.
Ama âşık oldu bence ve tüm olanlar senin hatan.
But I think she's lovesick, and it's all your fault
Noel'den daha tiksindirici bir şey varsa, o da aptal, aşk sersemi bir kadınla yapılan sözde mutlu evliliktir.
If there's one thing more nauseating than a merry Christmas, it's the hypocrisy of a happy marriage with some idiot, lovesick female.
Onu, aşk acısından sapsarı kesilmiş kapıcısıyla yapayalnız bıraktık.
We've left him all alone with his ghastly, lovesick concierge.
Bir saray muhafızından ve sevdalı bir kaptanla adamlarından çok daha güçlü.
More powerful than a palace guard and a lovesick sea Captain and his crew.
Gözü yaşlı aşk hastası kadının ağırbaşlı büyükanneye dönme zamanı.
A weepy, lovesick woman turns into a self-possessed grandmother.
Hadi oradan.Hepimiz birbirinizin etrafında nasıl dolanıp birbirinize aşk hastası inekler gibi baktığınızın farkındayız.İtiraf et artık.
Come off it. We've all noticed how you two go around, looking at each other like lovesick cows. Admit it.
Geçen gün hayvanın aşk hastası olduğunu söylemiştin.
The other day you said the beast was lovesick
Kıç üstü oturan aptal aşık.
lovesick sucker, out on his ass.
Eğer senin cennetin sadece burada ise, senin sevdalı yüzünü görebilirim.
If only here, in your paradise I can see your lovesick face.
Bu karasevda saçmalığı yeter artık!
Enough of that lovesick nonsense.
Müslüman teolog Ahmed Hasim der ki mecnun kimse iyileşmek istemez rüyaları düzensiz nefeslere ve nabzın hızlanmasına yol açar.
The Muslim theologian Ibn Hazm states that the lovesick person does not want to be healed and his dreams cause irregular breathing and quicken the pulse.
Sadece o çocuklara göstermek için ateşli kadınlar gibi suya atladığın için çıldırmış olmalısın.
You must be crazy, jumping in the water like- - like some... lovesick woman.... just to show those kids.
Bu sen değilsin. Bu karasevdalı, zavallı, mızmız...
That sounds like some lovesick self-pitying, whiny...
Chicago " ya çılgın, aşık bir deli olarak dönmeni istiyorum.
I want you to go back to Chicago a crazed, lovesick maniac.
Kral Triton'un dikkafalı aşık kızı küçük bahçem için harika bir dekor olurdu.
King Triton's headstrong, lovesick girl would make a charming addition to my little garden.
Hasta bir aşığın ön kapıda deli gibi koşarak pencereye ateş etmesini kaldıramam.
I can't have lovesick jungle bunnies running amok on the front door taking pot shots at the windows.
Tabii ben de aşk acısı çektim, herkes gibi.
Sure, I've been lovesick, like everyone.
Tıpkı kitapları gibi - hızlı para için şov ve aşk hastası pozu
Like her books... lovesick posturing and pretence for quick money.
Aşk sersemi bir yakışıklı.
A lovesick pretty-boy.
Kara sevdalı bir genç gibi haftalarca dışarıda kaldığı söyleniyor.
They say he stood outside for weeks, like a lovesick teenager.
Sen gerçekten de sevdalı Romeo gibi oldun.
You have really become a lovesick Romeo in a week.
Harika. Sevdalı gondolcu Lorenzo karakterini yaratırken hep seni düşündüm.
- I was er, thinking of you when I created the character of Lorenzo, the lovesick gondolier...
Eve döndüğümde seni bebek gibi zırlayan bir sevdalı olarak göreceğimi hiç düşünmemiştim.
I never expected to... return home to your... lovesick mewling.
O birşeyler çeviriyor ve sen de güzel, kara sevdalı bir kukla gibi buna alet oluyorsun.
She's running something right now, and you're falling for it like a good, little lovesick puppet.
Sevgi için koşturan küçük köpek yavrusu gibisin.
And I saw you as a lovesick puppy.
Önce sevgi hastası olarak gördüm sonra hoyrat Romeo sonra olduğundan daha şeytansı sonra oldukça edepsiz sonra normale döndün ama hala biraz şeytansı.
First I saw you as lovesick, then as a clumsy Romeo, then as craftier than you seemed, then as quite naughty, then as basically decent, but still a bit crafty...
- Aşk, senin aklını başından almış.
For a lovesick man, you have your wits about you.
"Aşk acısı çekmek zordur" dedi ve güldü.
'It's hard being lovesick,'he said, and laughed.
Quasimodo çılgın
Because he's lovesick
Aşık bir polis ayağımın altında dolaşsın istemem.
Wouldn't want a lovesick cop on my hands.
Bu yararlı büyü tatlı düşkünlüğünüzün objesini sevdalı bir köpek yavrusuna çevirecek. "
This handy-dandy incantation will turn the object of all your sugary affections into a lovesick puppy dog. "
Tüm gün boyunca aşık liseliler gibi ortalıkta dolaştığını duydum.
I hear you've been mooning around like a lovesick schoolboy.
Şu cüce aşk delisine bak.
Look at that fucking lovesick pygmy over there.
Sevdalı.
Lovesick.
o sevdalı kızı ayarttığın için, kendini budala gibi hissediyorsundur.
You must feel like a terrible dope, leading on that poor, lovesick girl.
" Crazy barefoot lovesick kids
Crazy barefoot lovesick kids
"Crazy barefoot lovesick kids"
Crazy barefoot lovesick kids
Konuşana bak! Kendine aşık olduğunu bildiği Anya'yı peşinden koşturan kim?
Look who has Anya following him around like a lovesick puppy.
Bir çeşit kara sevda saçmalığı.
It was just some lovesick rubbish!
Bedenim aşk yarası ile dolu olduğunda
When I feel lovesick