Lowdown traduction Anglais
164 traduction parallèle
Konu şu :
Here's the lowdown.
- İşin aslını anlat.
- Give me the lowdown.
- İçyüzü ne?
- What is the lowdown on it?
Hey, KHG savas filosunun kötü yanï ne peki?
Hey, what's the lowdown on the RAF fighter squadrons?
- Bize gerçeği söyle.
- Give us the lowdown.
Ona Paul hakkında bildiklerini ve iş başında çevirdiği kirli işleri anlat.
I want you to give him the lowdown on Paul, and all the dirt on how he's running the city.
İşin iç yüzünü bilmiyorum ama hepsi burada yatıyor, herhalde Emir'in bu konuda ne yapmanı önerdiği de.
Well, I don't know the real lowdown, but it's all here, including, I suppose, what Amir proposes to do about it.
Sence neden Şeker Candy'nin hareketlerinin iç yüzünü öğrenmek istedim?
Why do you think I wanted the lowdown on Sugar Candy's movements?
- Önce işin aslını arkadaş, akraba yani herkesi öğrenmenin kolay olacağını düşündüm ve yaptım.
I first I thought it would be a cinch... just get the lowdown on everybody... friends, relatives. So I did.
Bize gerçeği söyle.
Give us the lowdown.
Nasılsa sana olayın iç yüzünü anlatmakta tereddüt etmeyecek.
She won't hesitate to give you the lowdown.
Bir sonraki yarışın galibini öğrendim.
I got the lowdown on the next race :
Sanki bu yetmezmiş gibi bir de dışarıdaki gazeteciler sorularıyla üzerime atladı.
If that wasn't enough, when I came out of the house the reporters pounced on me with their questions, asking me the lowdown.
Bana doğruyu söyle.
Give me the lowdown.
Biraz burada kalıp bana işin iç yüzünü anlatır mısın?
Could you stay and give me the lowdown on what it's like?
Yeter ki kızla ilgili bilgi verin.
Get me the lowdown on her.
O Alman kaltağın ne olduğunu merak ediyorsan hemen buraya gelirsin.
If you want the lowdown on that German bag, get yourself here.
Ne kaltağı?
What lowdown?
Bayan Vole hakkında bildikleri varmış.
Got the lowdown on Mrs Vole.
Nedir bu yaptıkların, benim beklentilerim seni böyle aşağılık bir yerde dans ederken bulmakmıydı?
What did you expect me to do... when I find you dancing in that lowdown dive?
- Sen kötü, pis bir yalancısın.
- You no-good, lowdown liar.
Bizler etrafta dolaşıp yeni taşınan komşularımız ile tanışıyoruz ve Clybourne Park'ta işlerin nasıl yürüdüğü hakkında bilgi veriyoruz.
And we go around and we meet the new neighbors that are moving in and we sort of give them the lowdown on how we do things in Clybourne Park.
Nasıl yürüdüğü mü?
The lowdown?
Burada olmana çok sevindim. Dalia, bu hikayeyi dinlemelisin. İsmi "Frankenstein'in Tecavüzü."
This Austrian psychiatrist is giving the baron the lowdown on why his monster's so bloodthirsty.
Ahlaksız, rezil...
Of all of the lowdown, stinking...
Doğruyu söyle.
Give us the lowdown.
Biliyorsun yaşlı Sam Simpson, senin hikayeni anlatamadan öldü.
You know old Sam Simpson died before he could give me the lowdown on you.
Sen beş para etmez itin birisin, olan bu.
You a lowdown, dirty dog, that's what's wrong.
Bu şehirdeki en kötü pislik adam ben miyim?
Am I the baddest mo-fo lowdown around this town?
Bu şehirdeki en kötü adam ben miyim?
Am I the baddest mo-fo lowdown around this town?
Üzerine binip alaşağı etmek.
Jump on the guinea with both feet. Give him the lowdown.
Ben şimdi son haberleri alayım sonra hemen seni ararım, tamam mı?
Let me get the latest lowdown. I'll call you right back, OK?
Rezil, yalancı ve aşağılık vücudunla kapımdan defolup gitmen için üçe kadar sayacağım!
I'm going to give you to the count of three to get your lousy, lying, lowdown, four-flushing carcass out my door!
Bu vato bana Onda hakkında tüm bilgiyi verecekti.
This vato was about to give me the full lowdown on Onda.
Bu semti iyi bilirim, yani... dükkanlar falan hakkında bilgi istersen...
I know the neighborhood real well, so... if you want the lowdown on stores and things like that...
Ama bana konuyla ilgili bilgi verdiler.
- But they gave me the lowdown.
Ben aşağılık bir ibneyim!
I'm a lowdown little faggot!
Aşağılık bir ibneyim de bana!
Say I'm a lowdown little faggot!
- Aşağılık bir ibneyim.
- I'm a lowdown little faggot.
Aşağılık ibne olan benim!
I'm the lowdown little faggot!
Sen aşağılık...
You're a lowdown...
Bazı karaborsa duş başlığı satan..,... tiplerle görüştüm.
All right. Now, here's the lowdown. Through a certain connection I've been able to locate some black-market showerheads.
Nedir bu Toyman işinin aslı?
So, what's the lowdown on this Toyman character?
Mitchum'la ilgili ayrıntıları anlatırım.
I'll give you the lowdown on Mitchum.
Yarışın gerçek galibini biliyorum.
I got the lowdown on the miler.
O gece, Miranda bana günboyu yaşadıklarını anlattı.
Later that night, Miranda gave me the lowdown on her day.
Gecenin ilerleyen satlerinde, Samantha'nın James'le olan aşk hayatının iç yüzünü anlamak için onu bayanlar tuvaletine kadar takip ettik.
Later that night, the three of us tracked Samantha to the ladies'room... to get the lowdown on her love life with James.
İşin içyüzünü öğrenmeye çalışıyorum ama bir şey söylemiyor.
I want the lowdown on where l'm headed, but he's mum.
O gece, Miranda bana günboyu yasadiklarini anlatti.
Later that night, Miranda gave me the lowdown on her day.
Hangi cahil, rezil, iftiracı aşağılık söyledi onu?
What ignorant, lowdown, slanderizin'son of a bitch said that?
Bayanlar, baylar ve geri kalan kediler.
Ladies, gentlemen, and the rest of you lowdown cats, it's time to ring in the New Year.