Lurking traduction Anglais
765 traduction parallèle
Gong Shil geldiğinde burada bir şey varmış gibi hissediyorum.
I always feel like there's something lurking whenever Gong Shil stops by.
Merkezde gizlenmiş Kutsallardan başkaları da olabilir.
There might be others of The Blessed lurking around HQ.
Ve adamın biri karımın arabasının etrafında dolanıyor.
And I saw someone lurking near my wife's car.
"Hartwell'in tüfekçileri halkı vurup terör saçarken, Williams..."
"While Hartwell's paid gunmen stalked the city, shooting bystanders spreading terror, Williams was lurking..."
Oh, Mr. Holmes, pusuya yatmış bir arkadaşımı gördüm ve ben de...
Oh, Mr. Holmes, I saw a fellow lurking about your steps and I...
Muhtemelen şu anda çalıların arasında pusudadır.
He's probably lurking about in the bushes at this very moment.
Katil hep pusudadır.
Murderers always lurking about.
Holün karanlık ucunda sinsice dolaşıp anahtarını bulmaya çalışan bir apartman sakiniymiş gibi davranıyordu.
He was lurking around the dark end of the hall, making like a tenant trying to find a key.
Büyük ihtimal, çalılıkların orada dişi aslanın teki, ona kur yapıyordur.
There's probably a lioness lurking in the bush out there somewhere.
Dev dalgalar sahil yolundan yolcuları yutuyor. Hem dağlar da haydutlarla kuşatılmış durumda.
There are hard roads ahead, and there are many bandits lurking in the mountains.
Bir yerlerde beni yakalamak için saklandığını biliyorum.
I know it's lurking here somewhere to get me.
Yine de aklımda her zaman o yaratığın yakınlarda bir yerde pusuya yattığını hissediyorum.
And yet, always in my mind, I seem to feel the creature... ... is lurking somewhere close at hand.
Her yerde büyük, gizli tehlikeler görüyor. Bunları size kendisinin getirdiğine inanıyor.
She sees great, lurking dangers everywhere, and she thinks she's brought them on you.
Tee, orada kaytarmaktan vazgeçer misin?
Hey, Tee, will you stop lurking back there?
Kaytaran kim?
Who's lurking?
Ardında sabit bir korku gizlidir.
Behind which a constant fear is lurking.
Az önce çalılıkta saklanan bir polis görünce şaşırdım
I have just been surprised by a policeman who was lurking in the underbrush.
Öyleyse neden orada dolanıp duruyorsun?
Then what are you lurking about for down there?
geçiverir sağ taraftan.
When for all he knows that judge, or somebody like that can be lurking a little bit to the right.
Bu su her ne kadar davetkâr görünse de yüzeyinin altında ne çeşit yaratıkların gizlenmiş olabileceğini bilmiyoruz.
However inviting that water looks, we don't know what sort of creatures may be lurking beneath its'surface.
Bu da deniz yılanlarıyla ilgili efsanelerini açıklıyor.
Which explains the legends of lurking sea serpents.
Baksana şunlara, orada pusuya yatmışlar... Oh olsun! Diyorlar...
Look at them lurking there, gloating.
Gizleniyordu.
He's been lurking.
Pusuya yatmış ne yapıyorsun seni kargacık burgacık şeytan?
What are you lurking about for... you grinning, twisted devil?
O pencerenin dışında biri gizleniyordu.
There must have been someone lurking outside that window.
Her gece siyah atına biner ve etrafta dolaşır.
Every night, riding his black horse, he keeps lurking around.
Göremediğin zaman etrafında ne gibi tehlikelerin gizlendiğini bilemezsin.
You never know what dangers might be lurking around when you can't see.
Ama bir daha ormanların Animus gibileri tekrar saklamasına izin vermemeliyiz.
But we must not allow the forest to conceal another lurking Animus.
Yine kapı arkasına gizlenmişsin.
You're lurking in doorways again.
Nereden erzak alıyor o?
Where's he lurking?
Düşman gizlenmiş hiç bir zaman affetmez.
The enemy is lurking he never forgives.
Ve ülkeyi birkaç dolara satmak için bekleyenler de onlar da gizlenmişler uygun anı bekliyorlar.
And those who would sell the country for a few coins are also lurking, to strike at any moment.
Geceleri bu sokaklar hırsızlarla dolu oluyor.
At this time of night? All those thieves and robbers lurking in dark alleys?
Civarlarda pusu kurmuş olabilirler
It's possible there's an ambush lurking around
Diğerleriniz, orada olduğunuzu biliyorum. Mürdümeriği ve can erikle döşemenin altında bekliyorsunuz.
Now, the rest of you, I know you're there - lurking under the floorboards
Hiç kimsenin burada dolaşmasını ve konuşmasını istemiyorum.
I don't want anyone poking in here or lurking in the halls.
- Efendim? Saklı hamamböceklerine kesin çözüm.
Death to the lurking roach, porter.
Tanrım, bu iğrenç ağaçların... çalıların ve yabani hayvanları arasında... gece uyumaya korkardım... Geyikleri ve rakunları bilerek... ve Tanrı bilir başka neler... dışarıda gizlice dinleniyor... Açıkta ş * çmak ve s * kişmek.
God, with all these disgusting trees... and shrubbery and wildlife... I'd be scared to sleep at night... knowing possums and raccoon and deer... and God knows what other creatures... would be lurking outside... fucking and shitting right out in the open.
Earl Williams ise Şerif'e 60 metreden daha yakın yerde saklanmış- - "
Earl Williams was lurking less than 200 feet from the Sheriff's... " Hold it!
İnsanlara tehdit oluşturan bazı şeyler sessizlikte yatar.
Some menace to humans was lurking in this silence.
Birinin sessiz sessiz dolaştığının farkında değildiler.
They didn't realize someone was lurking around.
Partimizde pusuya yatmış hayasızlığın kökünü kurutmalıyız.
We must sweep away the filth lurking in our Party.
Baba, o gitmez, sadece saklanıyor.
Papa, she doesn't go away, she is only lurking.
Yoksa yatağımızın altında mı saklanıyordun?
Were you lurking under our bed? Do you even know what you're talking about?
Öldüğünü sanmıştım ama şimdi ben ölüyorum hayır baba, hayır
Death was lurking over your head. God gave it to me. No father, No.
Peki, dışarıda saklanmış ne halt ediyordun?
Why were you lurking outside the cabin?
Herschel, tayfın kırmızı ucunun hemen altında gizlenen bu görünmez oluşumu fark eden ilk kişiydi.
Herschel was the first to detect this unseen presence lurking just below the red end of the spectrum.
Klandan sürüldüğümde... takip edildiğimi hissetmiştim... Aynı hissi buraya gelirken de hissettim! O 10 ünlü süikastçinin... bu bölgede cirit attığını duymuştum
When I was driven out I felt I was followed I felt the same way when I came to see you I have heard the ten assassins are lurking around these parts you'd better be careful
Her zaman içimdeydi... saklamıştım.
It's always been there inside me... Lurking away.
Aşağıda bir yerlerde, gölgede saklanıyor, saldırmaya hazır.
He's down there somewhere, lurking in the shadows, ready to pounce.
Merdiven Koyu'nda burada suda dolaşıyor olabilirdi. Ve sonra Arlena kendi pedallı kayığıyla geldiğinde... sudan fırlamış, onu aşağıya doğru çekmiş ve sonra...
Rex Brewster could've been lurking in the water off Ladder Bay... and when Arlena appeared on her pedalo, he could have leapt up... pulled her off it...