Lın traduction Anglais
234,919 traduction parallèle
Olasılıklarla dolu koca bir yılın bizi beklediğini düşünmek içimi heyecan dolduruyor.
I'm excited to have a whole new year in front of us just bursting with possibility.
Bu gerçekten ilk yılın mı?
Is this even your first year?
"Gerçekten ilk yılında mısın?" derken ne demek istedi?
What did she mean, "Are you even in your first year?"
Çoğu nasıl bir eş olacağını düşünmekle meşgul.
All the girls I know are preoccupied with becoming a wife.
Asıl önemli olanın bu olduğuna inanıyorum.
I'd like to believe that's what truly matters.
Bayan Barry, bir şey sormak zorundayım. Siz benim akıl hocamsınız.
I'm sorry to bother you, Miss Barry, but I have a pressing need to ask you something and you're my designated mentor.
Bir yerde karın Tanrı'nın bağışlayıcılığı olduğunu duydum...
I've heard it said that snow is a sign of God's forgiveness...
Damadımın hayalini gerçekleştiriyoruz ve çok başarılı olacağız çünkü kendisi tam bir vizyon adamıdır.
We're building my son-in-law's dream, And it's gonna be a giant success because this is man of vision.
Olayların dışarı tezahür edişi biraz sıkıntılı olabiliyor, özellikle de bugün.
I realize that the optics are a bit troubling, Especially today.
Herkes Christine'in bunu nasıl yaptığını görüyor musun?
Everyone see how Christine's doing it?
Tamam, umarım siz ikiniz biraz tatlı odadan ayrılırsınız.
Okay, so I hope you two left some room for dessert.
Sheldon Noel mallarını yılbaşından sonra etrafta görünce nasıl oluyor biliyorsun.
You know how Sheldon is if he sees Christmas stuff lying around after New Year's.
O nasıl hayatınızın en kötü kavgasına dönüştü anlamadım.
I don't understand how that turns into the worst fight of your life.
Hayır, asıl aptalca olan baltayı salladığında bırakmayacağını.. ... anlamayan bir fizikçi.
No, what's stupid is a physicist who doesn't understand when you swing an axe, you don't let go.
Bebeğin ağlamasını nasıl susturdun?
How did you get the baby to stop crying?
Her zaman prens olmanın... nasıl bir şey olduğunu merak eden...
Just a bastard child from lower Agrabah... who's always wondered what it would be like to be a prince.
Nasıl bir canavarsın sen?
What kind of monster are you?
Nasıl çalıştığını gördüm.
I've seen how it works.
Gerçekten... nasıl oluyor da... onun neredeyse parmak uçlarınızda... olduğunu görmüyorsunuz?
Really... how could you not see that it's practically at your... fingertips?
"Sanatkar ve Karısı"... adam kadını seviyor... ama kadın adamın aşkına karşılık vermiyor.
"The Artist and His Wife"... he loves her, she decides she doesn't love him back.
Ve sen... Agrabah'ı nasıl geri alacağını biliyorsan... belki de oradaki biri bana yardım edebilir.
And if you, uh, really know how to get Agrabah back, then maybe somebody there can help me.
Tüm bunlar nasıl adımın Jane'in sırtında oluşuna ve Shepherd'ın planının parçası oluşuma yönlendiriyor.
How does all of that lead to my name being on Jane's back and being part of Shepherd's plan?
Tam olarak bu nasıl dövme veri tababınını alarma geçirdi?
How exactly did this alert your tattoo database?
Bulmak biraz zorladı ama herifin giderlerini karşılayan paravan şirket, Weller'ın askeri okul giderlerine sponsor olan şirketle bağlantılı.
It took some digging, but the shell corporation paying his bills has connections to the same one that sponsored. Weller's military school scholarship.
FBI nasıl oldu da çiftliğini öğrenip baskın yaptı Jared?
How the hell did the FBI know to raid your farm, Jared?
Nasıl rahatlanacağını bilmelisin.
You gotta learn how to relax.
Napa Valley'de yeterince şarap olmaması ihtimaline karşın L.A'den getirmişler.
They brought it from L.A. in case there wasn't enough wine in Napa Valley.
Nasıl olurda bizi bu indirimden faydalandırtmazsın?
What? How-how come you've never done that for us?
Kimse akıllılık yapmaya kalkışmasın.
So nobody try to get smart.
6'lık sayı aldım, insanları güldürdüm, vücüduma eziyet ettim, acısını sürdürdüm.
Scoring touchdowns, making people laugh, punishing my body, enduring the pain.
Yıldız atlet, steriotin vücuduna nasıl girdiği... ile ilgili hiçbir fikri olmadığını iddia ediyor.
The star athlete claims he has no idea how the banned substance got into his body.
Böyle bir salgın araştırılırken HKM'nin son derece dikkatli olması...
When investigating an outbreak like this, it's imperative that the CDC is extremely...
Bana buradaki hayatını, insanların sana nasıl davrandığını anlattın.
You're just telling me about your life here, how people treat you.
Belki duşta bana katılırsın?
Perhaps joining me in the shower?
Klon Savaşında, Saw'ın kardeşi bir Ayrılıkçı savaş helikopteri tarafından öldürüldü.
Back in the Clone War, Saw's sister was killed by a Separatist gunship.
- Bir ışın kılıcı?
A lightsaber?
- Sıradan bir ışın kılıcı değil.
Not just any lightsaber.
Mandalorianlar'ın bir tür ışın kılıcı geliştirdiklerini bilmiyordum.
I didn't know Mandalorians developed a type of lightsaber.
O öldükten sonra Jedilar kılıcını tapınakta saklamışlar.
After his passing, the Jedi kept the saber in their temple.
Bu kılıcın elimize geçmesinin bir tesadüf olduğunu zannetmiyorum.
- What? I don't think it's a coincidence this saber came into your possession.
Birçok çeşit kılıç, ateşleyici ve patlayıcı konusunda ustayım fakat bu bir ışın kılıcı.
I am proficient, with many types of blades and blasters and explosives, but that is a lightsaber.
Savaş eğitimi o kılıcın temsil ettiği şey kadar önemli değil. Evet, doğru.
The combat training is not as important as what that blade represents.
Beni eğiteceğini söylediğinde içinde daha çok kılıç dövüşü olacağını düşünmüştüm.
When you said you were going to be training me, I thought there'd be more sword fighting involved.
O kılıcın nasıl kullanılacağını öğrenebileceğime inanıyorum.
I believe I can learn to use that sword.
Bunu yapıncaya kadar, gerçek bir ışın kılıcı kullanmak onun için çok tehlikeli olur.
Until she does, wielding an actual lightsaber is far too dangerous for her.
O sopaya kılıç gibi davranmasını sağlayarak onun kendisini bu işe adamasına engel oluyorsun.
By letting her pretend with that stick, you're only encouraging her not to commit to this.
Eğer o ışın kılıcını kullanmasına izin verirsem bir tarafını incitecek.
If I let her use the darksaber, she will get hurt.
Çünkü ben sevdiğin kişilerin seni gitmen için bıraktıklarında başaracağına inanmamalarının nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
Because I know what it's like when people you love don't believe in you, when they let you walk away.
Güç akımını sağladığın sürece basit bir kılıçla savaşmazsın.
You're not fighting with a simple blade as much as you are directing a current of power.
Onlar aynı zamanda kristalden akar ve kılıcın bir parçası olur.
They flow through the crystal as well, and become a part of the blade.
Kız kardeşlerin, bazen onların nasıl hissettiklerini biliyorum.
Your sisters, I know how they feel sometimes.