Lış traduction Anglais
237,116 traduction parallèle
Sonra suda kanın yayılışını gördüm.
Then, in the water, I see how blood is doing like this.
Spor tarihinin en yürek burkucu günü... 12 MAYIS 2016... açılış töreniydi.
Opening ceremony was the most heartbreaking day... in sports history.
Bir çakıl bulur. Genelde en pürüzsüzünü bulmaya çalışır. Ve onu dişiye sunar.
He finds a pebble, often taking the time to find the smoothest one, and presents it to the female.
HKM'de çalışıyor, Seattle'a grip virüsünün nasıl geldiğini soruşturuyordu.
She was with the CDC, investigating how the flu virus came to Seattle.
Deliler için Fransa Bisiklet Turu'nun minyatür versiyonu sayılır.
It's basically a miniature Tour de France for insane people.
Başarılı olursan herhangi bir şey için kalifiye sayılacak mısın?
Does it qualify for anything if you do well with it?
Profesyonel olmayan büyük amatör müsabakalara katılıyorum ama orada da çok ciddi insanlar var.
Going to these massive amateur events that are not professional, but, I mean, there's serious guys there.
Asıl sen sıskasın.
You're skinny.
Yani gelecek yılki olimpiyatlara katılamama olasılıkları var mı?
Does this mean they could potentially miss next year's Olympics?
Sağ salim sınırı geçtiğini nasıl bileceğim?
How will I know that you made it through okay?
Bir numaralı olimpiyat sporu topun ağzında, dünyanın en başarılı olimpiyat ülkelerinden biri topun ağzında, şu anda sadece atletizm konusunda olsa da öyle.
You've got your number one Olympic sport in the crosshairs, and you've got one of the major Olympic countries in the world in the crosshairs, even if it's the crosshairs only on athletics at the moment.
Bunun tüm sporların güvenilirliğini, dolayısıyla sürdürülebilirliğini etkileme olasılığı var.
That has the potential of affecting the credibility of all sport and, therefore, the continued viability of all sport.
- Catlin'in nasıl... Bu...
That's right.
Mengene benzeri bir cihazla çok sıkıca kapatılır.
It's sealed very tight with a vice-like device.
Laboratuvarda B şişeleri kenara ayrılıp buzluğa konulur.
It's in the lab that the B bottles are pulled aside and put in the freezer.
Bunu nasıl yaptıklarını aklım almıyor.
It's unbelievable how they could do this.
Nasıl derler?
- How you say this thing? It's...
İnanılır gibi değil.
It's unbelievable.
Tabii bu, Rodçenkov'un akıl sağlığına dair eski soruları gündeme getiriyor çünkü dört yıl önce başarısız bir intihar girişiminin ardından akıl hastanesine yatırılarak kendisine birinci evre şizofreni teşhisi konmuştu.
There were older questions regarding Rodchenkov's mental health in all this, as four years ago, after a failed suicide attempt, he was placed into a mental institution, the diagnosis described as the first stages of schizophrenia.
Grigory Rodçenkov ve Amerikalı film yönetmeni Bryan Fogel e-posta aracılığıyla defalarca yazışıp...
Grigory Rodchenkov and American movie director Bryan Fogel, they talked many times via e-mail and wrote...
Her birinin Londra'da ne kullandığı, numune numaraları ve alınış tarihleriyle birlikte yazılı.
What every single athlete was taking in London, including their sample numbers and collection.
Rusya'nın dopingle mücadele ajansı RUSADA ve Moskova test laboratuvarının eski başkanı, eskiden KGB olarak bilinen Rus Federal Güvenlik Servisi'nin aktif katılımı ve yardımıyla hep birlikte bu operasyonda yer almıştır.
RUSADA, that's the anti-doping agency in Russia, and the former director of the Moscow testing laboratory were all involved in this operation with the active participation and assistance of the Russian Federal Security Service, formerly known as the KGB.
"Koruma" altına giriyorsan nasıl düzenleneceğini bilmezsin.
"Protection" means protection that you don't know how it's organized.
TV'de söylediklerini hesaba katınca nasıl göründüğünün farkındayım ama önemli değil çünkü bir planı olduğunu biliyorum.
And I know how it looks, Mum, with all the stuff that he's been saying on the telly, but it's all right, because I know he has a plan.
- Uzay gemilerinin kapısı nasıl ses çıkarır?
- What noise should spaceship doors make? Shuck-shuck!
Amaçlarına ulaşmış sayılırlar. - Dur biraz.
Wait, you said you were ill for six weeks.
Çünkü odaklar nesilden nesile aktarılıyor.
It's passed on through the bloodline.
Genellikle odak kişiler normal bir hayat sürer çoluk çocuğa karışır ve bağlantı da nesiller boyu aktarılır.
Usually the lynchpin goes on to lead a normal life, have their own family, and the link is passed down through the generations.
- Seninki nasıl?
How's yours?
Peki, hanımlarla nasıl gidiyor?
So, how's it going with the ladies?
Bak, kızıl döndü.
Hey, look. Red's back.
Şanslısın ki ben araştırmaya bayılırım. Tüm yazıcıları biliyorum.
Well, lucky for you, I love research, and I know all about these printers.
Katılır mısın?
You want to come?
Yaşamın nasıl?
What's your life like?
Açılıyor efendim, bir kapı belirdi.
It's opening up, sir. There's a door.
Şaşırtmacaya bakılırsa, her ne geliyorsa çoktan ilgi odağımız olan bir konu.
The distraction tells us that whatever's coming is already on a watchlist.
MIT'nin sloganı, yalnız bir ergenken benim de sloganım olan "Akıl ve el" dir.
MIT's motto is "Mind and hand," which just so happens was also my motto as a lonely teenager.
Fred Tuttle'ın bu yılın başlarında bana gönderdiği email'i biliyor olmalısın.
You must have learned about the email Fred tuttle sent me earlier this year.
En azından tek aptal biz değiliz 45'nci sokak itfaiye istasyonundaki aşı kuyruğundan kaçılırken...
Well, at least it's not just us with our wangs hanging out. We're seeing tweets that people were crushed trying to get out of the vaccination queue
Eski zombi görünüşünle dışarıda olmak nasıl bir şeydi?
What's it like out there for someone rocking the oldschool zombie look?
Burada işler nasıl?
How's it going here?
Bakalım nasıl olacak.
Let's see how it goes.
Asıl sorun, piyonlar kendi benliklerini keşfedecek kadar bağımsız zeka geliştirdikleri zaman isyan etme riski doğururlar.
Trouble is, when simulants develop enough independent intelligence to realise what they are, there's a risk they'll rebel.
- Nasıl biri?
- What's she like?
Biraz acil sayılır ve TARDIS sorun çıkarıyor.
Um... and... it's a little bit urgent, only the TARDIS is acting up.
Tanrı aşkına, arkamıza nasıl geçtiler?
How, in God's name, did they get behind us?
- Başarılı da oluyor.
It's succeeding.
- Çünkü onu taklit ediyorum. Çünkü bu saçma tatbikatın asıl amacı bu.
Because I'm pretending to be him, because that's the whole point of this ridiculous exercise.
- Affedersin, nasıl öz adı?
Sorry, what do you mean, it's his real name?
- Doktor'un asıl adını kimse bilmiyor ki.
Nobody knows the Doctor's real name.
Kainattaki en çağdaş medeniyetiz ve siz insanların şu cinsiyet konusundaki takıntısını milyarlarca yıl evvel aştık.
We are the most civilised civilisation in the universe, we're billions of years beyond your petty human obsession with gender and its associated stereotypes.