Madem traduction Anglais
12,853 traduction parallèle
Madem sistemin kurallarıyla oynamıyoruz B planını uygulasak nasıl olur?
I see we're playing outside the rules of the system, so why don't we go to Plan B?
Şey, madem muhabbet ediyoruz burası uzaylılar için, ideal bir iniş alanı olurdu.
Well, you know, speaking of that, this is the ideal landing site for aliens.
Acele et madem, yaşlanmadan gidelim.
Well, get a wiggle on. While I'm still young.
Söyle madem, neden onu seçtiniz?
So then tell me, why did you choose her?
Yani, kasaba tamamen elindeydi madem bunca uyuşturucu bulunan bu kamyonu nasıl çaldım ben?
I mean, if he had it so locked down, how did I steal this truck full of all these drugs?
Madem gerçekten böyle istiyorsun.
If that's what you really want.
- Madem ısrar ediyorsun.
- Oh, if you insist.
Bunu söylemezdim ama madem sordunuz bence Marya'ya korkunç davranıyorsunuz oysa onun sizi ne kadar sevdiğini ve saydığını herkes görebilir.
I wouldn't have said it, but as you ask... I think you treat Marya abominably, when anyone can see how much she loves you and respects you.
Senin kararın, madem canını tehlikeye atmak istiyorsun.
Up to you, if you want to risk your life.
Madem bunu biliyordun, neden işe girdin?
If you knew that, why did you take the job?
Bunu pek tercih etmiyorum ama madem beni buna zorladın.
I should greatly prefer not to, but since you have forced the gift upon me,
Aslında aldığımız cüzdanları iade edecektik ama madem kimse onurlu davranmıyor, bizim cüzdanları ve onları saklayıp kazandık sayalım.
Yeah, we were gonna actually return the wallets that we got, but, uh, Yeah. since no one seems to be... being honorable, uh, maybe we keep our wallets and those and, you know, Yeah. chalk it up as a win.
Madem gammazlık yapıyoruz.
Well, as long as we're "tattling,"
Madem bir üst seviye istiyorlar biz de onlara üst seviyeyi vereceğiz.
The network wants next level, we're gonna give them next level.
İyi madem. tamam.
All right, yeah.
Gracie, madem geldin viskinin geri kalanını lavaboya dök.
Gracie, as long as you're here, go ahead and empty the rest of that bourbon in the kitchen sink.
Madem inanması bu kadar güç muhtemelen gerçek değildir.
If it's too hard to believe, it's... Probably not true.
Madem artık kendine geldi, hukuki desteğe ihtiyacı var.
Now he's come round, he needs legal advice.
Beni ilgilendirmez ama madem sordun.
Well, it's none of my business, but since you ask,
- Madem bunu istiyorsun.
If that's how you want it.
Madem o kadar kibarca bir istekte bulunuyorsun...
Well, since you asked so nicely...
Madem kalmayacaktık neden buraya geldik ki?
Why did we come here if we are not staying?
Peki itiraf ediyorum, madem hayatın bir anlamı yok bu deliliğin bitmesini istiyorum.
Well, I confess that... if life is nonsense... I just want this madness to end.
Madem lastiğiniz patlak değil hadi git bakalım.
You don't got a flat, go on, drive.
Peki. Madem kendini o kadar rahatsız hissediyorsun...
Well, since you're feeling so uncomfortable...
Agustin ve Edward, madem ki birbirinize şahitler önünde yemininizi ettiniz. Kaliforniya eyaletinin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi hayat ortağı ilan ediyorum.
Inasmuch as you, Edward, and you, Agustín, have pledged your love to each other in front of these witnesses, by the power vested in me by the state of California,
- Tamam, sonra geliriz madem.
Very well, we'll come back later, then.
Madem ikimizin de işi çok, kısa keseyim.
Since we're both so busy, I'll cut right to it.
Madem kabul etmemi istiyorsun kabul ediyorum.
You want me in, I'm in.
Peki madem, bulaşıkları sen yıkarsın.
All right, you're doing the dishes.
Senin için ne iyiyse ona odaklanalım madem.
So, let's focus on what's best for you.
- Madem değildin, neden ona eminim dedin?
If you weren't sure, then why did you say... you were sure?
Peki madem neden bir gurup içinde pantolonunu indiriyorsun?
So why are you getting your panties in a bunch, then?
Madem söylediklerin doğru... -... başka birine de kurtarabilir misin?
If what you say is true, could you save someone else too?
Konuşturup ceza verin madem.
Get them talking and fine them.
Madem öyle sen siktir git, istifa et.
So quit your fucking job.
Haydi madem, ödülünü ver.
All right, come on.
Sadede geleyim madem.
Well, let me be direct.
Madem biri olacak bari o düzenbaz olsun.
Well, if it's gonna be someone, it may as well be that fraud.
Madem zıplıyoruz, Herkes desin "Ho"
♪ Now that we got the spot jumping ♪ ♪ Now that we got the spot jumping ♪ ♪ Everybody say "ho" ♪
Sen de git yemek al madem.
- You can get yourself dinner.
Ona inanıyorsun madem.
- If you believe in her, why not?
Avukat bulalım madem.
So, we get a... hire a lawyer.
Madem yok niye patron olmak istiyorsun?
- I know. If you don't know, then why do you wanna be boss?
1992 yılında Japonya'da çok ünlüydü. şimdi de oturma odamızda ünlü olsun madem.
It was a hit in Japan in 1992 and right now, let's make it a hit in our living room.
Madem bu kadar zahmete katlanacaktınız hiç değilse adamın eli bu işe daha yatkın olsaydı.
Well, if you're gonna go to all that trouble, you could've at least given him a steadier hand. This looks like shit.
Madem geldim, seni muayene edeyim.
Since I'm here, I'll examine you.
Madem öyle belki de Cliff'le sen takılmalısın.
Well, then maybe you ought to hook up with Cliff.
Madem öyle, holün açılmasını istiyorum.
Perfect. Then I want my hallway cleared.
Peki, madem cepler hakkında konuşuyoruz,... belki de bana İngilizlerin neden ellerini ceplerine atmadıklarını anlatabilirsiniz.
Oh, well, if it's pockets we're talking about, maybe you can explain why the British find theirs so hard to open.
- Peki madem.
- All right.