Major traduction Anglais
22,311 traduction parallèle
... büyük bir...
- A major...
Gecenin sonunda bir stokluk NZT'miz vardı ve aynı zamanda Manhattan'da iş yapan büyük uyuşturucu satıcılarının isimlerini almıştık.
At the end of the night, we had a stockpile of NZT as well as the names of the major drug dealers selling in Manhattan.
Bu ülkedeki her büyük haber ajansı tarafından yayınlandı.
It's been picked up by every major news agency in this country.
Tamam, sağlam birkaç haber yazdın ama... asla bir gazeteyi yönetmedin.
Yeah, you'd written for some major publications.
Ama babası Peter Warren son seçimde başkan adayıydı.
But his father's Peter Warren, major presidential contender in the last election.
Tomografi ve röntgen sonuçlarına göre büyük damarlar zarar görmemiş.
C.T.s and X-rays show that it's not located near any major vessels.
- Fizik okuyorum.
I'm a physics major.
Bu adamın tüm saldırıları büyük siyasi olaylara sebep oldu.
All this guy's attacks happened during major political upheavals.
İnsan hakları yasasının geri alınmasını mı?
A major rollback on civil rights?
Kocanın ameliyatı iyi geçti ama büyük bir travma atlattı.
Your husband's surgery went smoothly, but he has suffered a major trauma.
Büyük tıp tesislerinden uzaklaşmadık.
We were never far from a major medical facility.
Bakın, ciddi bir kalp krizi geçirdim.
Listen, I've had a major heart attack.
* Yer kontrolü, Binbaşı Tom'u anlatıyor. Uzun olabilir.
So ground control is telling Major Tom this could be long one.
Trenler ya durmuş vaziyette ya da ana tren istasyonlarından saatlerce gecikmeli olarak kalkıyor.
Trains are stopped or running hours behind schedule from major London railway stations.
Bir düzine azılı suçluyu al.
You get a dozen major criminals.
Nazilerle onu ölüme terk ettiğinden beri Major seni arıyordu.
The Major has been looking for you ever since you left him for dead with those Neo-Nazis.
Seni işe alıp Major'e söylemeyeceğimi mi sanıyorsun?
You honestly expect me to bring you on and not tell the Major?
Major'u bulup onun da işini bitirebilirim.
I could go find the major, and I could end him, too.
Büyük bir ulusal güvenlik sorunumuz var.
We have a major national security breach.
Alman BND'ye göre yurt içini hedef alan büyük bir saldırının olması çok yakın.
The German BND captured chatter indicating that an attack on a major domestic target is imminent.
Çünkü Jane'in nerede olduğuyla ilgili ciddi çekincelerim var.
Because I've got some major reservations about Jane's alibi.
Ağır suçlardan ayrılma isteğini hayal edebilseydim açıklamasını daha erken bulurdum.
The explanation would have occurred to me sooner had I ever imagined you'd be willing to transfer out of Major Crimes.
Evet, Sandstorm'un büyük bir katliamı önlememize yardım ettiği doğru.
Look, it's true. Sandstorm helped us prevent a major disaster today.
Bu, burada büyük bir önceliktir.
That is a major priority over here.
Hiç şöyle hissettin mi... Mide ekşimesini düzelmet için kullandığımız yollar tarafında mahvolsaydık hayatımızdaki önemli şeylerin çoğunun kontrolümüzde olmadığının farkında olmak için kendimizden geçecektik.
You ever feel like if we're overwhelmed by ways to fix heartburn, we'll be too distracted to realize that the major things in life are mostly out of our control?
Jane'in nerede olduğuyla ilgili ciddi çekincelerim var.
I've got some major reservations about Jane's alibi.
Hayati organlarında sorun yok... -... başına en iyi travma doktorlarından birini verdiler.
But no major organs were hit and, um... and, uh, he's got one of the best trauma surgeons
Dünyadaki başlıca terör örgütlerini finanse ediyor.
He's basically the bank for every major terrorist organization in the world.
Üç büyük otoyolun geçtiği nadir şehirlerden.
It's one of the few cities in America serviced by 3 major interstates.
İki vakada da katil önemli damarları kesmiş.
In both cases, the killer severed major arteries.
Çocukluğunda yaşadığı büyük bir travmadan sorumlu tuttuğu kişileri öldürüyor.
He's targeting people that he holds responsible for a major trauma in his childhood.
Her yıl büyük bir karakter öldürülüyor.
Yeah, they kill off a major character each season.
Sanırım major bir sorunumuz var.
I think we've got a major problem.
Özel isim olarak mı yoksa büyüklük küçüklük olarak mı?
A "Major" major problem or a minor major problem?
- Hiç bir zombi gördün mü Major?
Did you ever see a zombie, Major?
- Major sadakat testini geçtiği için memnun olmalısın.
You must bepleased Major passedyour loyalty test.
Ben biyoloji okudum.
I was biology major.
Kirlenmeyi kontrol altında tutma konusunda büyük sorunlarımız var.
We have major trouble controlling contamination.
Ve tüm büyük haber kanallarına göndermeye hazırım.
And ready to upload it to every major news network.
Bu kampüsteki çoğu öğrenci o kadar çok içiyor ki bira oyunları üzerine okuyoruz deseler kimse şaşırmaz.
Okay, you do realize that the majority of students on this campus drink so much they could major in beer pong?
- Önemli değil Binbaşı.
- It's all right, Major.
Anlaşıldı, Yoldaş Binbaşı.
Understood, Comrade Major.
Desteğe ihtiyacımız var, Binbaşı Yoldaş.
We need support, Comrade Major.
Majör.
Major.
Eh bi bakarsak - - yiyecek stoklarına baya büyük zararlar verdiği belli.
And by looking at her - - that mouth did some major damage.
Bu gidişle düşüşü kötü olacak.
Think she's headed for a major crash.
İç organlarında önemli bir hasar yok.
He has no major internal injuries.
- Biz de harekete geçiyor muyuz, binbaşı?
Are we being deployed, major?
Neyden bahsediyor, binbaşı?
What's she talking about, major?
'God Bless the Child', sol majör.
"God Bless the Child" in a G.
Binbaşı, beni buldu bugün.
Today The Major found me.