English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ M ] / Melancholy

Melancholy traduction Anglais

508 traduction parallèle
Jean Diaz, şair zeki, melankolik sevecen, tam bir Fransız.
Jean Diaz, the poet, all intelligence, all melancholy, all tenderness, all France.
Gel ve yok et o melankolik halimi
Come and erase my melancholy
Burada, çok bunalımda olanlar var, melankolik, onlarla yaşamak imkansızdır ve şiddet uygularlar.
Below here, they are extremely depressed, melancholy, impossible to live with and often become violent.
Bunalım ve melankoli.
Depressed, melancholy.
Hissettiğiniz muhtemelen mutluluğun melankolisi. Aşkın bile sonsuz olmadığını fark ettiğimizde üzerimize çöken o karanlık duygu.
What you probably feel is the melancholy of happiness that mood that comes over all of us when we realize that even love can't remain at flood tide forever.
Dağılır tüm efkarımız Swingali'nin yanındayız
Why be melancholy When we got Swingali?
"Melancholy Baby", si notasından.
"Melancholy Baby" in the key of G.
Geçen gece çok üzgün görünüyordu.
Last night, he seemed inclined to melancholy.
Şairler, kadınları bürüyen şeyler aşk ve melankolik prens hayalleridir der ama kardeşim her zaman rostoyu tercih eder.
The poets say women are wrapped up in love and dreams of melancholy princes but my sister prefers roast beef any day.
Bu eşsiz toplantıya hüzünlü ev ev hizmetçisi Bayan Monteith de dahil oldu.
Into this unique gathering came their melancholy housekeeper,
Melankolinin Anatomisi.
Anatomy of Melancholy.
Burton'dan Melankolinin Anatomisi.
Burton's Anatomy of Melancholy.
Burton'dan Melankolinin Anatomisi mi?
Burton's Anatomy of Melancholy?
Bugün Cumartesi ve tüm hafta sonunu Melankolinin Anatomisi ile boğuşarak geçirdiğini düşünmek bana ızdırap verecek.
It's Saturday. I'll have a headache thinking about you wrestling with The Anatomy of Melancholy all weekend.
Adamın "Hüzünlü Bebek"'i çalmaktan bıkıp kaçacağını sandım.
I thought the guy was gonna break out with "Melancholy Baby."
Gözlerin ne kadar üzücü, melankolik,
Your eyes so sad, melancholy,
Başka bir şey var içini kemiren, başka bir sır yatıyor derdinin arkasında. Korkarım bu sır ortaya çıktığında bir felaket gelecek başımıza. Bunu önlemek için verdiğim karar şu :
There's something in his soul o'er which his melancholy sits on brood, and I do fear the unheeded consequence will be some danger, for which to prevent I have in quick determination thus set it down -
Biraz melankolik sanki yüzünden okunuyor ki bu çok ilginç.
There's an expression of melancholy in his face, my dear, which is very interesting.
Melankolik durumlarda okunmak üzere kaleme aldığım bir kaç dizeyi okumak isterim
I should like to read some verses composed by myself for use on these melancholy occasions.
Gelecek bilinmez, geçmiş ise melankolik.
The future is unknown, the past melancholy.
Hanımefendi melankoli hastası.
Madame has moments of melancholy.
Bir garip ve hüzün dolu eğlence, tüm bedenimi sarmış durumda.
A strange, melancholy joy takes over my entire being.
Ben onu zevk ve hüzünle dinlerdim.
And I'd stand listening, excited and melancholy.
Alaca karanlığın cazip hüznünde, mumların titreşmesi gözlerinde dans ederken, sana seni sevdiğini söyleyecek.
And in the elegant melancholy of twilight, as the candles flutter and make your eyes dance, he will tell you he loves you.
Gece ışığının hoş hüznünde seni sevdiğini söyleyecek.
And in the elegant melancholy of twilight, he will tell you he loves you.
Geçmişe hiç bakmayacağız, sıkıntılara, üzüntülere saplanıp kalmayacağız.
We'll never look back, never become stuck in greyness and melancholy.
Tüm kasaba, içe işleyen bir çöküntüye kapıldı... Ve herkes gözlerini kapatıp dilini tutarak bu imtihanı veremedi.
The whole town fell into a sort of settled melancholy and all the people in it closed their eyes and held their tongues and... failed the test with a whimper.
Yolculukların kederli ve melankolik bir tarafı vardır.
There is something sad and melancholy about trips.
Ancak insan yeni bir yer bulmak zorunda... Aksi taktirde bir daha kederli ve melankolik olması mümkün değil.
But one has to find some new place, or it would be impossible to be sad and melancholy again.
Maceracı, neşeli ama sevgi dolu, düşünceli bir aşıksın ve her şeyden önce tutkunu göstermelisin!
You are adventurous, gay, but with a lovers brooding melancholy, and above all, you must show passion!
Şiirlerde geçen o haşin sandalcının teknesiyle, o hazin nehri geçiyordum sanki. * Sonsuz karanlık ülkesine gidiyordum.
I crossed, methought, the melancholy flood... with that grim ferryman that poets write of... into the kingdom of perpetual night.
Kral hasta, hâlsiz ve umutsuz. Doktorları çok endişeli sağlığından.
The king is sickly, weak and melancholy, and his physicians fear him mightily.
Yol yorgunluğu sizi biraz sarsmış.
Ah, the weary way hath made you melancholy.
- Mahzun Lord Northumberland'ı gördün mü?
- Saw you the melancholy Lord Northumberland?
Melankoli ve mutsuzluk.
So melancholy, so joyless.
The Rachel, hüzünle kayıp çocuğunu ararken başka bir yetim buldu.
The Rachel, who in her long melancholy search... for her missing children found... another orphan.
Neden bu kadar hüzünlüsün?
Why so melancholy?
"Gel Melankolik Bebeğim" in ilk notaları canıma yetiyor.
All they have to do is play eight bars of "Come To Me, My Melancholy Baby"
Sanırım artık zamanım geldi.
[soft melancholy music] Well, i gu ess it's Time for me now.
Bu melankoli neden?
Why this melancholy?
Bu evin kasveti bana yarıyor.
The melancholy of this house helps me.
Seni çok melankolik yapıyor!
It makes you feel so melancholy!
Kimin melankolik olmaya hakkı var?
You know who has the right to be melancholy?
Bazı hüzün hırsızları çaldıklarını geri veriyor.
Some melancholy burglars give back their loot.
"Sana aşığım selvi, çünkü senle benziyor melankoli!"
"I love you, oh cypress tree" "for your melancholy is like me"
Sence de bu şiirde yolunda gitmeyen bir şeyler yok mu? - Senle denmez orada!
I don't think you can say "your melancholy is like me"
Kafamdaki çığlık giderek yok oldu... ve şu üzücü gerçeği anladım, ne yarın, ne cuma : ne de başka bir gün ya da gece... onu öldüremeyecektim.
The scream grew more and more remote and I realized the melancholy fact that neither tomorrow nor Friday nor any other day or night could I make myself put her to death.
Sarışın, melankolik, etli butlu...
Blonde, melancholy, round...
Don Diego'nun hayranlıkla izlemesi için ne melankolik bir sahne.
What a melancholy scene for Don Diego to contemplate.
( melânkoli teması çalıyor )
( melancholy theme playing )
Rüyasında buraya Kasvetli Tepe deniliyordu.
The table's name was Melancholy

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]