Misal traduction Anglais
354 traduction parallèle
Misal, efendinin şakasına gelirsek güzel mürebbiyeye biblo almam için... gece yarısı beni dışarı göndermesi.
For instance, in a way, there's humor in the master sending me out in the middle of the night to buy trinkets for the pretty governess.
Misal, bu gerçek.
For instance, this is reality.
Misal, eve yazdığın tüm o mektupları ve asla eline ulaşmayan cevapları.
All these letters you write home, for example... and the answers you never get.
Misal, bir erkek bir kadınla konuşurken şapkasını çıkartır.
Such as. A man doesn't talk to a lady with his hat on.
Misal, bilirsiniz duman gökyüzüne yükselmek ister. Fanusa doldurulmuş yeterli duman beni yukarı çıkarabilir.
As, for instance, smoke having a natural tendency to rise, blow in a globe enough to raise me.
Söylesene Talbot, Fenton yarın geldiğinde misal başıma ölümcül bir kaza gelse sence Slade Saunders kitaplarını devam ettirmene izin verir mi?
Tell me, Talbot, when Fenton comes down tomorrow... if something happened to me in the meantime, a fatal accident, say... do you think he'd let you continue with the Slade Saunders books?
Misal :..
MAG ELLAN BEVIS- -
" Ama neden olmasın ki İngilizler misal?
" Oh, why can't the English learn to...
Uc polonyali ve digerleri misal kilisede saklaniyorlardi.
Three polish guy and others for example were hiding in the church.
Misal, 30 Nisan'da yeni bir genel grev emri verilmesi ve yeni bir başarısızlığa doğru ilerlenmesi.
Issuing a new directive for a general strike on April 30th... and heading for a new failure.
Daha genç olanlarınız biraz açık bir misal verebilir mi?
Could one of you younger fellows give a clearer explanation?
Ama konformizm başka endişelere sürükler seni,... misal, babanın işini üstlenmen.
But conformity leads to other worries, for example, taking care of your father's business.
Misal, diğerleri arasında adı şimdi aklıma gelmiyor bir meslektaşın oğlu vardı.
For example, there was the son of a colleague whose name escapes me, among others.
Misal Juliet ; mücadele veriyor, cesaretle savaşıyor. Polis dayağını çoktan yedi bile.
Take Juliet, she fights, she fights with courage she's already been beaten up by the police.
- Fi misal, bir süre önce, hala anlayamadığım bir şey oldu.
- For example, a while ago, something happened that I still don't understand.
Misal zaman zaman bankadaki muhtelif paranın tutarını saklıyoduk.
For instance we've been keeping various sums of money at the bank from time to time.
Misal bu çizim bugün piyasada kaça gider?
How much is that drawing worth on the market today?
Katalogdaki misal bu Elmyr tarafından resmedilmiş... Modigliani tablosu.
In this catalog was this Modigliani... which is a Modigliani by Elmyr.
Eğer Hughes konuşamıyorsa, ya da konuşmuyorsa... öyleyse neden birileri - misal Clifford Irving - onun yerine konuşmasındı.
Well, if Hughes couldn't speak, or wouldn't... then somebody - and why not Clifford Irving - could do the speaking for him.
Misal ; sütyen.
One example, the brassiere.
Misal, o telefondaki ses... o kişi Hughes idi ve doğruyu söylüyordu, ama şunu da unutmayalım... Hughes, daima dublör kullanırdı.
Theories, if, for instance, that telephone voice... was Hughes and was telling the truth, we should remember... that Hughes had been known to make use of doubles.
Edith, misal?
Edith, maybe?
Misal, şimdi sizlere Oja'nın dedesini tanıtayım.
Just for instance, I give you Oja's grandfather.
Biri büyükleriyle çevrelenirken diğeri büyüklerinin lakırdı ve önyargılarını misal alır.
One is surrounded by adults one looks up to, adults full of words and prejudices.
Misal ; "seni görmek için sabırsızlanıyorum."
For example - I'm dying to see you.
Somut bir örnek, Eğer şöyle misal vermek gerekirse.. .. bu bizim yöntemlerin gerçekten işe yaradığının göstergesi.
A concrete example, if I may put it like that, of the fact that ourprinciples really work.
Titan'ı alın misal, Saturn'ün dev uydusu.
Or consider Titan, the giant moon of Saturn.
Misal cumartesi günleri özel olarak ne yapıyorsun?
Hey, how about doing something special this Saturday?
Misal onun için, ne yapmaya razı olursun?
For example, what would you be prepared to do for him?
Misal, "kayıp bağlantı" dersem, kesin beni içeri alırsın.
You'll surely let me in if I say : "missing link".
Beynin, mesela, öyle küçük ki Baldrick, misal, aç bir yamyam kırıp kafanı yarsa, içinden ufacık bir bisküviyi kaplayacak kadar bir şey çıkmaz bile.
Your brain, for example, Is so minute, Baldrick, that if a hungry cannibal cracked your head open, there wouldn't be enough inside to cover a small water biscuit.
Bu misal.
This, for instance.
Misal yaratılış mitlerini düşün.
Take your creation myths, for example.
Misal, köpekler.
For example, dogs.
Eğer dedikodu olmasaydı, kimin ne kadar kazandığını bilemezdik misal.
If it wasn't for gossip, we wouldn't know how much everybody makes.
Farz-ı misal ; bugün ne yaptın?
For example, what did you do today?
- Sahibin benim. Ağzımı açarım, seninle ilgili söylentiler dolaşır, misal.
I just open my mouth. rumors start to fly. about you. for instance.
Misal yarın...
Well, like tomorrow, for example, I...
- Evet, misal geçen sene Texas güzeli yarışmayı kolayca kazanmalıydı.
- Yeah, like last year Miss Texas should have won easily.
"Il Mostro" misal.
"ll Mostro" is at least
Küçük çocukken olmak istediğin bir şey yok muydu kovboy gibi bir şey misal?
Think, Greg. Isn't there something you wanted to be - when you were a little boy, you know, like a cowboy?
Misal, bak bu adamın kocaman bir kafası var.
- Llke, see, that guy's got a really big head. - Oh.
Bir kıza sahip olmak, fedakârlık gerektirir, dostum. Misal Jackie.
Hey, man, having a chick is about sacrifice.
Misal?
Like what?
Misal?
Such as?
Misal bana bak.
For example, take a look at me.
" Başka kimse yenemez, bakın Paro geldi. O bile kazanamaz misal.
No one else wins, here comes Paro but she can't win either.
Ne kadar güzel olduğun olabilir mi misal?
Like how beautiful you are?
Misal, şu ikisi.
Like those two, for instance.
- Misal.
Precedent.
Ben kendim beş kez evlendim misal.
I've been married five times myself.