Misır traduction Anglais
64 traduction parallèle
MIsır'ın altının ve üstünün kralı..
King of Upper and Lower Egypt...
Delilleri saptırıyor!
He is mis-stating the evidence!
" Zanlı Laura cezalandırıldı. Demek Vorzet'miş!
So it was Vorzet!
İşte hazır, Baba, dumanı üstünde, mis gibi.
Here we are, Dad, nice and steaming.
Haydi çocuklar yemeğe, çorba hazır mis gibi oldu.
Time to eat, boys. The soup's ready. Come on!
Yumuşacık, kıvır kıvır ve mis kokulu.
So soft, and curly and perfumed.
Stepan Razin'miş gibi bak ona, bozkır yağmacısı.
Look at him, like some Stepan Razin, the steppe invader.
Temiz akarsular, mis kokulu çimenler... - ayrışabilen tuvalet kağıtları gibi. - Hayır.
Clear, freshwater streams, fragrant meadows... biodegradable toilet paper, the works.
Yarın saldırıya geçmeye niyeti olmayan bir arkadaş, yanlış şeyler yapabilir. Haklısınız efendim.
A chap might get a bit mis if it wasn't for the thought of going over the top tomorrow!
Yüzyılardır kayıp olan tek prototip ve sen bana neyle geliyorsun "cihazı almış olmalı" miş.
A one-of-a-kind prototype lost for centuries, and all you have for me is "he pulled a switch."
Belki de bir yanlış anlama vardır ortada.
Maybe there's a mis-fucking-understanding.
"Hayır, teşekkür ederim" miş. İngilizceyi doğru konuşamıyorsun.
"No, tanks, Mom." Guy can't even speak good English.
Eğer intikam alırsanız, müdür burayı kapatır ve iş miş kalmaz.
If you retaliate, the warden's gonna lock this place down and there ain't gonna be no business.
O deli Patti Smith'miş meğer. RCA'DA İHANET GECESİ 5 KASIM 1976 Tüm sahne şıkır şıkır parlıyordu.
The whole stage Was like all twinkling.
Hayır, onun adı Percy'miş.
His name's Percy.
Mis kokusu tam önümüzde ruhlarımıza saldırır.
Right in front of us the aroma attacks our souls.
Mis kokulu kutsal tabağın üzerinde süzülen koruyucu melekleri dahi uyandırır.
Waking even the guardian angels who float around the aromatic and holy dish.
Ohh, mis gibi mısır gevreği!
Ooh! Stix cereal!
İsmi de Jenny'miş sanırım.
Its name was Jenny, I think.
Örneğin ; katatonik şizofren çok durgundur, tepkisizdir fakat her şeyin farkındadır.
For example ; a catatonic schizophrenicm mis vely vwthdrawn, vely inertm mbut aware of even / thing,
Sanırım adı Katherine Landis'miş.
I believe her name was kathy landis.
# Mis kokuyor ambır gibi topraklar.
Leaves on trees flourishing Everywhere beautiful scenting
"Mis kokuyor ambır gibi mi?" Amber gibi. Değil mi? Neymiş?
"Beautiful scenting?" It should be "sweetly scenting," right?
Bunlar yanlış algılamadır, ilk olarak bu cinsiyet oluyor.
There are mis-identities, initially, of the sex of penguins
Öyle olsaydık, Justin yastığı Amy Greenblatt'miş gibi davranır mıydı hiç?
If we were, would Justin pretend that his pillow was Amy Greenblatt?
Kurbanının ayağındaki beyaz toz, Permetrin'miş, bir sinek kovar, aynı zamanda pire-savarlarda da kullanılır.
The white flaky trace on your victim's feet was permethrin, An insect repellent, also used in flea dips.
250 milyon yatırımı yapan şirket, HudsonBarney'miş.
It was HudsonBarney which invested 250 million.
Pardon, hayır, Terry'miş.
Oh, I'm sorry, no, it's Terry.
Hayır, aslında söylemek istediği, "adisyonuma ekleyin" miş tabii bunu da hiç ödememiş.
No, it was just like he said, "put it on my tab,"
Kim'in kaçırıldığı gece onları Harvey'e götüren Colin'miş.
The night that Kim was taken it was Colin that brought them Harvey's deal.
Kızlarım, bunun hoş görünmeyeceğini bildiğim için sır olarak saklıyordum.
Mis hijas, I knew this would be awkward, that's why I was keeping it a secret.
Yanlış zamanda alırsan, ölürsün. İçki içersen ölürsün. Yanlış ilaçlarla karıştırırsan, ölürsün.
Mis-time your dose, you die, couple of drinks, you die, mix it with the wrong drugs, you die.
Hayır, bu aptal bir kızın hatasıydı. Kocanız da bir.45likle öldürüldü.
No, it was a foolish girl's mis your husband was murdered with a.45
Pomeroy dedi ki ; bana tecavüz ettiği için 15 yıl yediği halde senin bir hastaneye yatırılman "hiç adil değil" miş.
Pomeroy said it was "unfair" for him to get 15 years in prison for raping me and you get sent to a hospital.
Hayır, Holly'miş.
No, it's Holly.
Hayır, hatırlayamadın sanırım. Ben de seninle geliyorum.
No, you've mis-remembered there.
- Ellerini kaldır!
You're making a mis... wait!
Hayır efendim, Philip'miş.
No, sir, it was Philip.
Aslında yaş sınırı olan film, benim annem.
You know what? My mis an r-rated movie.
İddialara göre Tree Hill Kafe dün gece saldırıya uğramış, ve söylenenlere göre saldırıyı gerçekleştiren Karen'ın Kafesi'nin sahibi Brooke Davis'miş.
Well, Allegedly, Tree Hill café was vandalized last night, and, supposedly, it was Karen's café owner Brooke Davis.
Karısıyla bir araya gelmiş. Sanırım adı Mary'miş. Buraya onunla yaşamaya gelmiş.
he met his wife- - mary, i think her name was- - and she came here to live with him.
- Les Mis harikadır!
Les Mis is great!
Hayır siz demin Sezen dediniz ya o yüzden söylüyorum.
You mis understood. You said Sezen just before, that's why.
Binlerce yıl, parfüm üreticileri, aşırı tatlı ve mis kokuları dengeleyip güzel bir koku haline getirmek için farklı, ekşimiş kokular kullanmıştır.
For thousands of years, perfume makers have used a single disparate, rancid note to counterbalance all of the other sweet and unctuous scents in a fragrance.
Belki Ridley yanlış saymıştır.
Maybe Ridley mis-counted it.
Adı Donny'miş, muhtemelen kod addır.
Calling himself Donny... probably an alias.
Hayır, ama gereksiz yere alarmı çalıştırdığın için işlem başlatabilriiz.
No, but we can follow mis... for pulling the alarm.
- Hayır! Yakışıklı Prens'miş aslında.
- No, he's a regular Prince Charming.
Hayır bu bizim Tekrarcı Pete'miş.
No, it's Re-Pete.
[Chuckles] zaman sahte hipnoz o konuşabiliriz miş benim komada nişanlı ve sonra beni hortum çalışır para için, ben tür duyuyorum.
When a fake hypnotist pretends that he can talk to my comatose fiancé and then tries to hose me for money, I kind of am.
Bu el yazısını da nerde görsem tanırım. Matty'miş. Beni kodladın ha?
It was like you were the only two people on earth, and you couldn't stand the thought of ever being away from him again.