Monster traduction Anglais
13,390 traduction parallèle
- Başka bir canavara ihtiyacımız var.
- We need another monster.
Sophie başka bir canavar arıyor.
Sophie's out looking for another monster, as we speak.
Başka bir canavar bulana kadar Saklı Kalan gücünü toplar ve Crane ölür.
We're not going to find another monster before the Hidden One's power overloads and Crane dies.
Sen bu canavar değilsin, Joe Corbin.
You are not this monster, Joe Corbin.
Pandora'nın gücümü emmesinden sonra,
I mean, based on how crappy I feel, and how much monster-ness Pandora ripped out of me,
Bu canavarın yaptığını geri çevirmemiz gerekiyor. Bunu nasıl yapacağımızı bilen birini bulman lazım.
We need to reverse what that monster's done, and you got to find somebody to help us figure out how.
Sonra, düşünmeden edemiyorum. Ya bu kadın gerçekten de bir canavarsa ve o beni gerçekten seviyorsa?
But, then, I can't help thinking, what if this woman really is a monster... and he does love me?
Hangar kapıları bir kere açıldığı zaman onun canavar devriyesi üssü talan edecek.
Once the hangar doors are open, his monster patrol will storm the base.
- Ben bir canavarım.
- I'm a monster.
Bugün bana ne tür bir canavar olduğumu hatırlattın ve bunu daha önce yapmadığım için çok üzgünüm.
You made me realize today what a monster I've been, and I am sorry that I didn't do this sooner.
Ama sen hâlâ o eski canavarsın.
But you're still the monster you've always been.
Bir canavarı.
A monster.
Onu sen dönüştürmüş olabilirsin.. .. ama o canavarı sen yaratmadın.
You may have sired him, but you did not create that monster.
Bugün, tamamen yeni bir canavar yaratmış olabiliriz.
Today, I feel, we may have created a new monster entirely.
Lucien Atalar tarafından yapılmış durdurulamaz bir canavar.
Lucien is an unstoppable monster made by the Ancestors.
Bir adamı mı yoksa bir canavarı mı öldürüyorum?
Am I killing a man or am I killing a monster?
Ama sana söz veriyorum, o canavarın bunu almasına izin vermeyeceğim.
But I promise you, I will not let that monster get his hands on it.
- Canavardan başka bir şey değilim.
I'm nothing more than a monster.
Canavardan başka bir şey değilim.
I'm nothing more than a monster.
- Canavarsın sen!
- You're a monster!
İyi kalpli ve nazik bir kadının bir canavara dönüştüğünü ve nihayet iplerini elinde tutan kötülükten kurtulduğunu gördüm.
I saw a kind and gentle woman... transformed into a monster... finally freed of the evil pulling her strings.
Bunu yap, ve o bahsettikleri canavar olursun.
You do this, and you are the monster that they say you are.
Onların hepsi senin bir canavar olduğunu düşünüyor.
All of them, they all think that you're a monster.
Dinle, babamın bir canavar olduğunu kabul etmek benim için de uzun sürdü.
Look, took me a long time to accept my old man was a monster.
Canavarsın sen.
You are a monster.
Kek var seni küçük kek canavarı.
Greens, you little cake monster.
Bir canavar değil.
Not a monster.
O çocuklar kötüymüş gibi davranıyorlardı ama değillerdi. Masumlardı. Onlara asla zarar vermem.
These kids were pretending to be bad, but they weren't, they were innocent, so I would never hurt them, I'm not a monster.
J'onn J'onzz canavara benziyor.
J'onn J'onzz looks like a monster.
Alex, o adam bir canavar. Bana söylemeliydin.
Alex, that man is a monster.
Benim gibi uçabiliyor, benim gibi dövüşüyor. Kurabiye Canavarı gibi konuşması dışında benim birebir aynım.
She flies like me, she fights like me, except for the fact that she talks like Cookie Monster, she is exactly like me.
Yani bir kez daha National City'de süper güçlü bir canavar tasmasından kurtuldu.
So, once again a super-powered monster is unleashed on National City.
Supergirl seni bir canavara çevirdi.
Supergirl made you a monster.
Canavar değilsin.
You're not a monster.
Mars'tan gelen beyaz canavar hariç tabii.
I mean, other than a white monster from mars.
Canavarla ilgili haber var mı?
Any word on the monster?
Annenin kalpsiz, egoist bir canavar olduğunu düşünüyorsun, biliyorum...
I know you think your mom is this heartless, narcissistic monster...
Bulaşmak istemezsiniz! Dostum, canavarların neye benzediğini merak ediyorum.
- Man, I wonder what the monster's gonna look like?
Ayrıca ben kötü biri değilim.
And I'm not a monster.
" Başka dünyadan gelen canavar.
" Oh, monster from another world.
# Çünkü büyün canavarlar onu yaparlar #
♪'Cause every monster that they make ♪
Loch Ness Canavarı gibi gözüküyor.
She look like the Loch Ness Monster.
Birden, herkes canavarmışım gibi davranmaya başladı.
And suddenly, everybody's acting like I'm some kind of a monster.
Kendi canavarımızı yarattık.
We made our monster.
Belki kendi sapkın Frankenstein canavarını yaratmaya çalışıyordur.
Maybe he's building his own twisted version of Frankenstein's monster.
İçindeki şey her neyse önümde duran canavardan daha kötü bir şey olamaz.
Whatever it is can't be much worse than the monster standing before me.
Başından beri yetim bir canavarım.
An orphaned monster from the start.
Her zaman bir canavardı bir psikopat ; insanken bile.
He'd always been a monster, a psychopath, even as a human.
Seni yaratık!
You are a monster!
- Canavar benim.
I'm the monster.
- Sebze var, pasta canavarı.
Greens, you little cake monster.