Mood traduction Anglais
9,154 traduction parallèle
Şiir havamda olmadığımı söylemiştim ama çok teşekkür ederim.
I told you I'm not in the mood for a poem, but thank you so much.
- Sadece o anki ruh halimizi yansıttık.
- We got into a mood and just went with it. - Yeah.
Demek istediğim bir çok mod içerisindeyken kullanabilirsin.
Yeah, yeah. You know, depending on what mood you're in, I guess, for...
Ben pek... modumda değilim de.
I'm not really... in the mood.
Siktirin gidin. İyi günümdeyim çünkü.
Fuck all y'all.'Cause I was in a good mood and shit.
- Keyifsiz gibisin, Brandsma?
Bad mood, Brandsma?
Benim yaptığım bir şeye mi kızmışlar yoksa kötü günlerindeler mi.
You know, like, uh, if they're mad at something I've done or just in a bad mood.
Evet, meğerse yarım düzine yedi kollu şamdan ortam yapıyormuş.
Yeah, turns out half a dozen menorahs really sets a mood.
Ortam da buraya kadarmış.
And there goes the mood.
Spagetti ve sosisli havasında olan?
Hey, who's in the mood for spaghetti and hot dogs?
Haklısın, bütün ortamın içine ettin.
You're right, you did kind of kill the mood.
Adamı düzüşmek için havaya sokmakta iyi bir dövüş gibisi yoktur.
There's nothing like a good fight to get you in the mood for fucking.
Yaratıcı bir ruh hâlinde mi yoksa kötü bir ruh hâlinde misin?
Are you in a creative mood or a bad mood?
Lütfen keyfimi kaçırma.
Please don't be in a mood.
- Keyfini kaçırdığım yok.
I'm not in a mood.
Ortamın tüm büyüsü bozuldu ya.
That was a mood-killer.
Kendim yaparım, bugün kadın becerecek havamda değilim ama Marley'in seni odasında özel olarak eğlendirmek isteyeceğini sanıyorum.
Do myself, I'm not in the mood for cunt today. But I imagine Marley here would like to entertain you, privately in his quarters.
İlaç kas oluşumunu azaltıyor, ruh halini ve su tutumunu etkiliyor.
The pill reduces muscle mass, affects mood and water retention.
- Hayır, benim canım balık istiyor.
Well, no. I'm in a fish mood now.
Hiç havamda değilim, Edward.
I'm not really in the mood, Edward.
Bana bir iyilik yap, sakın Casey'in önünde ağlayıp da atmosferi öldürme.
Just do me a favor and don't cry in front of Casey and kill the mood.
Dana, Kongre Binası'nda atmosfer nasıl?
Dana, what is the mood at the Capitol?
Onu masanın ucuna koyduklarından pek konuşabileceğini sanmıyorum.
I don't think putting him down the far end of the table's put him in a very chatty mood.
Pek sosyalleşecek havada değildim.
I'm not much in the mood for socializing.
Havaya gireceğini bilmiyordum.
I didn't know you'd be in a mood.
Hadi ama. Tam da daha önce hiç yatmadığım biriyle bu işi yapma havasına girdim.
Come on, I'm really in the mood to have sex with someone I've never been with before.
Doğru havaya girmeme yardım et.
Help put me in the proper mood.
Durumu nasıl ayarlacağını biliyorsun gerçekten.
You really know how to set the mood.
- Üzgünüm havamda değilim.
Sorry, I'm not in the mood.
Son zamanlarda her şeye tavırlı.
He's been in such a mood lately.
Dün gece pek konuşacak halde değildim.
I was not in a talkative mood last night.
Gözlem yapma havamda değilim.
I'm in no mood to speculate.
Kırk yılda bir keyfim yerine gelecek olursa takdir de ederim.
Perhaps in a fortnight, I'll be in a mood to appreciate it.
- Yağmacılığa hali olmayabilir.
He may not be in the mood for plunder.
Bak, havanı bozmak istemem ama komiser sonumuzu istiyor.
I'm trying to clear up the dates here. Look, I hate to piss on your mood, but Lieutenant wants a post-mortem on our breakup.
Havan pek yerinde değil gibi, sonra devam ederiz.
You're not in a good mood, so I'll catch you later.
Hiç havamda değilim, Bay Sturgis.
I am in no mood, Mr. Sturgis.
Birileri bir ruh hali içinde.
Somebody's in a mood.
Bir ruh halinde değilim.
I'm not in a "mood".
Ve belki keyfi yerindeyse mantığın sesini dinler.
And maybe, you know, just maybe, he'll be in a good mood, and he'll come to his senses.
Başkan Gainey sarhoş olana kadar bekleyip yanına gideceğiz.
Okay. Wait till Mayor Gainey is in a good mood-slash-drunk, and then we amble over.
- Neden iyi yada sarhoş gibi görünmüyor?
Why does he look like he is not in a good mood?
-... seni bir moda sokuyor.
- really puts you in a mood.
- Canım istediğinde.
When the mood hits.
Şahsen onca konuşmayla çalkantılı ruh hâlinin ve mantık eksikliğinin değerini anlamıyorum ki kardeşim, senin sürtüğün maşallahı var.
Personally, I don't see the value. All that talking, and the mood swings. It's the lack of rational thinking, which, brother, your bitch has got that in spades.
Tuhaftır ki, Niklaus, mimoza içecek modda değilim. Harika!
Strangely enough, Niklaus, I'm not in a mimosa mood.
Sabah kalktığımızda biraz daha sevinçli oluruz diye düşünüyordum.
I would have thought the mood this morning might be a bit more jubilant.
Zamanın daraldığı hissine kapılıyor. Ancak kendisi haklı da.
He's been in a foul mood of late, but he is right.
Ben de buluşma noktasını değiştirmek kafanı rahatlatır diyordum.
And here I thought a change in venue might brighten your mood.
Marcel bu sabah adam kaçırmaca modunda. Ama hazır gelmişken çöz şu bağı.
Well, Marcel's in a very kidnappy mood this morning, but since you're here, unlink me.
Sanırım dün gece ipin ucunu kaçırdım biraz.
- Well, you're in a good mood for a man covered in pigeon shit. I think I overdid it last night.