Mousetrap traduction Anglais
130 traduction parallèle
"Fare Kapanı" başlığını hatırlıyor musun?
Do you remember the title... the mousetrap?
Ortadan kaybolmuştun, ben de Krug'u takip ettim ama o eski tuzaklardan biriyle karşılaştım.
You'd already disappeared, so I followed Krug... but found the same old mousetrap.
Bu üstün yetenek, "Man in a Mousetrap" i yönetmişti The Lost Nymph'i de, üstelik bu iki filmi Oedipus Rex'te başrol oynarken çekmişti.
This genius directed Man in a Mousetrap... The Lost Nymph, and did them both while starring in Oedipus Rex.
"Man in a Mousetrap" in yarınki...
I want to catch the matinee tomorrow...
-... matinesine yetişmek istiyorum.
- of Man in a Mousetrap. - Can't do.
Fare kapanının işleyişini bir kez çözdünüz mü yeterince zekiyseniz, onu bir tramplen gibi kullanabilirsiniz.
Once you understand how a mousetrap works, if you're clever enough, you can use it as a springboard.
Fare yakalamak için fare kapanı kurarsın.
To catch a mouse, set a mousetrap.
O bizim ayaklı fare kapanımız.
He's our migratory mousetrap.
- Fare tuzağı.
- It's a mousetrap.
- Dene, uh, uh, ah, Chu. - Ah Chu.
Let's go back to our mousetrap atoms.
Bir de şu korse var ama onu da fare kapanı olarak kullanıyordum.
Except this here bustle, which I've been using for a mousetrap.
Bu fare kapanını bir aptal bile açıkca fark edebilir eğer o bir fare değilse.
This is a mousetrap as any fool can plainly see... that is, if he isn't a mouse.
Fare kapanı gibi çalışıyor.
It works like a mousetrap.
Ben bir fare tuzağıyım Peynir parçası olmayan
~ I'm a mousetrap without a piece of cheese ~
Ben bir fare kapanıyım Hey!
- ~ I'm a mousetrap... ~
Ben bir fare kapanıyım Bir parça peyniri olmayan
~ I'm a mousetrap without a piece of cheese ~
Fare kapanıyla.
By mousetrap.
- Fare kapanı mı?
Mousetrap?
Ölümcül zehir sürülmüş bir fare kapanı mı?
A mousetrap primed with a deadly poison?
Bir fare kapanıyla... usulca maymun yakalayacağız.
Softly, softly catchee monkey, with a mousetrap.
Kitabın en heyecanlı bölümüne geldim, burada umarım yanıt fare kapanı dersem çok fazla anlatmış olmam!
I've just got up to the most exciting part, when... Well, I hope I won't be giving too much away if I say the answer is a mousetrap.
Fare kapanı mı?
A mousetrap?
Tek yapmanız gereken düzgün konuşmak, böylece Fare Kapanı'ndan daha uzun süre oynarız.
All you have to do is speak your lines clearly, try not to trip over and we'll run longer than The Mousetrap.
Unuttukları bir şey var.Ne zaman daha büyük fare kapanı hazırlasalar fareler daha da akıllanıyor.
But when they build a better mousetrap, the mice get smarter too.
Sen de benim gibi bu limanın bir tuzak olabileceğini biliyorsun.
You know as well as I do, this harbor is a mousetrap.
Daha iyi bir fare kapanı yaparsan dünya bile o peynirin peşine düşer.
Build a better mousetrap and the world will beat a path to your door.
Ne zaman iyi bir fare kapanı yapsak Phibes daha iyi bir fare yaptı.
Every time we've built a better mousetrap, sir, Phibes has built a better mouse.
Yoksa gelir fare kapanıyla döverim, ona göre.
Or I'll come out and beat you down with a mousetrap.
Hey, burası fare kapanı, Mike.
Hey, this is a mousetrap, Mike.
Fare kapanını kendisi kurdu.
He made the mousetrap himself.
Daha iyi bir fare kapanı yapmak. "
TO BUILD A BETTER MOUSETRAP. "
Fare kapanımla.
MY MOUSETRAP.
Kesenin ağzını biraz aç, Noel'deyiz.
Loosen up the mousetrap a little. It's Christmas.
Tam bir fare kapanı.
Like a better mousetrap. - Yeah.
Odamda bir fare kapanı.
A mousetrap in my room?
Bütün fikir daha iyi bir fare kapanı yapmak.
The whole idea is building a better mousetrap.
Baba, ben bir kadınım. yemek pişirmem.
Um, I got a half-eaten piece of cheese from the mousetrap.
- Fare kapanı.
- The Mousetrap.
Fare kapanı.
Mousetrap.
- Kocaman bir fare kapanına ne dersin?
How about a giant mousetrap?
Fare kapanından iyisi yoktur.
Nothing like a nice bit of mousetrap.
Daha önce yakalanmadan bir kapanı boşaltmayı başardı.
Say he has mastered a way to empty a mousetrap without getting caught.
Yarbay Ivanova, bu kapan sizin fikriniz olduğuna göre biz beylere Drazi Tutukevi'ne kadar eşlik ederken siz dinlenmeyi hak ettiniz.
Commander Ivanova, since this mousetrap was your idea, you get to go home... while we escort these gentlemen to the penal colony in the Drazi Freehold.
Yağmacılar değerli yüklerin bir fare kapanı olabileceğini düşünürse, Babil 5'e gelen gemilere saldırmadan önce tereddüt ederler.
If we can make the raiders worry... that every valuable cargo might be another mousetrap, it'll discourage them... from hitting more ships bound for Babylon 5.
Nesnenin bir silah, bir fare kapanı söyledik ki doğruydu.
We said that the device was a weapon, a mousetrap, which was true.
"Artık tren mren yok nene hepiniz burada kapana kısıldınız" sözlerini hiç unutmayacağım.
'None of that anymore, Grandma, you're all sitting in a mousetrap now.'"
Bu bir fare kapanı, değil mi?
That's a mousetrap, isn't it?
Her zaman bedava içki içmek istedim.
There's always free cheese in a mousetrap.
Ya da fare, kapanda ölmüş.
Or maybe killed in a mousetrap.
Onların aptal fare kapanına düştük.
We fell right into their stupid mousetrap.
Her sabah sessiz ve çabuk toplanacaksınız.
Our mousetrap explosion can be slowed down with the aid of a slow-motion camera.