English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ M ] / Move

Move traduction Anglais

117,260 traduction parallèle
Beyrut'un imzası olan hareket, Lübnan Güllesi.
Beirut's signature move, the Lebanese Cannonball.
Hanımlar, beyler. İşte bu çok aşağılayıcı bir hareket.
Now, that is a humiliating move, ladies and gentlemen.
Çekil.
Move!
Peki, ama, Jules, taşımamız gerek, tamam mı?
Okay, but, Jules, we got to move, okay?
Haydi yürüyün.
Move. Move.
Hayır, fazla dolaşma.
No, don't move around too much.
Cooler'ın evine taşınmak bizim için doğru olur mu bilemiyorum.
- I don't know if it feels right for us to... you know, move into Cooler's.
Daha fazla hasar vermeden ona karşı hamle yapmalıyız.
We must move on him before he does more damage. I'm doing all I can, sir.
– Peki iğne neden hareket ediyor?
But why does the needle move?
28 numaralı jüri adayının çekilmesini talep ediyorum.
Move to excuse Potential Juror Number 28.
Sonraki hamlen ne?
What's your next move?
Sonraki hamlen ne bakalım?
What's your next move? Huh?
Koşun, koşun, koşun!
Move, move, move!
Luna, Nyko, yolculuk zamanı.
Luna, Nyko, time to move.
Hadi gidelim.
Let's move.
Koşun!
Move!
Hadi gidelim.
Let's move out.
Kimse hareket etmesin.
Nobody move. Shh.
Senin sıran, Wanheda.
Your move, Wanheda.
Nişancılarımız okçuların hareket ettiğini, görürlerse ateş açacaklar.
If our snipers see archers on the move, they'll open fire.
Kımılda yoksa senide öldürürüm.
Move, or I'll kill you, too.
Hayatınızı yaşayın, tüm bunları geride bırakın.
Move on with your lives, put this shit in your rear-view mirror.
"Taşınmakla iyi ettik" diyorsun.
Good decision to move away, huh?
Ya taşınacaktık ya da ben yeni bir eş bulacaktım.
She's like, "We're gonna move or you're gonna find a new wife." So, uh...
- İşler hızlı ilerliyor.
- Things move fast here.
Çekilin!
Move!
Bu felaket olurdu ama hayatına devam etmeni isterdi.
And that would be terrible, but he'd want you to move on.
Çok cesursun.
That is a bold move.
Pekâlâ millet. Çekilin önümden.
All right, people, move out of my way.
Ama çekileceğim. Beş, dört, üç, iki...
But I'm gonna move in five, four, three, two...
Yürü git.
Move along, Nick Cannon.
Hareket.
Move.
Hadi işe koyulalım.
Let's move.
Kıpırdama!
Don't move!
Yürü!
Move!
- İlerle kardeşim.
- Brother, please move.
Çekilin, patron gelmiş.
Please move. Didn't you see that the boss is here?
Çekil.
Move, you!
Ağzını oynatmayacaksın.
Don't move your lips!
- Güzel hareket!
- Good move!
Çekil diyorum sana!
Move, I say!
Yüz kaslarını çalıştırmamak için mi gülümsemiyorsun?
That you will never move the muscles of your face to form a smile?
Otobüs bugün çalışmayacak.
The bus won't move from here today.
Edison'un telefonla iletişimi keşfetmesi Oppenheimer'ın nükleer füzyonla çalışması ve DJ Kool Herc'in Sedgewick Bulvarı'na 2 tane plak çalar ve mikrofon kurduysa o yüzden yapıyorum.
I do it for the same reason that Edison created telephonic communication, Oppenheimer harnessed nuclear fission, and DJ Kool Herc set up two turntables and a microphone on Sedgewick Avenue in the Bronx... to move at great velocity towards a better future.
Başka bir yere de taşınamam yoksa olayı bildiğimi anlar.
I can't move out,'cause then she'll know that I know.
Bu bana devam etmem için gereken bahaneyi verebilir.
Well, that might give me the cloak I need to move on.
İş birliği yapmak her zaman en akıllı hamledir.
Cooperating was always the smart move.
Sen de bugün taşınacaksın.
And you will move out today.
Ancak İngilterede yarattığımız bu karışıklığa birlikte göğüs gereceğiz. En azından şunu bil ki...
However we move through this mess we've made of England, know this, at least,
Çekil!
Move!
Hareket!
Move!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]