Movies traduction Anglais
11,056 traduction parallèle
Tüm filmleri izledin mi?
You watched all those movies?
Sherry'i sinemaya gönderdim.
I sent Sherry to the movies.
Her ne kadar geceyi seninle film izleyerek geçirmeyi sevsem de Cisco senin kardeşinin yemek davetine gitmen gerekmiyor mu? Gerekiyor.
While I am more than happy to spend an evening watching old movies with you, Cisco, do you not have your brother's dinner to attend?
Sen ve şu filmlerin yok mu.
You and your movies.
Film izleyen bir tek ben mi varım burada?
Am I the only one who watches movies around here?
Filme gittiğinizde kimi göreceğinizi bilirdiniz.
You knew who you were gonna get when you went to the movies.
Harika filmler çekmedim.
I didn't make any great movies.
"Hâlâ film çekiyor musun?"
"Are you still making movies?"
Vizyondaki filmler, politika ya da kahvemi nasıl içtiğim hakkında sohbet etmek istersen, memnuniyetle cevap veririm.
You want to chat about movies or politics or how I take my coffee,
Amerika rüyaları için savaşan göçmen kovboy filmlerini çok seviyordu.
He loved gangster movies... immigrants fighting for their piece of the American dream.
Eğer "Jurassic Park" ı izlerseniz su bardağı bölümüne gelince ileri sar.
no scary movies. Jessica : If you watch "Jurassic Park,"
Nitehawk'ta film izlemeye gider miydi?
Did he catch movies at the Nitehawk?
Sana filmlerde gösterilmeyen şey, bu mesafeden birini vurursan, geri tepmesi olur.
And what they don't show you in the movies is that when you shoot somebody this close, there's blowback.
Filmlerde çalışırdı, sahne malzemesi falan.
He worked in movies... you know, props and stuff.
Korku filmlerini seviyor.
She loves horror movies.
Filmlerde hep işe yarar.
It always works in the movies.
Karımla birlikte oğlumuz Dennis'i sinemaya götürmeyi çok severdik.
My wife and I, we used to love taking our son, Dennis, to the movies.
Akşam yemeği yiyip iki film izledin.
You had dinner and watched two movies.
"Yetişkinler Anlamaz" Filmleri severdim ve hobi olsun diye izlemeye başlamıştım.
"Otona Wa Wakatte Kurenai." [Adults Won't Understand] I got interested in movies and started watching them as a hobby.
Onda büyük bir düz ekran, tüm oyunlar ve filmler var.
He has all the games and movies and a big flat-screen.
Hayranı olduğun filmler var mı?
You-you a fan of, um, movies?
Politika, Minneapolis'e olan iş gezim ya da filmlerden alıntılar.
Politics, a business trip I took to Minneapolis, or quotations from popular movies.
Filmler olsun.
Um... let's go with movies.
En sevdiğim filmlerden birisidir.
- It's one of my favorite movies.
Haydi sinemaya gidelim.
Let's go to the movies.
- Annen filme gitmeyi sevmez mi?
Your mom didn't like going to the movies?
- İlk kez izleyeceğim filme gitmem annemin umurunda değil ama Goonies'i altıncı kez izlediğimde gelmeye karar verdi.
My mom didn't mind going to the movies the first time I saw them, but by the time I saw Goonies for the sixth time, she decided to pass.
Filmlerde insanlar öfkelenince böyle yapar.
And that's what people do in movies when they're outraged.
Çılgın bir partiye gitmekle, evde seninle film izleyip pizza yemek arasında tercih yapacak olsam hep seni seçerdim.
You know? And if I had to choose between going to some big crazy party or staying home and eating pizza and watching movies with you I'd choose you every time.
Meğerse kızı sinemaya gitmiş.
Turns out, his daughter was at the movies.
Televizyon ya da sinema ile pek işim olmaz.
Well, I never had much use for television or movies.
Bir filmde filan duymuştur herhalde.
Probably heard it in the movies.
Filmleriniz var.
Well, your movies will last.
Ona sinemaya gideceğimi söylersin.
Tell him to go to the movies.
Dışarıda bu kıyafetle öylece dolaşmazsın o yüzden dün gece neredeymiş önce onu bulalım.
Look, you don't go to the movies dressed like this. So let's find out where she came from last night.
Annie kurallar yapar, sen partiler verirsin.
I make movies, Annie makes rules, you make parties.
Onun kuralları, senin partini iptal ediyor ama ben olaya dahil değilim, ben sadece film yaparım.
Her rules cancel out your parties, but I'm not involved, I just make movies.
- Yapamam bunları. - Üçkağıtların sadece filmlerde olabildiğini düşünmeye başladım.
I'm starting to think that real grifts only really happen in the movies, and even in the movies they barely make sense.
Tıpkı senin film yapmayı bırakmayacak olman gibi.
Just like you'll never stop making movies.
Ama tüm hayatımı, tek bir koşu bandının üzerinde kalıp Chris Pratt'in filmlerinin reklamlarını izleyerek geçirmeyeceğim.
But, I don't stay on one treadmill my entire life, staring at commercials for movies with Chris Pratt.
Hani filmlerde kahramanın karısı ya da sevgilisi ölmüştür veya kaybolmuştur. Sonra karanlıkta oturur ve projeksiyonunda onun kayıtlarını izler... - Ya da hologramda.
You, you know in movies where the hero's wife or girlfriend is dead or missing, and so he sits in the dark and he watches her in a home movie, or-Or a hologram.
Televizyonu açtığında...
It's just one of those movies
Film sever misiniz?
Hey, you guys like movies?
Ama şu Gümüş Melek filmlerini seviyorsun, değil mi?
But you gotta love those Silver Angel movies, right?
Haydi ya, bunca zaman film izleyebilir miydik yani?
Oh, man, we could have been watching movies this whole time?
- Ama birçok film izledim.
- But I've seen lots of movies.
Unut artık film işini.
Forget the movies.
Film işi güzel iş ama futbol da öyle.
Well, movies are a game, football's a game.
Sinemaya gider miyiz bir ara?
Maybe we could go to the movies sometime.
İki film izleyebilir miyiz?
Can we watch two movies?
Ben filmler yaparım, Britta.
I make movies, Britta.