Mycroft traduction Anglais
292 traduction parallèle
Geldiğim yoldan dışarı çıkıp kardeşim Mycroft ile birlikte bir pansiyon bulacağım.
I will leave the way I came and find lodgings with my brother Mycroft.
Bütün çete ele geçirildi, sadece Moriarty kaçmayı başardı, imza Mycroft.
All gang safely secured, only Moriarity escaped the net, signed Mycroft.
İngiltere'den ayrılmadan önce mal varlığımın bütün idare yetkisini ağabeyim Mycroft'a bırakmıştım.
I made every disposition of my property before leaving England and handed it to my brother Mycroft.
Sherlock Holmes'un dehasını kanıtlayan 60 davasını kaydettim, herşeyle ilgili, Baskervil Tazısı'ndan tutun da gizemli kardeşi Mycroft ve de şeytansı profesör Moriarty'ye kadar.
"In my lifetime, I have recorded some 60 cases," "demonstrating the singular gift of my friend, Sherlock Holmes," "dealing with everything from the Hounds of the Baskervilles"
"Kardeşin, Mycroft."
"Your brother, Mycroft."
Ya senin saatin yanlış ya da Mycroft yanlış tahmin etti.
Either your watch is wrong, or Mycroft has miscalculated.
Mycroft'u tanırım, saatini ayarlamanı öneririm.
And knowing Mycroft, I suggest you reset your watch.
Mycroft'un aklından neler geçtiğini ben de merak ediyorum.
I'm rather curious myself to know what's going on in that Machiavellian mind of his.
Mycroft değil, Madam Valladon.
No, I don't mean Mycroft. I mean Madame Valladon.
- Bay Mycroft Holmes'u görmeye geldik.
To see Mr. Mycroft Holmes.
Rahatsızlığınız nasıl?
How are you, Mycroft?
Mycroft'un emirlerine karşı gelmeyi mi planlıyorsun?
Holmes, are you planning to disobey Mycroft's orders?
Mycroft, ikimiz de bir kadın tarafından yenilgiye uğradık.
Well, Mycroft, it seems we have both been undone by a woman.
Mycroft sana nezarete giderken eşlik edecek.
Mycroft will be here to take you into custody.
- Belki de Mycroft seni üye yaptı.
Maybe Mycroft is putting you up for membership.
Örneğin kardeşim Mycroft.
For example, my brother, Mycroft.
Ama Mycroft'un muhteşem yeteneklerini dedektiflik sanatı için neden kullanmıyor?
But why does Mycroft not use his great powers for detective work?
Mycroft Holmes.
Mycroft Holmes.
Mycroft.
Mycroft.
Mycroft!
Mycroft!
sevgili Mycroft.
My dear Mycroft.
Mycroft, lambayı getir!
Mycroft, get the lamp!
Mycroft, koşuşturmak yaradılışım için zor Sherlock!
Mycroft, I'm not built for running so hard!
Ancak yarı yola kadar gidebildim.
I only got halfway to Mycroft's home.
Bir tek sırdaşım vardı, kardeşim Mycroft.
I had one confidant - my brother Mycroft.
Mycroft odamı ve evrakımı olduğu gibi bırakmış.
Mycroft had preserved my rooms and my papers exactly as they had always been.
Bu kardeşim, Mycroft.
This is my brother, Mycroft.
Oh, Mycroft, Bu ilginç.
Uh, Mycroft, this is interesting.
Mycroft, müfettiş.
Mycroft, inspector.
Bu benim kardeşim, Mycroft.
This is my brother, Mycroft.
Ancak tur sorumlusu ve tatil oteli "Mycroft" un sahibi olan Kanayama-san arabasıyla birlikte uçurumdan aşağı uçtu.
Hmm... Your precious Reika-chan, huh... Hmmf.
Kinkaid, Doğu Hindistan ticaret şirketinden değil mi?
Mycroft Kincaid of East India Trading Company, correct?
Harcourt Grimesby ve Mycroft ile tanışın.
Meet Harcourt Grimesby and Mycroft.
O gece, Russell bizi Mycroft gibi tek bir kuklayla tanıştırdı.
That night, Russell introduced the single figure puppet like Mycroft.
Mycroft ve ben gösterimizi henüz bitirmiştik zamanından önce.
Mycroft and I had just finished our performance... prematurely.
Sağ elimi korumak için. Mycroft'ı yönetmek ağrı ve uyuşma yapıyor.
Operating Mycroft has caused pain and numbness in it.
Roddy her sarhoş oluşunda yaşlı gözlerle Mycroft'dan bahsederdi.
Every while in his cups, Roddy'd get all teary-eyed, talk about that godforsaken Mycroft.
Mycroft şöyle, Mycroft böyle.
Just Mycroft this and Mycroft that.
Mycroft'un kendi aklı var, değil mi?
Mycroft has a mind of his own, doesn't he?
Tüm sırlarımı bilirdi. Mycroft da sizinkileri bildiğinden şüpheleniyorum.
He knew all of my secrets, as I suspect Mycroft knows all of yours.
Bay Doyle Harcourt ve kuklası Mycroft arasında bir vicdan savaşı olduğunu söyledi.
Mr. Doyle suggested that Harcourt and his puppet Mycroft were at a war of conscience.
Mycroft adında bir ikizi vardı.
There was a twin, named Mycroft.
Sadece Mycroft ile konuşacağım.
I will only speak to Mycroft.
Mycroft... Neden iki tane?
Mycroft... why are there two?
Mycroft, ilk görüşmede "bana sor" demiştin.
Mycroft, in our first interview, you said, "Ask me."
- Bırak Mycroft'u yanıtlasın.
- Let Mycroft answer.
Hayır, Mycroft, yapma.
No, Mycroft, don't.
Mycroft, bana bunca zaman anlatmak istiyordun.
Mycroft, you've been wanting to tell me the whole time.
Mycroft yaptı.
It was Mycroft.
Anne ve babamızın ikimizi de yanlarında tutmaya gücü yetmiyordu. Bu yüzden Mycroft'u doğumda evlatlık verdiler.
Mother and Father couldn't afford to keep us both, so Mycroft was given away at birth.
Bay Grimesby, Mycroft'u kendinizin yaptığı anlaşılıyor.
I take it you made Mycroft yourself, Mr. Grimesby?