English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ M ] / Müsait

Müsait traduction Anglais

4,541 traduction parallèle
- Gayet de müsait.
He is available, all right?
Müsait bir yerde beni bırak.
Drop me off when you can.
sansimiza müsait bir tane var.
Luckily, one has just become available.
Sharma bey, müsait mi?
ls Mr. Sharma free now?
Başkanın ofisi hala müsait olmadığını söylüyor.
The chairman's office still says he's unavailable.
Bir de First Lady bu öğlen müsait olacak mı bir bak.
And see if the First Lady will be available this afternoon.
Biz de sizin müsait olmanıza çok sevindik.
We're thrilled that you're open to it.
Müsait misin?
Are you busy?
Konuşmak bana da iyi gelir, müsait olduğun zamanlar bana bildir, teşekkürler, Michael. "
"I'd love to talk, " but you'd better give me some proper hours to call. Thanks, Michael. "
Müsait misin?
Are you decent?
- Ama eğer gidiyorsanız ve gitmek için gerçek ve müsait bir eş arıyorsanız...
- of you imaginary friend, that is low... - and you were... - even for you short person.
Şu an müsait değilim.
I'm not in right now.
Devlet meseleleri için yalnızca bu sabah müsait.
We only have the morning for affairs of state.
Durumunuz buradan gitmek için müsait değil.
You're in no condition to leave.
Müsait bir zamanda duymayı çok isterim.
I'd love to hear it sometime.
Müsait misin?
Is this a... Is this a good time?
Müsait olan bütün memurlar onu arıyor.
We have every available officer out looking for him.
Sanırım çok öfkeliyim. Müsait olunca ararsın ya da aramazsın.
I think I'm just so angry and... just call me when you can.
Bizim kıyafetimiz müsait değil galiba.
You know, I don't think we fit the dress code.
- Müsait mi?
- Is he free?
En kısa sürede güvenli ve müsait bir yere ihtiyacım var.
I need a safe and available destination, ASAP.
En kısa sürede güvenli ve müsait bir yere ihtiyacım var.
I need a safe and available destination ASAP.
Bu civarlardaydım ve öğle yemeği için müsait olup olmadığını merak ettim.
So I was just in the neighborhood and wondering if... Are you free for lunch?
Müsait.
He's free.
Bu arada orman eğer yolu bilmiyorsan kaybolmaya çok müsait bir yerdir.
F.Y.I. - - The woods around here - - really easy to get lost in if you don't know your way around.
"Müsait misin?"
Are you free? "
Müsait oluğunuzda konferans salonuna gidin. Orada bekliyorlar.
When you're ready, they're in the conference room.
- Programınızda müsait bir yere ayarlarım.
- I'll find a good time in the schedule.
- Şu an müsait misiniz? - Tamam! Elbette!
- Are you available now.
Şu an müsait değil.
Now is not a good time.
- Şu an müsait değilim.
- I can't talk now.
Faruk ama sana müsait değilim diyorum, şimdi bana sorduğun soruya bak. Müsait değilim.
Faruk, I tell you I can't talk and you ask me that?
Müsait olduğunda konuşuruz.
We'll talk when you're free.
Abi açmayınca kızıyorsunuz biliyorum, o yüzden açtım ama şu an hiç müsait değilim.
I answered because you get mad if I don't, but I really can't talk.
Bence bunun müsait olduğu zamanlar iyiydi.
I think it's amazing that there was a time when that was okay.
- Müsait değil miydin?
- I catch you at a bad time?
Bay Crowder'ı beklediğinizi biliyorum ama müsait olmadığı için yerine konuşacağım.
I know you're all expecting Mr. Crowder, but since he seems to be indisposed, I'm gonna speak on his behalf.
- Tamam, müsait.
- Okay, we're good.
- Müsait mi?
Yeah. - Good?
Şu an müsait değilim.
I'm not available right now.
Bay Taft artık müsait değil, ama ben seni dinliyorum.
Mr. Taft is not available right now, but I'd be happy to take a message.
Müsait şimdi.
He's decent.
Liam yarın akşam müsait mi diye soracaktım.
Just seeing if Liam's free tomorrow night.
Müsait misin?
Is this a good time?
Müsait olduğundan emin misin?
Are you sure that this is a good time?
Bay Collier'a müsait olduğumu söyleyin, tezgah falan yok.
Tell Mr. Collier I'm on the level, no tricks.
İzin ver şu düşündüğüm adam müsait mi bir bakayım.
Just let me check and see if that guy I'm thinking of is still available.
Neyse müsait olduğunda bi'ara.
Anyway... just give me a call, you know, when you can.
Elbette teknik olarak müsait kadro yok.
Well, of course, there technically is no job.
Her neyse, müsait olduğunda beni bi'ara olur mu.
Anyway, just... I don't know, give me a call when you get a chance.
Müsait misin?
Can you do that?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]