Near traduction Anglais
26,403 traduction parallèle
Carter, dosyalara yaklaşmaman gerekirken neden hava alanı dosyalarını okuyorsun?
Carter, why are you reading the airport case file when you are not allowed to go anywhere near a case?
Cesedin yanında birisini gördünüz mü?
See anyone near the body?
Şu cesedin yanındaki halıdaki şey eski Alistair Oteli'nin logosu.
This is a logo on the carpet near the body of the old Alistair Hotel.
Bu şekilde setin kenarında koşup kazayla trafiğin ortasına düşmezdi.
He wouldn't run near the top of an embankment like that, let alone accidentally falling into traffic.
Yanına yaklaşmasına sakın izin verme.
Just don't let it get anywhere near you.
- Arka camın yakınına toplanın.
Huddle up near the rear windows.
Oğlumu alıp vadiye götürdün, pis yollarda yarı görür heyelan ve kazaların hemen yanında arabaya bindirdin ve onu sapa sağlam eve getirdin.
You took my son into the canyons, drove on dirt roads half-blind near landslides and accidents and you brought him home safe.
Başkent'e ilk taşındığında Kongre Binası'nın orada bir yerde yaşamış, şehir merkezi olabilir yani.
When she first moved to D.C., she lived near the Capitol, so downtown maybe.
Tahminimce o böcek tuzağı ya Elmas Kont Gazinosu'nun yanında ya da Gümüş Kundura Oyun Salonu'nun yakınlarında bir yerlerde.
My guess is either that roach trap next to the Diamond Earl Casino or the one near the Silver Shoes Card Room.
Ama yan komşusu olay saatinde eski bir minibüsün dışarıda park halinde oluğunu görmüş.
But the neighbor next door said he saw a rusty, white van parked outside near the time-of-death window... Didn't get a plate, though.
Yarın ofise getir.
Come near office tomorrow.
Anlaşılan cinayete kurban gidene dek Bay Luana'nın karnının yan tarafındaki derinin hemen altında küçük bir nesne varmış.
It appears that until the time of his murder, Mr. Luana had a small object implanted near his abdomen, just below the surface of his skin.
İncil vari sonu olan bir savaş.
The Biblical type. "The end is near".
Morgan'ın tam yanında.
He's right near Morgan.
Tophane dallas yakınındaki bir havaalanını kullanıyor.
The Armory uses an air field near Dallas.
Sadece telefonuna yakın bir yerden konuşuyordu.
She was just talking near her phone.
Sadie'yle asla konuşma, yanına yaklaşma.
You ever talk to Sadie, or go near her again,
Havuza uzaktı, alakası bile yoktu.
She wasn't anywhere near the pool, not even close.
Şu sepet, kıyı yakınındaki bir üzümbağından alınmış şarapla dolu.
That basket is full of wine from a vineyard near the coast.
Demek ki eğer gitmeme izin vermezsen pasaportlarını kalbine yakın tutan herkesi de öldüreceğimi biliyorsundur.
Which means you know how I'm gonna kill everyone around me who has a passport near their heart unless you let me walk out of here.
"Kuzey Carolina, Asheville yakınlarında nereden bir BGK fahişe bulabilirim?"
"where, near asheville, north Carolina, can I find a bbw prostitute?"
Rus polisi olay yeri yakınında bir şüpheli görmüş, ama adam kalabalık bir tren istasyonunda onları atlatmış.
The Russian police apparently spotted a suspect near the crime scene, but he eluded capture in the crowded train station.
Belki son anda elimizden kaçması tesadüf değildir.
Maybe all those near misses weren't an accident.
Şüpheli muhtemelen ünlü bir seri katile yakın bir yerde büyüdü, o yüzden California, Illinois ve çevre eyaletlere odaklan.
It's likely that this unsub grew up in an area near a high-profile serial murder, so let's concentrate on California, Illinois, and surrounding states.
- Yakınlardaki restoran epey lezzetliydi. - Öyle mi?
That restaurant near here was really good.
İspanya yakınlarında savaştan dönen küçük bir özel ordu biliyorum.
I know of a small private army that's just come back from - some fighting near Spain.
Biri, gördüğünüz üzere cesedin yanında ama diğeri deponun içinde bulundu.
One is near the body, as you see, but the other... was found by the inventory of the warehouse.
Busan yakınlarındaki Gyeongsang mı?
Is it near Busan?
Fakat yanındaki insanları önemser, bu yüzden önce yanındakilere yaklaş.
But he is very conscious of others. So start from the hot shots near him.
Buraya bir demir yolu hattı getirtebilirsek akşam üzeri tereyağımızı yayar ertesi sabah Bristol ve Londra'daki masalara kahvaltıya yollarız.
If we could get a railway port near here, we could churn our butter in the afternoon, and it would be on the breakfast tables of Bristol and London by the next morning.
Çatıya doğru daha çok oksijen olur.
There's more oxygen near the roof.
69'lardan beri. Artık yazlarını ufak evin yanındaki büyük evde geçiriyorlar. Bence evi vermelerinin bir sebebi de Glen'in çocuklarını daha çok görmek istemeleriydi.
I don't know,'69, and now they spend their summers in a bigger house that they moved into that's right near the little house and I think that they partly gave it to us so that they could see Glen's kids more,
VBSS timi bir araçla Beng Mu Cun körfezine girdikten sonra Yunma'ya ilerleyip Wu Ming'in ailesini bulurken Nathan James de ufukta oyalanacak.
Nathan James will loiter over the horizon while a VBSS team commandeers a vehicle near the Beng Mu Cun inlet and then heads inland to Yunma to find Wu Ming's family.
Jesse de füzeleri Vietnam yakınlarında görmüştü.
Jesse saw the missiles near Vietnam.
Bağdat yakınlarında, Osirak olarak bilinen,... bir Irak nükleer reaktörünü yok etmek.
To destroy the Iraqi nuclear reactor near Baghdad, which was called Osirak.
Hapishaneye de yakın.
And it's near a prison.
- Yaklaşma.
- Don't come near me.
24 saattir bir kaktüse bile yaklaşmadım.
I haven't been near a cactus in the last 24 hours.
Onu ve kafir babasına ait olan her şeyi Dijon yakınındaki ormanda ölüme terk ettim.
And left him and any belongings I had of his blasphemous father to die in the woods near Dijon.
- Eritre sınırı yakınlarında.
Near the Eritrean border.
Onun derslerinin olduğu binaların yanında dolaşır, onu ararız.
We'll just drive around near the buildings where his classes are, and we'll look for him.
Ağrı bilimi uzmanının Lenox Hill yakınlarında ortak olduğu bir yer var.
Pain management specialist, he co-owns a center near Lenox Hill.
Ona bir kez daha yaklaşırsan...
You get near her one more time...
Geçen sabah saat 3.30 civarında eski domuz çiftliğinin yakınında görüldü.
She was last seen around 3 : 30 p.m. near the former pig farm.
Eve yaklaşan herhangi biri ya da bir şey olursa, istenmediklerini bilmelerini sağlayın.
Anyone, anything that comes near us, you let them know they're not welcome.
Birden aklımda bir görüntü belirdi. Büyük Kanyon gibi bir yerde, bir motel odasındayız. Yatağımın yanına oturmuş ağzında topuyla uyanmamı bekliyor.
And... all of a sudden, I had this image of being in a... in a motel near the G-Grand Canyon or whatever, and... and she's sitting beside my bed... with that ball in her mouth,
Kenarlardaki şu tırtıklar acayip belirginler.
Those serrations near the base are pretty distinctive.
Dün Süper'i hangarda gördün mü?
Did you see Super near the hangar yesterday?
Ama beni tam, bütün, güvende hissettiren insanın yakınında olursam daha çok gelişme kaydedeceğimi düşünmüyor musunuz?
But don't you think that it's possible that I might make even more progress if I'm near the person who makes me feel complete and whole and safe?
Ama beni bütün hissettiren insanın yakınında olursam daha çok gelişme kaydedeceğimi düşünmüyor musunuz?
I don't want to lose you, Dr. Edwards, but don't you think that it's possible that I might make even more progress if I'm near the person who makes me feel complete?
- Bir ağacın yanına park etmiştim.
I parked it near a tree.