English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ N ] / Nevi

Nevi traduction Anglais

3,053 traduction parallèle
bir nevi ilham perisi, bir şairin ilham perisi..
A sort of muse, a poet's muse.
O Çin için, bir nevi Bay Çay.
He's sort of the "Mr. Tea" for all of China.
- Bir nevi, 4 numara.
- Sort of, Number 4.
Babam ilk defa sırtımı sıvazlamıştı. Fakat bu hareketinin anlamının sırtımı temizlemek mi, kızmak mı yoksa bir nevi sarılmak mı olduğunu bilmiyordum.
That was the first time my father ever patted me on the back, but I couldn't tell who was to brush me off, to reprimand me or a substitute for a hug.
Bir nevi terziler caddesinin çelik için olanıydı.
A sort of Saville Row in steel.
Onun bir nevi asistanı gibi bir şey... Aşçı ve şef.
She was his go-to girl, his assistant... cook, and Chief bottle-washer.
Yani burası bir nevi Yarıyol Tedavi Kampı mı?
So this is some kind of Halfway recovery camp, is that right?
Biz bir nevi çift...
We, we were a couple of sorts, uh...
Şimdi bir nevi yoğunuz.
We're kind of busy right now.
Orada bir nevi ünlü gibi bir şeydim.
It was like I was some sort of, you know, celebrity, walking around.
Bir nevi.
After a fashion.
Bir nevi. Hey.
Sort of.
Ben..... ona götürmeyi bir nevi unuttum. Ne?
I... sort of forgot to send it to her.
Senin becerdiğin kızlarla parti yapan Hefner * gibi olacağım bir nevi.
It would be kind of like Hefner, partying with girls you've screwed.
Bir nevi özgürleştirici bir şey.
Actually, you know, it's kind of freeing.
Neyse, Ellis'le bir nevi anlaşmaya filan vardılar, ve işte o zaman beni terk etti.
He and Ellis made some deal or something, and that's when he left me.
Arthur'da bir nevi psikoz yarattı.
I'm afraid it's caused Arthur to have some sort of psychotic break.
- Şey, ben bir nevi dedim...
- Well, I said I'm sort of...
Bir nevi bağlantınız var!
You're practically related!
Tanrılar bazen önümüze böyle şeyler sererler bir nevi sınav niyetine.
Sometimes the gods put things like this in front of us as some kind of test.
Bir nevi.
In a way.
Bir nevi.
Uh, sorta.
Bir nevi kendimi ödüllendirmek için bunu şimdi yaptırmaya karar verdim.
I just decided to get it now, to make it kind of a reward.
Sanırım coğrafik çıkış noktana dayanarak seninle bir nevi bağ kurmaya çalışıyor.
- I think he is trying to establish some kind of bond with you based on your geographic point of origin.
Güney Kutbu'nda bir Ruh Portalı açtım fakat daha sonra Unalaq kötü bir adama dönüştü ve Güney'in kontrolünü eline almak istedi böylece bir nevi iç savaşa neden olmuş oldum fakat ben biraz yardım aramak için yola çıkmışken önce kuzenlerim, daha sonra da dev bir karanlık ruh bana saldırdı bunun ardından hafızamı kaybettim ve sonra ilk Avatar'la tanıştım en sonunda fark ettim ki Portal'ı hiç açmamam gerekiyordu ve şu anda onu tekrar kapatmam gerekiyor.
I opened a spirit portal at the South Pole, but then Unalaq turned out to be a bad guy and wanted to take control of the South, so I sort of started a civil war, but when I went to find some help, I was attacked by my cousins and then by a giant, dark spirit, and then I forgot who I was, and then I met the first Avatar, and then I realized I shouldn't have opened the portal in the first place, and now I need to close it again!
Yaptığınızın bir nevi zorbalık olduğunu söyledi.
He said what you're doing is considered extortion.
- Bir nevi Çirkinler Salonu. En iyi sanatçılar.
Sort of the Salon of the Ugly.
Bir nevi Bob Marley gibi.
Sort of like Bob Marley.
- Bir nevi.
- Sort of.
Bir nevi...
Sort of...
Kulağa bir nevi seksi geldiği için mi?
It sounds sort of sexy.
Bir nevi iyi bir...
In a way, that's kind of a good...
Kız bir nevi ödül mü yoksa?
Is she some sort of bounty?
Bu hafta sonu basın için küçük bir gece matinesi yapmayı planlıyorum şov için bir nevi açılış partisi.
- I'm planning a little soiree for the press this weekend, A sort of coming out party for the show.
İhtiyaç zamanında bir nevi Florence Nightingale...
Sort of a "Florence Nightingale in your time of need" kind of thing.
Buraya geldiğinden beri bir nevi mola almıştın. Bunu sen de biliyorsun.
You've been on borrowed time since you got here and you know it.
Ancona'da bir yayınevi var. O kadar ufak bir şey değil seninle görüşüp kitabı basmak istiyorlar.
There's a publishing house in Ancona, it's not that small, they want an interview book about you.
Kısacası bu da bir nevi savaş.
this is another battle.
Yani bir nevi otobiyografi olacak. Bakalım...
It's a sort of autobiography.
Bir nevi televizyon kütüphanesi.
It's kind of a television library.
Bir nevi sigorta olarak.
Kind of like insurance.
Burada birbirini öper insanlar, gelenek bir nevi.
We kiss here. It's like a tradition.
Bir nevi.
Well, in a manner of speaking.
Bir nevi seçme düzenliyor.
- He's auditioning her
- Bir nevi "endişelenmek".
Like "sensitive".
- Birisinin bir psikiyatriste saldırıp da bunun karşılığında bir nevi ödüllendirilmesi canımı sıkıyor.
- It bothers me, the idea that someone can attack a psychiatrist and get rewarded for it.
Doğrudur, özel şeylerdir ama izini arayıp bulmak pahalı bir iştir ve bir nevi'Quid pro quo'bedelini ödemek gibi bir şey, değil mi?
That's true, they are private, but tracking him down's an expensive business, and so it's sort of like a quid pro quo, isn't it?
Bir nevi sabitleyici.
It's a stabilizer.
Bobby, Ryland'ı tehdit ederken yanında olduğumdan dolayı bir nevi görgü tanığıyım.
Now, since I was present when Bobby threatened Ryland, it's as if I was witness to him committing a crime.
Bir nevi kaderdi.
It was a fate.
Maalesef benimki bir nevi görev.
Well, it's sort of a calling, unfortunately.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]