English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ N ] / Nisanlım

Nisanlım traduction Anglais

4,287 traduction parallèle
- Nişanlım.
- My fiancé.
Nişanlıyım.
I have a fiancé.
Bay Caputo... Lütfen nişanlımı aramama izin verin.
Mr. Caputo, please let me call my fiancé.
Nişanlı, haberin var mı?
He is engaged, you know?
Beni nişanlınmışım gibi düşün beni ve doğaçlama yap.
Pretend I'm Fiancee and improvise
Eve dönmeyecek misin? Nişanlın seni yatağa bağlayıp kırbaçlamayacak mı?
When you get home, Fiancee doesn't tie you up and whip you?
Nişanlın seçimi kazanırsa, bu seni baş bayan mı yapar?
If your fiancée wins the election, does that make you the First Lady of Providence?
Nişanlım bu çarşamba çek yollayacaktı.
My fiancé sent a check on Wednesday.
Ve de benim nişanlım.
And he's my fiance.
Benim nişanlım da bir yazar.
You know, my fiancé is a writer.
Tamam, nişanlısıyla konuşalım.
All right, let's go talk to the fiance.
Gördüğüm düşlerde, eski nişanlım ve en iyi arkadaşım önümde oturuyorlardı.
I had visions? N who fiancee, My and my friend... Were they?
Kızım ; sevgisinde bazı değişiklikler olduğu söyledi, ama bana kalırsa kızımın nişanlısının aklı başına geldi.
My daughter says she's had a change of heart, but I think her fiancé finally came to his senses.
Nişanlım.
My fiancee.
- Nişanlım.
Fiancee.
Hükümlü nişanlı, Piper Chapman olmaya hazır mıyım bilmiyorum.
I'm just not sure if I'm ready to be Piper Chapman, the convict fiancee.
Nişanlıyım ben.
I'm engaged.
- Nişanlıma yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to my fiancee.
- Nişanlım da...
I'm engaged to...
Nişanlım görün...
See, my fiancee...
Nişanlınızı arayayım mı?
Should I call your fiance?
Nişanlım fazla hızlı gidiyordu.
He was moving too fast.
Belki nişanlım benim büyüdüğüm yeri görmek ister diye düşünmüştüm.
I kinda thought my fiancee would be interested to see where I grew up.
Nişanlım hakkında konuşmak için gelmedim.
I'm not here to talk about my fiance.
- Nişanlım.
- Fiancé.
- Sana nişanlım demek çok hoşuma gidiyor.
I love calling you fiancé.
Yoksa "Nişanlındı" mı demeliyim?
Or, should I say, was your fiance.
Gözyaşlarıyla bildiriyoruz Skillane, nişanlısının kendisine yardım etmesi için ona baskı uyguladığını iddia ederek, nişanlısının büyüsüne kapıldığını savunarak, Jemima'nın son anlarını kaydettiğini itiraf etti.
'Breaking down in tears, Skillane admitted to filming Jemima's final moments,'claiming her fiance had pressured her into helping him,'maintaining she was'under his spell'.
Üniversitedeki ilk yılımda, nişanlım Brooklyn'deki bir restoranın önünde vurulmuştu.
My first year out of college, my fiancé was shot outside a restaurant in Brooklyn.
- Nişanlısı mı?
Fiancée? ! Yeah.
Ve nişanlım sağ olsun hayattaki güzel şeylerin değerini bilebiliyorum.
And, thanks to my fiancée, a deeper appreciation for one of the finer things in life.
Korkarım bu gece düzeceğim tek kişi nişanlım olacak... eşiniz üstüne alınmasın.
I'm afraid the only person I'm gonna be screwing tonight is my fiancée. And no offence to your wife.
Çünkü benimle olmanın asıl sebebinin eski nişanlını takip edebilesin diye olduğunu düşünmeye başladım.
Because I'm beginning to think that the only reason you've been dating me is so that you can keep tabs on your ex.
İnkar etmeyeceksin bunu, yani bir adamın nişanlısını öpmenin sorun olmayacağını mı düşünüyorsun?
You're not gonna deny it, so you think it's okay to kiss another man's fiancee?
Nişanlımı.
Fiance.
Erkek arkadaşım değil, nişanlım.
He's not my boyfriend. He's my fiance.
Ben senin nişanlınım.
I'm your fiancee.
Eski nişanlım birkaç haftalığına dönüp, ortalığı karıştırmış gibi yaptığı için mi?
What, because my ex-fiancé turns up for a couple weeks, pretends to rock the boat?
Bir nişanlım var.
Um, I've got a fiance.
Nişanlım ve ailesi birkaç hafta içinde Hindistan'danburaya gelecek.
My fiance and his family will be here from India in a few weeks.
Nişanlım yıllardır bunu planlıyor.
My engagement has been in the works for years.
Nişanlım ve ailesi ayın sonunda gelecekler.
My fiance and his family are due at the end of the month.
Bulunduğumuz durum içerisinde nişanlımla oldukça fazla fiziksel temas kurmaya çalışıyorum. Bu dediklerime..... arada sırada erotik fotoğraflar göndermek de dahil.
Hey, I'm having as close to a physical relationship with my fiancée as possible under the circumstances, which does mean sending the occasional boudoir photo.
Nişanlım için çekilmiş bir erotik fotoğraftı.
It was a little boudoir photography for my fiancée.
Ben seçimlerde adaylığını koymuş biriyle nişanlıyım.
I'm engaged to a politician who is currently running for office.
Nişanlımı çalmasına izin veremezdim.
I couldn't just let her steal my fiance.
Bakın, benim minibüsüm var, nişanlımın da küçük bir motoru.
Look, I have a van, my fiancée has a moped.
Geceyi nişanlımın evinde geçirdiğimde, annemin arabasını da alamıyorum, yani- -
And when I spend the night at my fiancée's house, I can't borrow my mom's car, and...
Asla kendi kararlarımı vermeme izin vermediniz bu yüzden sizin ve nişanlımın dediklerine itimat ediyorum.
And you never let me make my own decisions, which is why I rely on you and my fiancée to tell me what to do.
Çünkü nişanlıyım.
Because I have a fiancee.
Ben nişanlımla konuşuyorum.
I'm talking to my fiancée.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]