Nosed traduction Anglais
394 traduction parallèle
Senin özel hayatina hiç karismadim.
close as we've always been, I've never nosed into your real private notions.
Bir öküz ve inek. Başlarken elinde olan tek şey.
A flat-nosed bull and one cow - that's all he started with.
2121 Sterling'deki Pearson giyim mağazası kahverengi fötr şapkalı, gri gabardin ceketli, altıpatlarlı taşıyan bir adam tarafınca soyuldu. Tekrarlıyorum :
Pearson clothing store, 2121 Sterling, held up by a man in brown felt hat, gray gabardine coat, armed with a blue-nosed revolver.
Kahverengi fötr şapka takıyor, gri gabardin ceket giyiyor ve de altıpatlarlı taşıyor.
Wearing brown felt hat, gabardine coat, armed with blue-nosed revolver.
( Sen nesin, çıkarcı mı?
( What are you? Hard-nosed? !
Bana en büyük trajedi aktörünü gösterin ya da en kötü palyaçoyu ben de size eğlence insanı neymiş göstereyim.
Show me the greatest tragic actor... or the lowest red-nosed comic in burlesque... and I'll show you an entertainer. We're all...
Sümüklü bir çocukmuşum gibi beni yetiştirmek... ne yapacağımı söylemek istiyordu.
He wanted to bring me up like a snot-nosed kid... and tell me what to do.
Kalkık burunlu.38'lik...
Snub-nosed.38...
Seni yaşlı keçi, seni piç, seni uzun burunlu deve!
You old goat, you bastard, you long-nosed camel!
Sen, uzun burunlu babun, umarım öyle bir dağılırsın ki geriye havadan başka bir şey kalmaz!
I wish that you, you long-nosed baboon that you'd once break to the core, so much so that not a fart was left!
Bir sümsük olmaktan sıkıldım.
Well, I'm tired of being wet-nosed.
Kardeşin sıkıştırılırsa İnat yapabilir.
That kid brother of yours can get mighty hard-nosed if you crowd him.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama yeğenimdi, bu sümüklü oğlan.
I hate to have to tell you as it's my own nephew, but it's this snot-nosed kid.
Beterolası küstah çocuk seni.
Damn snot-nosed kid.
İnce eleyip sık dokuyan biridir, yatağında bile radar ekranıyla uyur.
He's a hard-nosed book player with a radar screen at his bed.
Yedek subaylara biraz katı davranma eğilimi vardır.
Well, he's prone to be a bit hard-nosed with reserve officers.
Öyle mi? , bence onlar kendini beğenmiş.
Yeah, they're all the same- - toffee-nosed bunch of gits.
- hem şu maymunu, aşağılık-burunlu Meksikalının koruyacağını düşünüyordum
I thought you were saving'him for some snotty-nosed Mexican kid.
Kulağa ukalaca gelir.
I sound toffee-nosed.
Priam, bunlar cιlιz, uyuz, aksak... içi geçmiş hayvanlar.
Priam, they're a bunch of Roman-nosed, broken-gutted, spavined... sore-footed, swaybacked dogs.
Kim derdi sümüklü bir oğlanın böylesine büyük bir olay yaratabileceğini?
Well, who woulda thought a wet-nosed kid woulda made a big thing out of it?
Sen sadece sümüklü bir sekreter,... iğrenç, gösteriş budalası bir kadınsın.
You're just a snotty-nosed clerk, you're filthy, and yet you parade as a lady.
O inatçı serserinin kaç yalanını yüzüne vurduk, yine de bana mısın demiyor.
We've caught that hard-nosed little punk in 50 lies and he still admits nothing.
Seni yassı burunlu, küçük gözlü dalkavuk.
Why you flat-nosed, little-eyed, flaky creep!
Kırk, sümüklü çocuklara bakarsın..
Forty, snotty-nosed little kids to look after.
Ben üç tane inatçı hemşire istiyorum onlar bana zengin muhit yeni yetmeleri yolluyor.
I ask for three hard-nosed nurses and they send me Park Avenue debutantes.
- Biz çok inatçıyızdır.
- We are very hard-nosed.
Sen en iyi arkadaşımsın, ama gerçek bir acemisin.
... an'you're a snot nose... You're a good friend... the best friend I ever had... but you're snot nosed and you always will be...
Kızlar sürekli akan sümüklü burun gibiler.
Girls are a load of snotty-nosed little so-and-sos.
Benim gibi uzun burunluydu...
Long-nosed like me...
Bunun duyulmasını pek istediğimizi sanmıyorum, değil mi doktor?
I don't think we want this nosed around, do we, Doctor?
Because those snot - nosed young bastards... küstah gençler nasıl olsa onu bir şekilde cezalandırıyor.
Because those snot-nosed young bastards down at the DA's office will crucify them one way or another.
Uzun burunlu hoyrat yaratık
A nasty long-nosed brute...
Onun yerine o sümüklü çocuğu gönderdiğimizde egosunun kırılacağını biliyordum...
I knew the minute he saw we were replacing him with that snot-nosed kid, it would be such a blow to his ego...
Aynı yerde uzun mu uzun burunlu bir de balıkçıl.
And not far away there lived a long-nosed Heron.
Seni salak, kokuşmuş, şeker burunlu, yarım akıllı yüksek tabaka irin parçası!
You stupid, stuck-up, toffee-nosed, half-witted... upper-class piles of... pus!
Züppece olmasın ama, Basil.
Only, don't make it too toffee nosed, Basil. We don't want to put people off.
O halde sana şu 38'liği önerebilirim.
In which case, for you, I'd recommend 38 snub-nosed.
Nikeldir, kısa namlulu, ve çok rahat kullanırsın.
It's nickel-plated, snub-nosed, but basically a service revolver.
Burnu kalkık değil.
Unpug-nosed.
Seni mızmız sümüklü geri zekalı hödük!
You whimpering snotty-nosed cretinous oaf!
Sakin ol, Shawn. O sadece ukala bir çocuk.
Shawn, take it easy, he's just a snot-nosed kid.
Şaşırtmazsak, şu iğne burun bize fena geçirecek.
If we start juking around, that needle-nosed bugger will nail us.
Sümüklü piç kuruları!
Snotty-nosed bastards!
Bu sefer Ruben veya Reginald duymak istemiyorum ya da kırmızı burunlu ren geyiği Rudolph.
This time I want to hear no Rubens, no Reginalds no Rudolph the Red-nosed Reindeers.
Kendini beğenmiş sürtük.
Toffee-Nosed slut.
Başka bir tane, kıllı burunlu vombat.
This is another, the hairy-nosed.
Lanet Sör Humphrey Appleby'i ve Bay Kendini Beğenmiş Wolley'i fena bastık.
We've got Sir Humphrey Bloody Appleby and Mr. Toffee Nosed Snooty Wolley just where we want them.
Diğerlerini yok etmek, cezalandırmak ve cesaretlerini kırmak için, çok kısa mesafeden ateşlenmiş, burun ucu yumuşak bir mermi.
A soft-nosed bullet, fired at point-blank range, to obliterate, to punish and to discourage others.
- Uzlaşılmaz birisiniz. - Siz de yalancısınız.
- You're a hard-nosed one, captain.
- 16 numaradaki kancık seni! - Durun, yapmayın!
Toffee-nosed little bitch!