English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ O ] / Obscene

Obscene traduction Anglais

625 traduction parallèle
Açık saçık şeylerden doğal olarak hiç hoşlanmaz.
If he hears anything obscene, he'll naturally repel it.
Bu çıplak resim müstehcen değil ki.
This nude isn't obscene.
- El sürmemiş. - Terbiyesiz laflar mı etmiş?
- Was obscene language used?
Manasız sözleri, berbat, yakışıksız manasız sözleri.
Her babbling, her dreadful obscene babbling.
- Berbat, yakışıksız şeyler.
- Terrible, obscene things.
Ceketimin cebinde tanrıya şükür ki siz göremiyorsunuz ahlak dışı, iğrenç, açık saçık bunu söylediğim için utanç duyuyorum..... Fransız kartpostalları var.
I have here in my pocket - and thank heaven you can't see them - lewd, dirty, obscene... And I'm ashamed to say this. ... French postcards.
Burdaki genç insanların dimağlarını iğrenç fikirlerinle kirletmek için mahkemeyi bir platform olarak kullanmayı bırak.
Stop using this court as a platform for your obscene ideas, trying to dirty the minds of our young.
Yakışıklı ve korkunçtu.
Handsome and obscene.
Deri üzerine yapılmış resimler. Saçma sapan şeyler çizilmiş.
Skin being used for paintings, many having an obscene nature.
Ahlaki vazifeler var. O pano müstehcen! Farkında değilsiniz ama bir bakış yeter!
But you also have moral duties, that billboard is clearly obscene.
Reklam panosundan sızan zehir radyoaktif yağmurdan daha tehlikeli!
but the scandal continues. That obscene billboard continues to spread poison, which is more harmful than radioactive fall-out.
Bunlara ek olarak Dr. Humbert, daha dün... sağlık broşürünün üzerine rujuyla... çok müstehcen bir şey yazmış.
Added to that, just yesterday, Dr. Humbert she wrote a most obscene word with the lipstick, if you please on the health pamphlet.
Sevgiyi öldüren toprağın iğrençliği üzerinde.
The earth's obscene, corrupting love
Sevgiyi öldüren toprağın iğrençliği üzerinde...
The earth's obscene, corrupting love
Ama hatırlatırım ki beyler, çok uzak olmayan bir tarihte James Joyce, hatta Lady Chatterley bile müstehcen kabul edildi.
But may I remind you gentlemen that not so very long ago, James Joyce and even Lady Chatterley herself were considered obscene.
Yüz kızartıcı bir rezalet!
Shameful and obscene!
Cezanı tamamladığında kapıda yeniden tutuklanıp, müstehcen resim taşımakla suçlanacaksın.
When you've served your sentence, you'll be arrested at the gates and charged with having in your possession obscene photographs.
Yüzlercesi vampirizm kültü tarafından esir edilmişlerdi.
Thousands had been enslaved by the obscene cult of vampirism.
Vampir kültünün kaynağı ise Drakula'nın kendisidir.
And the fountainhead of this obscene cult was Dracula himself.
Şimdiyse içimde büyüyen korkunç şeyler, kendini göstermeyen ama varolan, içimizdeki kötülük, çok yakında ahlâki açıdan yozlaşmış maskelerimizi bu dünyanın bütün pislikleriyle beraber yüzlerimizden düşürecek.
For grace... for happiness... 37. There's something horrible growing inside me now, that doesn't arise from within me, but from the darkness inside me, and soon there'll be nothing but our obscene masks which poorly mimic reality among the spittle and dung of this world.
Sen Rahip'lerin yüz karasısın, pis ellerin cinayete bulaşmış.
It's obscene to play the preacher And paint their hands with innocent blood.
Artık küfürlü konuşmuyorsun Clearboy.
You ain't using obscene language anymore, Clearboy.
Başıma gelmeyen kalmayacak manşetler, gece yarısı telefonları, müstehcen mektuplar.
Everything's gonna come down on my head — headlines, phone calls in the middle of the night, obscene letters.
Çok ayıp bir şey.
Something quite obscene.
Onu tavlamak için müstehcen telefonlar ederdim
I used to make obscene phone calls to her collect.
Kokuyordu, iğrençti, ondan tiksiniyorum!
It was smelly, and obscene and disgusting and I hate it!
Bunlar müstehcen!
They're obscene!
Ve aleyhteki 11'in büyük bir bölümü, isimsiz ve saçma mektuplar, efendim.
And that 11 % of protest, in most cases, is both obscene and anonymous.
Çocuklarınızın, bütün o gazete tezgâhlarında bulunan müstehcen dergilere ya da evlilik müessesesine hakaret eden dergilere bakmasına müsade etmeyin.
Don't allow your children to see such obscene papers as are found now on all news stands or these glossy magazines where marriage is scorned
Tiksindirici ve iğrenç. Nefret ediyorum.
And obscene and disgusting.
Müstehcen bir mektup, Bayan Grunemann.
Well, it's an obscene letter, Mrs. Grunemann.
Tom Grunemann'ın arkadaşlarının 42 mektubunu kontrol ettik... ve müstehcen mektupla benzerlik gösteren yalnızca bir mektupla karşılaştık.
We checked out 42 letters of Tom Grunemann's friends. And we only came up with one with any similarity to the obscene letter.
BATAKLIK - Şahin!
Colonel Potter wants to say a few obscene words to you.
Tiksindirici paketin şokuyla... daha akıllarında taze iken... vagon sakinleri doğum günü kutlamalarına... cesurca devam etti... Ve yumurtacı Edie'ye karşı olan... gerçek hislerini söyledi.
With the shock of the obscene parcel... still fresh in their minds... the trailer residents bravely go ahead... with their birthday celebration... and the eggman lets his true feelings... be known to Edie.
Burası onların mikropları, hastalıkları ve enfeksiyonları dağıttıkları yer... açık seçik meyveleri ve sebzeleri sağlık adı altında... yedikleri yer.
This is where they spread germs, disease, and infection... gobbling obscene fruits and vegetables... all in the name of health.
Eğer bu en müstehcen olanı değilse...
If that isn't the most obscene vulgar...!
Büyük ihtimalle müstehcen bir aramadır.
It's probably an obscene phone call.
Müstehcen ve çirkin dilini kendi kulaklarınla duydun.
You've heard with your own ears his obscene and unholy language.
Bazı detaylarla ilgili daha sağlam bilgi ver, memo.
It was overwhelming! Tell me some racy detail, obscene!
Bu tatminde biraz müstehcenlik var.
There is something a bit obscene in that...
Onlara sadece bir bakış atmamla, yüzleri hemen müstehcen şekilde kırmızı bir et gibi şişiyor.
I need only cast a glance at them and their faces immediately swell with obscene red meat.
Hayir, Claire. Bunlar sapik orkestrasi uyeleri arada boyle telefon ederler.
That's the Mormon Tabernacle Choir doing their annual obscene phone call.
sapikca telefonlar aliyorum, bu konuda birsey yapabilirmisiniz acaba?
I had been getting obscene phone calls, and I want to know what can be done about it?
Bay Harrison un kizi kayboluyor... ayni evde kalan baska bir kiza, sapik telefonlar geliyor.
Mr. Harrison's daughter is missing. And now that the house where she lives keep getting out obscene phone calls.
" Ama asla kavga dövüş olmazmış
"... but never nasty or obscene.
Müstehcen bir şey söylersen, bu davada karar verirken bunu göz önüne alırım.
You say anything obscene, and I'll take that into consideration when I dispose of the case.
Bu odada bunu müstehcen bulmayan biri varsa tamamen palavracısınız ve umarım bir daha hiç falan filan yapamazsınız.
Now if there is anyone who has not found this obscene, you're full of blah, and I hope you never get your blah blahed again!
Jürili bir mahkeme istedik, toplumun içinden sıradan 12 kişinin neyin müstehcen olduğuna bir yargıçtan daha iyi karar vereceğini düşündük.
We wanted a jury trial, figuring that 12 average members of the community could better determine what was obscene, as opposed to one judge.
Şimdi bu odadaki ya da dünyadaki her hangi biri bu kelimeyi müstehcen, edepsiz ve ahlaksız buluyorsa muhtemelen olamıyordur.
Now, if anyone in this room, or the world, finds those two words obscene, indecent, immoral, you probably can't come.
Duyduğum şey yasal olarak müstehcen mi bilmiyorum ama...
I don't know if what I've heard is legally obscene...
"Kamuya açık yerlerde, kasıtlı olarak, müstehcen şarkı, türkü ya da herhangi bir kelime söyleyen kişiler kötü davranıştan suçludurlar."
"Any person who knowingly speaks any obscene song, ballad or other words in a public place is guilty of a misdemeanour".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]