Odaklanın traduction Anglais
1,072 traduction parallèle
Odaklanın.
Let's focus.
Oyuna odaklanın! TOP OLUN!
Concentrate on your game.
Sesime odaklanın.
Focus on the sound of my voice.
Okçular, merkeze odaklanın.
Artillery, concentrate on the center.
Adam öldürme, kayıp kişiler gibi davalara odaklanın. Günümüze kadar olan herşeye bakın.
Homicides, missing persons everything from the beginning to now.
Türbeleri boş verin. Gökyüzünü görülebilen mezarlıklara odaklanın.
Stick with cemeteries with a view of the night sky.
Tamam, odaklanın.
All right, let's focus!
Odaklanın.
Stay focused.
Odaklanın millet.
Let's focus, people.
Tamam, kızlar, odaklanın.
Okay, sisters, focus.
- Asıl olaya odaklanın, lütfen.
- Big picture, please!
Tamam çocuklar, odaklanın, görünüşe göre bir su altı bölümü.
All right, guys, focus. Looks like this is gonna be an underwater level.
Diğerleri, odaklanın.
Everybody else, keep your focus.
Madam, siz bir odaklanın.
Yes. I got the focusing down pat yesterday.
İyice odaklanın.
Maximum concentration.
Dokunmayaya ve izlememeye çalışın, sadece onun cinsel organına odaklanın.
Try not to watch and touch, but just to focus on feelings of their genitals.
Şimdi millet, odaklanın.
Now, focus, people.
Geri gelin. Yeniden odaklanın.
Come back, refocus, remember the goal.
Buna aşina olmayanlarınız için yerinize oturun, çenenizi kapayın ve maça odaklanın.
For those of you who are unfamiliar, you sit there with your mouths shut and focus.
Hazırsan, May o halde varlığının merkezine odaklan.
If you're ready, May, then... locate the centre of your being.
Başını eğ, işine odaklan ve bir önceki savaş gibi bunu da atlatırsın. "
"Keep your head down... " focus on the job and you'll get through this- - just like you did in the last war. "
Bugüne, yani B'Elanna'nın hayatının tehlikede olmasına odaklan.
Focus on today, and today, B'Elanna's life is in danger.
Bu filmi hareket ettirir, ve böyle odaklanırsın.
This moves the film and this is how you focus.
Hayatın buna bağlıymış gibi şekere odaklan.
Focus on this sugar as if your life depended on it.
Bu işi başaracaksın, sadece şu küçük topa odaklan. Geri kalan her şey yok olsun.
All right, what you may find is you concentrate on hitting that little ball... the rest of the world just fades away... all your everyday, nagging concerns.
Eğer iyi odaklanıp düşünürsen yazın son haftasını yaşadığımızı ve sonbaharın gelmekte... ... olduğunu görebilirsin.
If you focus, even now, just one week into summer... you can almost feel autumn coming.
Arne, odaklanır mısın?
Arne, concentrate, will you?
"La ilaha illa Allah"... Bir çok Müslüman ezgisinde yer alan bu cümle, sesli ya da sessiz bir çok defa, tekrarlanarak Allah'ın birliği hatırlanır ve yaşama amacına odaklanılır.
"La ilaha illa Allah"... that beautiful phrase which many Muslims chant over and over in their mind, or vocally, to constantly remind themselves of the unity of the God.
Eğer iyi odaklanırsak, dikkat edersek ve Willow herkesin sözlerine dalmazsa, Bu yaptığımız en mükemmel "Satıcının ÖIümü" oyunu olacak. Kes şunu!
If we stay in focus, keep our heads, and if Willow doesn't step on cues, this'll be the best production of Death of a Salesman we've done.
İyi şeylere odaklan. Örneğin panayırda aldığım şu yangın söndürücüye.
Focus on the good things - like this fire extinguisher I got at the fair.
Lenny, Carl, pek çok insanın sizi kötüleyip ve beceriksizliğinize odaklanıyor. Ama ben öyle değilim.
Lenny, Carl, I know a lot of people bad-mouth you and focus on how you suck, but not me.
Rekora daha az odaklanırsan, daha iyi bir vuruş oranın olmaz mı?
Think if you focused less on the record, you'd hit for better average?
O, aşk üçgenine öncelik veriyor. Aşıkların duygularına odaklanıyor.
He's emphasizing the love triangle By focusing on the lovers'emotions
Oyuna odaklanın çocuklar.
All right.
Tam senin mal varlığına onları odaklarken, onlar o kızın mal varlığına odaklanıyorlar.
Just when I get them to focus on your assets, they're focusing on hers.
Dikkatin dağılmasın, odaklan.
Don't get distracted, be focused.
- Niye? Mümkünse konuya odaklanın.
But, if you stick with us, well, the cops will never have to know anything about your, uh, connection to ellen tenzer, provided you don't say anything.
Wyatt'ın bizden çaldığı her şeye odaklan.
Focus on everything that Wyatt stole from us.
Buraya odaklanır mısın?
You want to focus?
Günümün alaylarla geçtiğini düşünerek belki benimle uğraşmazsın ve bir süreliğine kendi derin mutsuzluklarına odaklanırsın.
I was thinking, since I've been mocked for most of today, maybe you could spare me and concentrate on your own deep unhappiness for a while.
Pilot, yapabiliyorsan, Yağmacıların koordinatlarına tekrar odaklan.
Pilot, if you can, lock onto the Marauders coordinates again.
Denise birkaç dakikaya toplamak için yanınıza gelecek. Şu kızı unutup buraya odaklanır mısın?
Will you forget about that girl and focus here?
Yapmak zorunda olduğun şeye odaklanırdın.
You just concentrated on what you had to do.
Sadece yaptığın işe odaklan.
JUST FOCUS ON WHAT YOU'RE DOING.
- Nefesinize odaklanın, huzur verici şeyler hissedeceksiniz.
You should feel a pleasant tingling.
Odaklanırsak neden şansımız olmasın?
If we focus there's no reason why we don't have a chance.
Sonuçta ona odaklanıp, hayatını kurtarmak için çok çaba harcadı.
LINDA LEE BUKOWSKI : [TALKING OVER] Wait a minute. a minute. anything to do with it.
Hatırladığın son ayrıntıya odaklan.
Focus on the last detail you remember.
Olayın bütününe fazla mı odaklanıyor?
Focuses too much on the big picture?
- Otel kapandı. - Artık Dragonfly'ın tadilatına odaklanıp, orayı açabilirsiniz. Bu çok heyecanlı.
I guess this means that you guys can focus solely on refurbishing the Dragonfly, getting that up and running.
Ya odaklan ya da sadece başını salla, anladın mı?
So focus and either nod or shake your head, got it?