Ogretmenler traduction Anglais
1,386 traduction parallèle
Eğer Harold bunu yapmasaydı hala aldatılan... siyah öğretmenler olurdu.
If Harold wasn't down there doing what he was doing... there'd still be a lot of colored teachers down there getting cheated.
Bu sabah öğretmenler toplantısında alınan karar gereği.
It was decided this morning at a teachers'meeting
Öğretmenler daha iyi performans alıyorlar.
Teachers will tell you that they get more out of them in the class.
... o, ulusal çapta okullar ve öğretmenler için bir örnek temsil ediyor.
Lawler has created a role model for instructors and school districts nationwide.
Diğer öğretmenler de böyle düşünüyorlar.
The other teachers thought so, too.
Öğretmenler odasına gel.
Come to the teacher's room.
Lütfen öğretmenler odasına gel.
Please come to the teacher's office.
Lütfen öğretmenler odasına gel.
Please come to the teacher's room.
Özel öğretmenler para israfıdır.
Tutors are a waste of money
Emekliler, öğretmenler, devlet mensupları, öğrenciler, işçiler, her meslekten işsizler.
Pensioners, teachers, civil servants, students, workers, and the unemployed from every profession.
Diğer öğretmenler onu bana karşı kışkırtıyorlar. Bundan emin olabilirsiniz.
The other teachers have been inciting her against me, you can be sure of that.
İyi öğretmenler her şeyi bilirler.
Well, a good teacher knows everything.
Demek ki Öğretmenler Kurulu böyle istemiş.
So the Committee says
Ama siyahsanız ve birisi size aptal derse... Öğretmenler gerçekten canına okuyor.
But If you're black and someone calls you an Idiot... the teacher really goes forthem.
Öğretmenler seni korkutmayı sever.
Teachers love to scare you!
Öğretmenler atanma sınavını verebilmek için büyük şehirlere taşınıyor.
Teachers are leaving for big cities to take the appointment test.
Genç öğretmenler bugünlerde büyük şehirlere gidebilmek için çıldırıyorlar.
Young teachers these days are dying to go to the big cities.
Öğretmenler Günü
Teacher's Day
Öğretmenler de bu görevi yerine getirebilir.
Teachers can fill that role.
Öğretmenler.
Teachers.
Öğretmenler ya dünyadan habersiz ya da apaçık şeyleri görmezden geliyorlar.
The teachers are oblivious. Or they ignore the obvious.
Öğrenciler, öğretmenler, şüpheli herkes?
Students, teachers, anyone suspicious?
Bu yüzden kreş, ve öğretmenler çocuklar konuşuyorsun?
So are we talking kids in the nursery, and teachers?
Ve öğrenciler, öğretmenler hepsi dehşet içinde, çığlık atıyorlar.
And the students and the teachers, they were scared, they were screaming.
Saldırganı öğretmenler odasına doğru giderken gördüm.
I saw the shooter walk into the teacher's lounge.
Öğretmenler odasından çıktı.
He came out of the teacher's lounge.
- Ayrıca öğretmenler odası var. Spor salonu, ipli topu var. Her türlü imkânı var.
Plus he's got a teacher's lounge, a gym, the tetherball- - he's got a sweet deal here.
- Hayır, öğretmenler iyi ama..... bazı öğretmenler çocuklarla iletişim kuramıyor.
No, teachers are fine, but some teachers can't relate to kids.
Ben de, "Öğretmenler odasının duvarında bir sinek olmak için neler vermezdim." diyorum.
And I just want to say, "My gosh, what I would give to be a fly on the wall of that teachers'lounge."
Öğretmenler odasında olan enteresan şeyleri anlattı.
I don't know. She just- - she talked about all the interesting things that happen in your teachers'lounge.
Öğretmenler odasının kutsallığını ihlâl ettin.
You violated the sanctity of the teachers'lounge!
Çalıştığı tamircide özel bir odası vardı. Yarı zamanlı öğretmenlik yaptığı gece okulunda da öğretmenler odasına giriş izni vardı.
He had use of a private office at the auto shop he worked at... then access to the teachers'lounge where he taught night school part-time.
Öğretmenler hiçbir şey yapmıyorlar!
Teachers don't do anything.
Öğretmenler, toplumumuzda hak ettikleri yeri görmüyorlar.
Teachers simply aren't compensated in our society.
Hademenin o sırada öğretmenler tuvaletini temizlediğini söyledi.
He says the janitor was cleaning the teachers'bathroom at the time.
Üç tane öğretmen 9 : 15'te onu öğretmenler odasında görmüş.
Three teachers saw him in the lounge at 9 : 15.
Öğretmenler ve kamp rehberleri tarafından ve yardımla büyütüldüm.
[Sighs] I was raised by teachers and camp counselors... and the help- -
Öğretmenler de öğrenciler de çok sevinecekler.
The teachers and the children will be so happy
Bunu bir programda izledim, öğretmenler hapları...
I saw the special on PBS. Teachers are overmedicating kids- -
Ve biliyorum, bu öğretmenler, bilirsin, duyarsın... okul sistemindeki bu lanet yahudiler, lezbiyenler, feministler... sikik dönme arkadaşlarıyla, bilirsin :
And I know, because these teachers, you know, hear it... these fucking dykes, lesbians, these feminists at the school system... with their fucking rectal-ranger buddies, you know :
Şimdi tüm öğretmenler oğlumun arkadaşlarını dövdüğünü biliyorlar.
Now the teachers know that my son beats up his friends.
Üniversitedeki öğretmenler.
having'sex regularly are college professors.
Öğretmenler öğrencilere dokunmamalı.
Teachers ain't supposed to touch students.
Öğretmenler öğrencilere ırklarına göre kayıt yapıyor.
Teachers are registering their students by ethnicity.
El kitabında "Buluşma, aileler ve öğretmenler." başlığı altına bakıyordum.
I was looking at the handbook, under "dating, parents and teachers."
- Ya da şu öğretmenler için olan hediye çeklerini... -... manikür yaptırmak için kullanabiliriz. - Bunu yapabilir miyiz?
- Or we can use these teacher gift certificates for midnight manicures.
Öğretmenler bizim okula gelirse biraz korkar
Teachers were afraid to come to our class
Başkan adaylrı KANG Chul-joong / KIM Jong-ki Ve öğretmenler...
Presidential Election Candidates KANG Chul-joong / KlM Jong-ki and the teachers...
Burada biz öğretmenler, her şeyin en iyisine sahibiz.
Here, we teachers have the best of everything.
Sung-eun, Bong-gu seni öğretmenler odasında görmek istiyor.
Sung-eun, Bong-gu wants to see you in the office.
Öğretmenler öğrencileriyle yatmazlar.
Teachers can't hit on studentsl