Olmuyor traduction Anglais
12,982 traduction parallèle
Olmuyor.
It don't really.
Şehrin rutubetli havası grip salgınının yayılmasına sebep olmuyor mu?
Does not the town's dank air favor the spread of influenza?
THiçbir şey kendiliğinden olmuyor.
There is nothing that comes gradually.
ama görüyorsun, bu doğrudan yanına olmuyor
That looks right, right? But this, see, doesn't go directly next to that.
Neden kızlar kapının önünde sıra olmuyor ki?
Where are all the girls knocking down your door?
Hiçbir şey olmuyor.
Nothing ever happens.
Çekilin başımdan. Böyle bir şey olmuyor.
This isn't happening.
Ne yazık ki, olmuyor.
Unfortunately, it's not happening.
Neden aşıklar sonunda birlikte olmuyor?
Why didn't the lovers end up together?
Bazen bu herkes demek olmuyor ama, bununla yaşamanın bir yolunu bulamazsak sonraki sefere kurtaracak kimse olmayabilir.
Sometimes that doesn't mean everybody, but, if we can't find a way to live with that, Next time... maybe nobody can be saved.
Şey, her zaman pek gurur verici olmuyor.
Well. It's not always so flattering.
Daha geniş olmuyor.
Can't be any wider.
Birinize Brian desek olmuyor mu?
Works for Reuters. Couldn't one of you just be "Brian"?
Kafandaki çarşafı çıkarınca hiç heyecanlı olmuyor ki.
Fucking not as interesting as it got when they fucking pulled out a burqa.
Bu, ilk kez olmuyor, değil mi?
Well, it isn't our first time at this circus, is it?
Kimse destek olmuyor.
No support system at all.
Maden kuruduğundan beri buraya gelen giden olmuyor pek.
We don't get many visitors anymore. Not since the mine went dry.
Ama söylenip durman bu işi halletmeme yardımcı olmuyor.
But you going on and on about it ain't helping me sort any of this out.
- Hayır, bir yıl olmuyor.
- No, never a year.
Bazen, maalesef bu mümkün olmuyor.
At times, unfortunately, it's not possible.
Ama her zaman olmuyor.
But not always.
- Yardımı olmuyor.
- That's not helping.
Nasıl oluyor da onun silahı oluyor da benim olmuyor?
Why does she get a blaster, and I don't?
Bu olmuyor.
This isn't happening.
- Bu iş öyle olmuyor!
It doesn't work like that!
Ve bu... yardımcı olmuyor.
And this... is not helpful.
Kimse teslim olmuyor, Bay Başkan.
Nobody's surrendering, Mr. President.
İnternetten çalışsan olmuyor mu?
Why don't you have, like, an online profile?
O ise onlara sadece birazcık dönülecek bir şey veriyor ve o asla aşık olmuyor çünkü işler zorlaşınca geri çekiliyor.
He gives them just... Just enough to keep them coming back and has never been in love because he backs off when things get too hard.
Sizin gibi iyi insanlarla karşılaşmak pek kolay olmuyor.
It's not common you find such nice people in the world.
Barbara'nın ne zaman döneceği belli olmuyor.
Barbara didn't exactly know when she'd be back.
senin bu konuda hiç yardımın olmuyor...
You're not helping matters by...
Sınırı aşmak olmuyor mu?
Isn't that crossing the wall?
- Yardımcı olmuyor.
It's not helpful.
Niye, FBI'da basına sızdırma olmuyor mu?
What, the FBI doesn't have any press leaks?
- Ne yazık ki zamanım olmuyor.
I don't have the time.
Biraz fazla dramatik olmuyor musun, Dedektif?
Aren't you being just a little bit dramatic, Detective?
Cephe için gönüllü olmuyor musun?
Can't you volunteer for the front?
Yanında oturuyorum ve görüşleri yaşarken onu izliyorum, hiçbir şey olmuyor.
I sit in there and I watch him have his visions and nothing ever happens.
Eğer o olmuyor biliyorum.
You know that's not happening.
Pek gelen giden olmuyor artık.
- No. Done by all appearances.
Bu o kadar kolay olmuyor.
You don't make that easy.
Suratından kibir hiç eksik olmuyor.
You waft along with that superior look on your face.
İşler böyle olmuyor.
That's not really how it works.
Burada öyle olmuyor Lewis.
Nadine : It's not like that here, Lewis.
Libyalı dostlarımız pek yardımcı olmuyor da.
Our Libyan friends here aren't much help.
Hallolacağına söz vermiştin ama olmuyor işte.
You promised this would be taken care of, but it's not.
İnsanı öldüren düşüş olmuyor.
It's not the fall that kills you.
Tıraş olmuyor, kendine bakmıyor ve dövüş için yaşıyor.
He doesn't shave, he doesn't groom and he lives to fight.
Tünellere girmesek olmuyor mu?
Sorry, can you avoid the tunnels?
Öte yandan, güzel şeyler de olmuyor değil.
At the same time, there's so many blessings that are coming my way.