Olöf traduction Anglais
108 traduction parallèle
Olof Palme.
Olof Palme.
Olof'ın papaz olmasını istemedi.
He didn't want Olof to become a Minister.
Ben, Olof Henrik Edvard Vergerus... Elisabet Emilie Josefin Ekdahl'i... iyi günde, kötü günde, sonsuza dek seni nikâhlı eşim olarak seçiyorum ve aşkımın bir sembolü olarak bu yüzüğü sana veriyorum.
I, Olof Henrik Edvard Vergerus... take thee, Elisabet Emilie Josefin Ekdahl... to be my wedded wife... to love you for better and for worse... and as a symbol of this love I give you this ring.
Ben, Elisabet Emilie Josefin Ekdahl... Olof Henrik Edvard Vergerus'i,..
I, Elisabet Emilie Josefin Ekdahl... take thee, Olof Henrik Edvard Vergerus,
Sana yardım etmesi için Olof'u çağırayım.
I'll fetch Olof to help you up.
Carry üç... Olof!
Four today, three yesterday... 18 last week plus...
Okuma yazmayı ne zaman öğreneceksin?
We're three ahead! Olof.
Haftaya Cuma tekrar uğrayın. - Merhaba, Olof.
layout come in Friday next week, I think we'll have some replies.
Olof bu ilanı mı veriyor? İncil gizlilik konusunda ne diyor?
- Is Olof printing that in the paper?
Mona'nın öldüğünü duydun mu?
Hello again, Olof. Did you hear that Mona has passed away?
Oh, evet. Senin için endişeleniyorum, Olof.
- Can you come to choir rehearsal?
Olof.
Someone you know.
Amerikalılar da aya çıktı!
Olof. Sure, and the Yanks have landed on the moon.
Bu Olof.
It is Olof, Erik.
bunu sana sadece dost olduğunuz için söylüyorum. Olof nerede?
I'm only telling you this because you're his friend.
Geleceğine söz vermişti!
- Where's Olof?
Ses, Lütfen!
Olof. "Thanksgiving."
Olof!
Olof!
Olof'un akrabası yok sanıyordum.
I didn't know Olof had any relatives.
İyi uyudun mu? Teşekkür ederim, evet.
- No problem with Olof's snoring?
Olof'un horlamasından rahatsız olmadın mı?
- We don't sleep in the same room.
Ne kadar kalacaksın?
- That depends on what Olof says.
Olof kalmamı istediği sürece.
He said it was up to you.
Liste hazırladım.
- Olof read it and approved it.
Olof okudu.
- How nice...
Giymesi gayet kolay. Ama çıkarması değil.
- Isn't that right, Olof?
Ne dersin, Olof?
- Shall I put the stuff inside? - Please.
O orada, Olof.
- This is the best time I've had...
Olof ilk defa "konuşabilir miyim" dedi...
Since his mother died?
Hayır, Olof'un "konuşabilir miyim" demesini ilk defa duydum.
There's a first time for everything.
Çilekler...
Sit down, Olof. Sit down and rest.
Olof'un atları... bu başka bir hikaye.
Studs are like men. Find the right one and you can make big bucks.
Doktora gittiler. Büyük, güçIü... ve güvenilir...
Olof's horses, on the other hand, are a whole different class.
Olof. Seninle biraz konuşabilir miyiz? Elbette.
They're big, strong, reliable and terribly boring.
Bir dakika? Burada mı?
Olof...
Olof! Dinliyor musun?
It's just as safe in my pocket as yours.
Ona nasıI baktığını gördüm.
Olof, do you hear me?
Olof memnun olmalı! Memnun mu!
You can see yourself in just about everything in there.
Aniden kadın her şeye karar vermeye başladı.
- Yes, Olof is happy. Happy? He's on another planet!
Ve Olof oltaya geldi!
- That's good.
Sen de Olof'u en az benim tanıdığım kadar iyi tanırsın.
And Olof just takes it lying down.
Konu mutfak zemini ya da temizlik değil konu olan bitenler!
- You can say that again! You know Olof as well as I do. No way can he get through this.
Beni hayal kırıklığına uğrattın, Olof. Yalnız mı gidiyorsun?
I've been standing here like an idiot worrying about you.
Seçeneğim var mı?
I'm disappointed, Olof.
Durma devam et!
Olof! Don't stop.
Kadınları tanırım, Olof.
A rotten house and some damned chickens.
Elimden yüzlercesi geçti.
I know women, Olof.
Olof, ben senin arkadaşınım.
- Well, I'm sorry. Olof...
Tebrikler, Olof...
Congratulations, Olof.
Olof, ben...
- Olof, I...
Bana son söylediği ; "Olof, hayatta tek başına kalma."
The last thing she said was Don't sit all alone up there, Olof