English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ O ] / Omlet

Omlet traduction Anglais

1,047 traduction parallèle
- Başka tatlarda ekleyebilirim... kuzu barbekü, peynirli omlet, soğanlı biftek vs...
- l can make it taste like other things... lamb barbecue, clam chowder, cheese omelette, steak and onions...
Peynirli omlet, yanında da bolca mısır gevreği olsun.
Fried eggs with grated cheese, and lots of cornflakes.
Ben haşlanmış yumurta istedim ama onlar omlet getirdi. Neyse, önemli değil.
I ordered boiled eggs and they've scrambled them, but it doesn't matter.
Size iyi bir omlet yapabilirim.
Oh, yes. I can do a very good omelet.
30 yumurtadan bir omlet, 2 dilimlenmiş salam, 4 kilo peynir en az 40 tane ekmek, ve 30 şişe bira.
30 eggs, 2 sliced? ham, 4 pounds of cheese 40 loaves of bread at a minimum, and 30 bottles of beer.
Aşağıya inip sana omlet yapabilirim.
I can go downstairs and make you an omelet.
Omlet veya reçel mi istersin?
With fried eggs and jam?
Bak, benimle eve gelirsen, sana seve seve omlet yaparım.
If you come home with me, we'll make an omelet.
Sade omlet istiyorum, patates yerine domates kızarmış ekmek ve bir fincan kahve.
I'd like a plain omelette, no potatoes, tomatoes instead a cup of coffee and wheat toast.
Sade omlet istiyorum, patates koymayın.
I'd like a plain omelette, no potatoes on the plate.
Sade omlet ve tost ekmeğine tavuklu sandviç istiyorum.
I'd like an omelette, plain, and a chicken-salad sandwich on wheat toast.
Omlet.
A Frittata.
- Ayrıca, omlet sıvı yağla yapılır.
Besides Frittata is done with oil.
O yüzden omlet yaptım.
I made an omelet.
Fakat çok güzel yaptığım bir tek şey var, o da omlet.
But there's one thing I do terrific, and that's an omelet.
Kral için hazır bir omlet, efendim.
An omelet fit for a king, sir.
Küvetin içinde bir tabak omlet olduğunu biliyor musun?
You know you got... a plate of scrambled eggs in the bathtub?
Coline, bize omlet yap, büyük olsun, olur mu?
Coline, make us an omelette... a big one, OK?
Sufle, omlet, her şeyi yapmayı öğretirdi.
Had his own television show. Showed you how to make soufflйs and omelettes.
Kadınlarla iken sadece omlet yapabiliyorum.
I can only make good omelettes with women!
Omlet. Bunu biliyorsunuz, değil mi?
The omelet, you know that, don't you?
Bir omlet, Macar yemek kitaplarında bile vardır.
An omelet, it's in our Hungarian cookbook.
"Omlet yapmak için,"...
"To make an omelet," it says...
Akşama omlet yemeyi dene.
Try having an omelet for your evening meal
Omlet ve soğuk bira rica ediyorum.
Scrambled eggs, very cold beer, if you please.
Domuzları kavurduğunuz gibi. Omlet gibi kavurun!
As a hog roast on the spike... as Omelette surprise!
Bay Hutchinson omlet istedi sanmıştım...
I thought Mr Hutchinson ordered an omelette.
İlk başta omlet sipariş etmiştim ama sonra fikrimi değiştirdim.
- I did order the omelette in the first place, - but then I changed my mind.
Üzgünüm, omlet istemiyorum.
I'm sorry, I do not want the omelette.
Omlet geldi, sonra aptal isimli bir karides kokteyli...
- I've had the omelette, - a prawn cocktail with a bloody silly name.
... sonra güveç ve tekrar omlet.
Then, I had a plate of stew, then the bloody omelette again.
Ağzı omlet gibi.
With such an omelet in his stomach!
Mantarlı omlet.
Mushroom omelet.
- Omlet.
- An omelette.
- Sana bir omlet yapacağım.
- I will make you an omelet.
- Omlet istemiyorum.
- I don't want an omelet.
Sana bir omlet yapacağım, ve omlet isteyip istememen umurumda değil!
I'll make you an omelet, and I don't give a damn if you want an omelet!
Gidip ikimiz için çok harika peynirli omlet yapacağım.
I am going to fix us a terrific cheese omelet. That is, if I can.
2 büyük dilim pastırma ve enfes bir omlet.
Scrambled eggs with 2 big slices of bacon.
Rulo omlet!
Omelette rolls!
Hey, Omlet! Unutma, Louis altını "geri gel" demektir.
Hey, La Denrée... don't forget my "louis" has a return address...!
Omlet alır mısınız?
Would you like some quiche?
Sıçan-omlet?
Ratatouille. Rat tartar?
Tanrım, şu lanete omlet bak.
Jesus, look at that fucking omelet.
Eski arabamızı omlet gibi yamyassı ettiler.
They flattened our old car like a pancake.
Kocaman omlet olur ondan.
That's quite an omelet.
Omlet yapmak için, yumurtayı kırman gerekir!
You have to break eggs to make an omelet!
- Ama omlet harikaydı, June.
- Oh, the omelet was great, though, June.
O Omlet İstiyor...
He ordered scrambled eggs.
- Peki ya peynirli omlet?
- And your cheese omelettes?
En güzel omlet peynirini Anjali yapardı.
I  s Anjali who makes the real cheese omelettes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]