Onluğu traduction Anglais
26 traduction parallèle
Banka soygunun her senti için benim onluğu gönder diğer işlerini yapmadan önce.
Send back my ten per cent of that bank robbery before you go on to your other jobs.
Bize viski getirirsen sana bu iki onluğu veririm.
You can have these two 10's if you'll get us whiskey.
Bana diğer onluğu ver, yerlerinize geri dönün.
Give me that 10 and get back to your bunks.
Beni öp ve onluğu kazanalım.
Kiss me and we'll win a tenner.
Birlikte rodeoya gideceğiz, giriş için onluğu ödeyeceğiz.
We'll drive you to the rodeo, put up the ten for the entrance.
Hanımda onluğu harcıycak yürek yok.
The missus wouldn't have the'eart to spend ten.
Çık bir onluğu.
Give me a dime.
- Sen iyi misin? - Ona onluğu geri verdin.
You just gave him back that tenner.
Onluğu bana getir yoksa Sackett'a itirafı gönderirim ve ölürsünüz.
Bring me ten or I mail the confession off to Sackett and you die.
Bozuğa gerek yok, sen benim onluğu geri versene.
I don't need change. Give me my ten back.
Biraz yanlışlık olabilir, ama onluğu geçmez.
Might be slightly out, but not by more than a tenner or so.
- Bilmem. Şimdi benim onluğu öde.
- I don't know who it was. what about my ten bob?
Ya kavga eder er tarafınız kanla ortalıga rezil olursunuz, yada bu onluğu alıp... gider iki hatuna bişeyler ısmarlarsınız.
You can start a fight here, throw some punches, get a bloody nose, make fools of yourselves, or you can take this ten bucks I got right here... and buy these two pretty ladies a round at the bar.
Onluğu bozabilir misin?
You got change for a 10?
Bozuk bir poundum var. Onluğu geri ver Eddie.
Give me my £ 10 back, will you, Eddie?
Onluğu geri ver ben de sana iki beşlik vereyim.
I'll give you £ 5 and five £ 1.
Onluğu sonra göndereceğim.
I'll get that tenner off you later.
Jeff bilardodan kazandığı onluğu buna harcamış olmalı.
Jeff must have spent the ten G's he won playing pool on it.
Onluğu al gitsin.
Just take the tenner.
İsveç onluğu.
It's a Scottish tenner.
Ben de sana her birliği, onluğu ve yüzlüğü geri ödeyeceğim.
And I will pay you back every bob, tenner, penny, and sprat. I swear on my dear mother's life.
- Bu arkadaşımın onluğu.
- Here's my friend's ten.
Şimdi bu onluğu alırsın ve tuvaleti kullanmaya izin verirsin ya da evine gidersin.
Now, you can take this ten, let them use the bathroom, or you can go home.
Orada onluğu nasıl alamazsınız be?
Oh! How do you not make a first down there?
Tamam, tamam. Onluğu alıyorum.
No, wait, I'll take the 10.
Neden o onluğu alıp götüne sokmuyorsun tatlım.
Why don't you take that tenner and shove it up your ass, my darling?