Opening traduction Anglais
10,319 traduction parallèle
Delik açılıyor.
The hole's opening.
Dostluğa, aşka, ve muhteşem maceralarıma - - başkalarına kendimi açıyorum.
To friendship, to love, and to my greatest adventure yet - - Opening myself up to others.
Büyük açılışıma hazırlanmalıyım.
I gotta get ready for my grand opening.
Bu yalnızca genç avukatların önünü açmak içindi, hepsi bu.
This was about opening up to the younger associates, that's all.
Bir kere, açıklığı öne yakın olmalı.
First, the opening should be near the front.
- Bu mu açılma?
- That's opening up?
Babam kapıyı açarak klimayı ziyan ettiğimizi söylüyor.
My dad says opening the door lets out too much air-conditioning.
Hayır ama bir yer açmayı düşünüyorum.
No, but I'm thinking of opening a practice. Hmm.
Pekâlâ, ellerini yukarı kaldır, dirsekler içeri sonra da ellerini, kapı tokmağını çevirir gibi çevir.
All right... get your hands up, elbows in, and then you want to turn your hands like you're opening a doorknob.
- Kalp zarını açıyorum. Şimdi, bekle, işte orası.
Opening the pericardium now.
- Tamam, kelepçeliyoruz. Kanı özellikle beyne doğru dağıtacak, ve serpilemeye ihtiyacı var, en çok da sağ tarafın.
It'll divert the blood above the opening to the brain, which needs perfusion the most right now.
Sence, sana panik atak konusunu anlatmam numara mıydı?
You think me opening up about having panic attacks is manipulation?
Sence, sana panik atak konusunu anlatmam bir numara mıydı?
You think me opening up about having panic attacks is manipulation?
Dinle, Panini Castle'ın öğlen yemeği açılışına gelebileceğimi sanmıyorum.
So, listen, I don't think I'm going to be able to make it to the opening of Panini Castle this afternoon for lunch.
So, you went with Roxie to the opening of the Panini Castle.
So, you went with Roxie to the opening of the Panini Castle.
İlgini çekebilecek açık bir galeri var.
There's a gallery opening you might be interested in.
Açıyorum işte.
I'm opening it, I'm opening it!
İçeri doğru ittir, dokudaki şişkinlik geçecek ve nefes yolu açılacak.
Bump into it, the tissue's gonna balloon out, and your opening is gone.
Hardman'ın istediği kapıyı açan sensin.
You're the one who gave Hardman the opening he needed.
- Ve konuşması hayat kurtardı.
And her opening up saved lives.
Bir yerde bir açıklık olmalı var.
There's got to be an opening somewhere.
Gece vardiyası mı sadece açık?
Mm. Is the graveyard shift the only opening?
Açılmıyor mu?
Is this not opening?
Buzdolabini cekiyor, kucuk kapiyi aciyor, on kapiyi mandalliyor anahatari atiyor, buzdolabini tekrar cekiyor...
Moving the fridge, opening the small door, latching the front door throwing keys, moving the fridge again...
- Leonard'ın saat üçte bir açılışı var.
- Leonard's got an opening at three.
Her yeni film çıktığında izlemeye giderdik, bir klan toplantısı gibi olurdu.
Every time a new movie would come out, you'd go to the opening, and it was a gathering of the clan.
Tam da bir şişe açmak üzereydim.
I was just opening a bottle.
Pekâlâ, çöp boşaltıcının açıldığını göremiyorum.
Okay, I don't see the disposal unit opening.
Açılıyor.
Opening.
Katar'daki Moto2 Dünya Şampiyonası'nın açılış turunu o kazanıyor.
He wins the opening round of the Moto2 world championship here in Qatar.
O işe tam 700 kişi başvurdu.
700 people applied for that opening.
Bak. Kapıyı açtı.
He's opening the door.
- Ne yapıyoruz? - Cihazının içini açacağız, içinde kızılötesi ya da kamera olmadığından emin olacağız. Hadi ama.
- Opening up your drone, making sure there's no cameras, infrareds.
- Kalçalarımızı açacağız.
Opening our hips.
- Bacaklarımızı iyice açarak.
By getting into a nice... deep... straddle. Opening hips.
Kanallarını biraz daha açmaya başlamalısın.
You're gonna have to start opening the channels a little.
Gözlerini açıyor.
She's opening her eyes.
İlk büyük sergisini açıyor.
She's having her first big gallery opening.
Ve sokağın karşısına HR Block açmaları çok kötü olmuş.
And it really sucks that they're opening that HR Block across the street.
Açılma basıncı 18.
Opening pressure's 18.
Tamam, sarı kutunun içinde sarı bir düğme ara ; kapağa yakın bir yerde.
Okay, look for a yellow switch in a yellow box right near the opening.
Calyx'in sonsuza dek açılmasını engelleyecek türden mühürler var ama.
But there are powerful seals in place to prevent them from ever opening the Calyx.
Wolffe, bir açıklık oluştu.
Wolffe, there's your opening.
Yakalamaya çok yaklaşmıştım o yüzden o da doğu sahili ayağını oluşturuyor.
Got a little too close to him back home, so now he's opening up an East Coast branch.
Efendim seneye kendi kuaförümü açacağım.
Sir, I'm opening my own shop next year.
Kafesi açmak başka bir mesele.
Opening the cage, that's another matter.
Bunu gerçekten kafesi açmadan yapabilir misin?
You're certain you can do this without actually opening the cage?
"Kötü Kızlar" ı bırakıp Annalise'in açılış konuşması nasıl da bize yaptıklarını anlatıyordu konuşsak?
Can we stop "Mean Girling" and talk about how Annalise's opening was literally a step-by-step of what she did to us?
Mavi Takım'ın, açılış salvomuza cevabını hepiniz okudunuz varsayıyorum.
I take it you've all read the blue team's response to our opening salvo.
Çünkü amcamın yakınlarda... caddenin karşısında iki odalı evi boşalacak.
You sure? 'Cause my uncle might have a duplex opening up near state street.
Bu seçim döneminde değil tabii ki, ama 2020'de bir şansım olabilir.
Not this election cycle, of course, but there's a seat opening in 2020.