Orin traduction Anglais
158 traduction parallèle
Orin bu ağaç evde mi yaşıyor?
Does Orin of the tree stump live here?
Affedersin, sen Orin misin?
Excuse me, are you Orin?
# Orin beklentiyle doluydu
Orin is filled with anticipation and can hardly wait
# Tam da Orin sorusunu sorduğunda torunu Kesakichi ona seslendi
Just as Orin uttered the question, her grandson Kesakichi called her
# Ninem kendi için 33 adet şeytan dişi buldu Amaya!
Orin found herself a set of 33 demon teeth
Acuze Orin! Acuze Orin!
Orin the crone!
- Acuze Orin!
- Orin the crone!
Orin!
Orin!
Eşim, Orin.
My wife, Orin.
[BİLGİSAYAR] Profesör ve karısı, Orin 7 Gezegeni'ne beş yıl önce gelmiş.
Professor and his wife landed on the planet Aurin 7 five years ago.
Uçağın son pilotu Yüzbaşı Orin Smith şunları söyledi...
The plane's last pilot, Captain Orin Smith stated :
Uzun zaman oldu, Orin-san.
Long time no see, Granny Orin!
Aslında, Orin-san, bugün buraya gelmemin bir sebebi var.
By the way, Granny Orin, I came round here for a different reason...
Nekkolardan Orin, kulübenin köşesinde 33 şeytan dişini gösteriyor.
The Neko family's Demon Hag Sits at the corner ofa storehouse She counts her teeth and realises she has 33...
Sana gıpta ediyorum, Orin-san.
I really envy you, Orin.
Nekkolardan Orin, kulübenin köşesinde 33 şeytan dişini gösteriyor.
The demon has 33 teeth...
Orin bundan hoşlanmayacak. Tıpkı şarkındaki Gin-yan gibi.
Granny Orin will hate me, just like the Demon Hag in the story.
Beklediğimiz gibi önemli bir iş yaptın, Orin-yan.
Well done, Orin. You've prepared yourself well.
Orin-yan.
Orin?
Nekko'lardan Orin çok şanslı dağa çıktığı gün, lapa lapa kar yağdı.
The snow falls on her way up Narayama... You must be frozen.
Orin Dennis, matematik ve sosyal bilgiler.
Orin Dennis, math and social studies.
Orin, Anneler Günü için çocukların saksı tutacağı yapmalarına ne dersin?
Orin, I've got an idea. How about the kids making potholders for parents'day?
Orin adında sağır bir adamın anlatacaklarını tercüme edecek.
He's translating a call from a deaf man. For God's sake... it's over. It's Orin.
Sarah, Orin ile konuşuyor.
This is Sarah speaking to Orin.
Bunu Orin'e tercüme etme.
Don't translate that to Orin.
"Lütfen" diyen Orin.
That was Orin saying please.
Sanırım kendimi dile getirdim Orin'in tercümesini yapan görevli yerine.
I probably sounded like myself instead of like the dorm counselor sounding like Orin.
Benimle beraber olacak, işini bırakacak, poker oynamayı öğrenecek. Orin'in partisinden ayrılacak, konuşmayı öğrenecek.
She will be with me, quit her job, learn how to play poker, leave Orin's party, learn how to speak.
Seymour, bu Orin Scrivello.
Seymour, Orin Scrivello.
Orin.
It's Orin.
Dişçi Orin Scrivello gibi bir sürüngeni hakediyorum ben.
I deserved a creep like Orin Scrivello, DDS.
Aynısından.
- Good morning, Orin.
- Kapayın çenenizi. Orin iyi bir insan.
- Shut up, Orin is nice people.
- Orin.
- Orin?
Kendini ne sanıyor bu kız? Orin kendisiyle konuşan herkesle konuşur.
- Orin talks... to whoever talks to her.
- Lütfen Orin, üzgünüm.
- Please! I'm sorry.
Orin, lütfen.
Orin, please.
Kahretsin, bunu demek...
Hell, Orin, I ain't...
Eğer gelmezsen, gelecek yıl Orin ile evleneceğimi söylemiştim.
I told Orin I'd marry him next year if you didn't come back.
- Karımı öpebilir miyim, soracağım.
- To ask Orin if I can kiss my wife.
Belki Bay Orin biliyordur.
Maybe Mr. Orin know.
Bilmeyen yalnız sen ve Orin'siniz.
The only people who don't are you and Orin.
Orin'le bir tür anlaşma mı yaptın?
You make some kind of a deal? With Orin?
Orin, hala bir sorunumuz var.
We still got us a situation.
Şimdi neden Orin'in zorba dostlarıyla birlikte onun arabasına binmiyor ve gitmiyorsun?
So why don't you get back in Orin's car with Orin's little department... ... and take off?
Orin, daha güçlü vur. İşte böyle.
Lean into it more, Iike this.
Dikkat et, yer seni!
The Neko family's Granny Orin sitting at... You'll be eaten by the Demon Hag!
- Kiminle?
Who with? Orin Goode.
Selam, Orin.
- Hi, Orin.
Evet.
There's a problem for Orin Hanner.
Orin Hanner için bir sorun var, tutuklanması için emir aldım.
I've got a warrant for his arrest.