Ormana traduction Anglais
3,050 traduction parallèle
Ormana doğru giden taze izler buldum ve kafasında kova olan büyük bir adamın sahile doğru gittiği rapor edildi.
I spotted fresh tracks leading into the forest, and I heard reports of a big guy with a Bucket on his head heading down to the beach.
Siz dördünüz ormana gidin.
You four go into the woods.
- Ormana git ve babama haber ver.
- Go to the woods and warn my father.
Belki de bardan bir şişe kapıp ormana doğru gitmiştir.
Maybe he grabbed a bottle from the bar and snuck off to the woods.
En kötü ihtimallere rağmen hastaların için savaşıyorsun ama özel hayatında işler kötüleşince ormana gidip içiyor ve sakal bırakıyorsun.
You fight for your patients against the worst possible odds, but when things get messy personally, you're gone... Off to the woods to drink and grow a beard.
- Ormana geri döndük.
Back in the woods.
Zavallı yalnız panter geldiği ormana asla geri dönmeyeceğinin farkına vardı.
Oh, and the poor lonely panther came to realize she would never return to the jungle from whence she came.
Belki buralı bazı kızlarla karşılaştılar ve birlikte ormana gittiler.
Maybe thy stumbled upon some local lasses and went with them into the forest.
Ormana...
Into the woods.
Oturma odasında, battaniyelerle bir tane kurabiliyorken neden ormana kadar bir çadır taşıyalım?
Like, why would you drag a tent out to the forest when you can build one with blankets in your own living room?
- Ormana vardınız mı?
- Have you reached the woods?
Ruby, tek bildiğimiz dün gece kafesten kaçıp ormana daldığın.
Ruby, all we know for sure is that you broke out and ran through the woods.
Ama Sibirya Han'ı ormana kaçtı.
But the Khan of Sibir escaped into the forest.
Ormana gidip çığlık atacağım.
I'm going into the forest to scream.
Şimdi ormana gitmeni istiyorum ve harika çekici bir şey bulmadan gelmeni istemiyorum!
I want you to head into those woods and don't come back until you've found an amazing attraction!
Ormana taşımam gerekecek.
Gonna move it out to the woods.
- Onu ormana kadar takip etti,... konsere gidenlerin bulunduğu kampın oraya ve orada çığlığını duydum.
Well, he basically followed her into the woods, where the concertgoers camp and I heard her screaming.
Ben de ormana doğru koştum neler olduğunu görebilmek için,... ama ilk başta onu göremedim,... daha sonra kanlı elbisesini buldum.
So then I basically ran into the woods to see what happened, and I couldn't find her at first. But then I found the bloody clothing.
İki gün önce 150 km ötede Charlie Clayton Mississippi Gulfport'taki evinden alındı ve ormana götürülüp öldürüldü.
Two days earlier, 100 miles away, Charlie Clayton was taken from his home in Gulfport, Mississippi, he was brought to the woods, he was also murdered.
Adamının Erita'nın kızı ormana götürüp ona tecavüz ettiğini söylüyorlar.
They're saying your man took Erita into the jungle and raped her.
Nereye gidiyoruz? Ormana dönüyoruz.
Where are we going?
Eğer bir beden çakma bir ormana düşerse, ses yapmaz mı?
If a body falls in a fake forest, does it make a noise?
Geri dönerken, Jom ve diğer iki erkek pusu kurarak anneni ormana kaçırdılar.
On the way back A strong and personal ambush You want to hurt them
Mary Tremlett ormana gider. Stromming ortaya çıkmaz.
Mary Tremlett goes there, Stromming never turns up.
Gecenin bir yarısı ormana dalamayız ya?
We can't get through the woods in the middle of the night
Ağabey sadece ormana hemencecik girip çıktın o kadar.
You went in the woods and came right back out
Ormana hoş geldiniz.
Welcome to the jungle.
Ormana bakan odayı kaptım.
I call the room facing the woods!
Ormana doğru koş, tamam mı? Hadi, git!
Just run for the woods, okay?
Unutma ormana doğru!
Remember, run for the woods!
ve kim hayaletli bir ormana girmek istemez ki değil mi?
And who's not going to go into a spooky forest, ri?
Genç bir Hobbit'i hatırlıyorum da ormana elf aramaya kaçardı.
I remember a young Hobbit who always was running off in search of elves and the woods.
Daha ormana varamadan bizi avlarlar.
We'll be hunted down before we ever get to the forest.
O ormana bir karanlık çöktü.
A darkness lies upon that forest.
Ormana asla canlı ulaşamazsınız.
You will never reach... the forest alive.
Ormana girmeden atlarımı bırakacaksınız.
You will leave my... ponies before you enter the forest.
Ve onu ta ormana kadar takip eder.
And chase it all the way back to the jungle.
Eğer panda gelirse babam pandaya der, onu ta ormana kadar takip eder.
And if the panda comes... Daddy would... At the panda, and chase it all the way back to the jungle.
Onları ormana kadar götürdün mü?
You took them into the woods?
Onları hemen ormana götür.
Take them into the forest now.
Ve anneniz geldiklerini anladığında babanızdan sizi saklamak için ormana götürmesini istedi.
And when she knew they were coming, she had your father take you into the forest to hide you.
- Ormana gömdüm.
I buried her, up in the woods.
Ormana doğru bu tarafta.
That way through the forest.
- Bence Barbie, gidip gelen, Ormana geri dönmeyi isterdim
- I think Barbie, from the get-go, would love to have run back into the woods
Benden başka kimse ormana geri dönmeyecek.
Nobody goes back into those woods except me.
Ormana!
Into the woods!
Hergün ormana bakıp Buraya geldiğinde neler olacağını düşünüyordum.
I kept looking towards the woods, every day, trying to imagine when exactly you'd appear.
Ve koridordaki zeminde kan vardı. Ormana doğru izi takip ettim!
And there was blood on the floor in the hallway, I followed the trail to the forest!
Göle ve ya ormana doğru gitti.
Two roads diverging in a wood and which to lake.
Ormana mı?
Back to the woods?
- Nereye gideceksin vahşi ormana mı?
- Where are you're going to? Into the wild woods?